Bir gün içinde çöp kutunuzu nasıl doldurduğunuzu bir düşünün. Bu miktarı bir yıl için hayal edin. Ne kadar fazla değil mi?

Avrupa’da 2015 yılında ortalama kişi başı 477 kg yıllık çöp üretildiği hesaplanmış, Amerika Birleşik Devletleri’nde tahmin edebileceğiniz gibi bu sayı daha yüksek ve neredeyse 700 kg’ya kadar çıkıyor. Ülkemize baktığımızda, 2016 verilerine göre kişi başı yıllık ortalama üretilen çöp miktarının 427 kg olarak hesaplandığını görüyoruz. Özetle, bir yıl içinde neredeyse yarım ton çöp üretmekteyiz!

Çok çöpün zararı vs. az çöpün değeri

Bu devasa çöp miktarı aslında hem ne kadar çok tükettiğimizi gösteriyor hem de çevreye ne kadar zarar verdiğimizi. Tükettiğimiz ürünlerin üretim aşamasında karşılaşılan çevresel maliyetlere ek olarak atık hale dönüşen tüketimlerimizin yarattığı çevresel zararlar oldukça çok.

Öyle bir gecede doğa üzerindeki tüm olumsuz etkilerimizi yok etmek mümkün olmasa da bazı yöntemlerle çok değerli girişimlerimiz olabilir. Bunlardan biri epeyce popüler hale gelen zero waste” yani sıfır atık!

Etkisi her geçen gün artan sosyal medyanın da desteğiyle 2013 yılından beri görünürlüğü artan “zero waste” akımı ile çöp üretmeden yaşayan insanlar var. Adı üstünde hedef sıfır atık! Ama “zero waste” çok kolay bir şey olmadığı için çöplerimizi en aza indirmeye çalışmakla başlayabiliriz.

Bu akımın öncülerinden biri olan “Going Zero Waste” isimli blog’un yazarı Kathryn Kellogg, uyguladığı yöntemler sayesinde bir sene içinde sadece küçük bir kavanoza sığacak kadar çöp atmış. Bu gururlu bakışı yukarıda görebilirsiniz.

Adım adım “zero waste

Zero waste” çok iddialı olmasının yanında yavaş yavaş hayat tarzı olarak benimseyebileceğimiz bir yaklaşım. Çöp kutusunu daha az doldurmaya niyetlenenler öncelikle “Neden çöplerimi azaltmalıyım?” diye düşünmeli. Çünkü kendimizi bu konuda ikna etmezsek uygulamaya geçemeyiz.

Daha sonra, çöplerinizi gözlemlemenizi tavsiye ederim. Böylece neler aslında gerçekten abartılı şekilde çöpe gidiyor, israf var mı, hangi ürünlerde tek kullanımlık seçenekleri tercih ediyorsunuz gibi konuları analiz etmiş olacaksınız.

Sonra gerçekçi bir plan yapıp kendinize söz verin. Örneğin market alışverişlerimde naylon poşet kullanımını azaltacağım ya da kendi sabunumu yapacağım vs. gibi. Tam bu noktada bazı konularda permakültür yaklaşımları işinize yarabilir. Çünkü aslında zero waste” uygulayanların nihai hedefi sürdürülebilir bir hayat tarzına sahip olmak.

Önerileri görelim!

“Zero waste lifestyle” konusunda bir fenomene dönüşen Lauren Singer tarafından paylaşılan önerilere geçmeden önce hemen belirteyim yeni başlayanlar için iki altın kural kullan at plastiklerden vazgeçmek ve daha az tüketmek!

  • Pipet kullanımını reddedin(ne gerek var zaten),
  • Plastik şişe kullanımını reddedin veya en azından şişenizi bir kaç defa kullanın veya daha iyisi çok kullanımlık şişe, matara gibi ürünler tercih edin,
  • Alışverişlerde plastik poşet kullanımını bırakın, bunun yerine bez çanta veya file kullanın,
  • Plastik diş fırçaları yerine bambu olanları tercih edin,
  • Havlu peçeteler yerine yıkanabilir gerçek havlular kullanın,
  • Temizlik ürünlerinizi kendiniz yapın(bu konuda bir çok tarif var internette denemeye değer!),
  • Organik atıkları değerlendirmek için onları çöpe değil komposta dönüştürün yani gübre yapın(biraz iddialı ama imkânsız değil!).

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:




Birim Mor

1984 yılında Ankara'da doğan Birim, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nde lisans eğitimini 2007 yılında tamamladı. İsveç’te Swedish University of Agricultural Sciences (SLU) Kentsel ve Kırsal Kalkınma Bölümü’nde Çevresel İletişim ve Çevre Yönetimi konusunda ve Jean Monnet Bursiyeri olarak Trinity College Dublin (TCD)’de Çevre Bilimleri dalında yüksek lisans derecelerini aldı....



BLOOM SHOP