Yaz hızlı bir şekilde ilerlerken ve Temmuz ayının sonu görünmüşken size bir girişimden bahsetmek istiyorum. Çünkü bu girişim, Temmuz ile bağlantılı: Plastiksiz Temmuz #PlastiksizTemmuz!
2011 yılında Avustralya’da başlayan #Plasticfreejuly, toplumda farkındalık oluşturarak, plastik atıkların azaltılmasını teşvik etmeyi amaçlayan sivil bir oluşum. Her yıl bir ay boyunca hayatımızın her alanına sızmış plastiklerin neler olduğunu ve bunların yerine hangi materyalleri ikame edebileceğimizi ya da hangi plastiklerden tamamen vazgeçebileceğimizi anlatmak için yapılan bir iletişim kampanyası aslında. Her geçen yıl daha fazla kişiye ulaşan kampanyaya, güncel olarak 150’den fazla ülkeden katılım var!
#PlastiksizTemmuz ile meydan okumaya hazır mısınız?
Geçtiğimiz yıllarda çok hızlı şekilde yayılan, Ice Bucket Challenge- ALS Hastalığı farkındalığı için buz kovasıyla yapılan meydan okuma kapmayasını hatırlarsınız. Benzer şekilde #Plasticfreejuly’da da buz kovası kısmı hariç meydan okuma söz konusu. Internet sitesi üzerinden dolduracağınız bir formla hangi plastikleri kullanmayacağınıza dair bir taahhüt verip, günümüz plastik bağımlılığına karşı meydan okuyorsunuz.
Verdiğiniz sözünüzü uygularken çektiğiniz bir fotoğrafınızı sosyal medya hesaplarınızdan yayınlıyorsunuz. Kampanyaya yalnızca, bireyler değil okullar, kafeler, restoranlar, süpermarketler vs kurumsal olarak katılıyor. Kampanya kapsamında pek çok etkinlik dahi düzenleniyor.
Plastik gezegen
1950’li yıllardan beri üretilmeye başlayan fosil yakıt bazlı plastik materyalin girmediği alan yok. Etrafımıza kısaca bakınca bile anlaşılıyor bu durum! Ve tabi bu daha buzdağının görünen yüzü…
Bu denli yoğun şekilde kullanılan plastiklerin doğada tamamen yok olmasının yaklaşık 450-500 yıl süreceği düşünüldüğünde, artık dünyamıza, plastik gezen de deniliyor.
Pek çok alanda konforu da beraberinde getiren plastik aslında problemin ana kaynağı değil. Esas mesele, plastiği nasıl kullandığımız ve kullanımını ne şekilde yönettiğimiz. Örneğin tek kullanımlık plastiklerin yaklaşık yüzde 90’ı geri dönüştürülmüyor ve doğaya atılıyor. Plastik atıklar endokrin bozucular olarak nitelendirilen kimyasalları barındırdığı için atıldığı doğal ortamın dengesini ve sağlığını bozuyor.
Doğaya atılan atıkları veya üretim aşamasında gıda bulaşanı olarak besin zincirine entegre olarak plastikler insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyor.
Öte yandan, plastik ürünlerin yapımı ise ayrıca çevresel maliyet demek. Plastiklerin üretilmesi için kullanılan fosil yakıt miktarı, yıllık toplam fosil yakıt tüketiminin yüzde 12’sini oluşturmakta. Tüketim ve plastik materyali bu şekilde her yerde kullanma eğilimimiz devam ettiği sürece, bu oranın yüzde 20 civarına ulaşması bekleniyor. İklim değişikliğine artan bir etki demek bu!
Tüm bunları düşündüğümüzde plastikle olan ilişkimiz tehlikeli ve sürdürülebilir değil!
Bir tek ben ne yapabilirim?
Özellikle son günlerde, fast food, kahvecilik, hotel, mobilya gibi alanlarda faaliyet gösteren dev küresel şirketlerin, plastik konusunda artan toplumsal bilinç ve baskı neticesinde tek kullanımlık plastiklerden (pipet, karıştırıcı, çatal-bıçak, plastik şişelenmiş banyo temizlik ürünler vs) aşamalı olarak vazgeçeleceği kamuoyu ile paylaşılıyor.
Avrupa Birliği, tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması için yasal düzenlemeler yapmaya başladı. Umut vadeden bu gelişmeler emin olun bir avuç insanın ön ayak olmasıyla ancak toplumsal bir karşılık bulmasıyla sonuçlandı. Ülkemizde de benzer kararların alınması, çevre hassasiyeti olan herkesin hayatında, basit fakat etkili değişiklikler yapması ve toplumsal bilinç oluşturulmasına katkı sağlaması çok önemli.
Bir adım atmadan koşulmuyor. Küçük değişiklikler, büyük değişimleri mutlaka beraberinde getiriyor. Bu yüzden, Temmuz ayı bitmeden, gelin siz de hangi plastiklerden vazgeçeceğinize karar verin, dünyadaki bu etkinliğe katılın.
İlginizi çekebilir!