Romantik ilişkileri birçoğumuz hayatının belli döneminlerinde deneyimler. Herkesin hakkında söyleyecek bir şeyi olduğu romantik ilişkiler neredeyse her hali ile şarkılara, kitaplara, filmlere konu olur. Bunun nedeni romantik ilişkilerin hayatın belli dönemlerinde farklı anlamlar ifade etmesinde yatar. Romantik ilişkilerin 20’li ve 30’lu yaşlardaki anlamını, bu ilişkiye bakış açımızın yıllar içinde nasıl değiştiğini araştırdık.
20’li yaşlarda romantik ilişkiler
20’li yaşlar, birçok kişi için ergenlikten yetişkinliğe geçiş adımını oluşturur. Üniversite mezuniyeti, ilk işe giriş gibi çeşitli önemli anları barındıran bu yaşlarda romantik ilişkiler de değişim gösterir. Kimileri için 20’li yaşlar yeni insanları tanımak için uygun zaman iken, kimileri için de ilişkiye dair ilk ciddi adımların atılabileceği yaşları ifade eder.
Yapılan bir araştırma; 20 ve 25 yaş arasındaki genç yetişkinlerin yalnızca %33’ünün ciddi bir romantik ilişkide bulunduğunu gösteriyor. Buna karşılık geri kalan bireylerin yüzde 27’si flört ederken geri kalan yüzde 40 ise herhangi bir romantik ilişki içerisinde bulunmadığını belirtiyor. Flört edenlerin oranı ile ciddi ilişki içerisinde bulunan kişilerin oranının yakın olması, 20’li yaşlardaki kişilerin romantik ilişkiye bakışlarının ne kadar farklı olduğunu gösteriyor. 18’den 25’e kadar olan dönemde birçok kişi ciddi bir ilişki yaşamaktan çok kendi iç dünyasına keşfe çıkmayı tercih edebiliyor. Bundan dolayı da bireyin birçok romantik ilişki yaşaması mümkün oluyor.
Dr. Sharma 20’li yaşlardaki insanların, 30’lu yaşlardaki birine göre fiziksel özelliklere ve cinsel çekiciliğe daha fazla önem verdiğini belirtiyor. Ona göre 20’li yaşlardaki biri için en önemli şeyler;
şeklinde listeleniyor.
Bilim ise beynin 20’li yaşların ortasına kadar tam olarak gelişmediğini ve bu durumun rasyonel karar verme üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu söylemekte. Muhakeme yeteneğinin ve problem çözmenin merkezi olan prefrontal korteks ile duygusal merkezler arasında direkt bağlantılar var. Bu durum, zihin risk almaya yönlendiğinde kişinin dürtülerini çok daha az kontrol edebilmesine yol açar.
30’lu yaşlarda romantik ilişkiler
30’lu yaşlar kimileri için durulma zamanı, kimileri içinse tecrübelerin ve yaşanmışlıkların risk almada kolaylık sağladığı yeni bir bölümdür. 30’lu yaşlardaki romantik ilişkiler, 20’li yaşlara göre daha ciddi ve geleceğe yönelik olabilir. Bu yaşlarda, romantik bir ilişki deneyimleme isteğinin yanı sıra çocuk sahibi olma arzusu da artar. Yapılan bir araştırma, üniversite mezunu olan kadınların ilk çocuk sahibi olma yaşını ortalama 30.3 olarak belirlemiştir.
30’lu yaşlarda aşkı deneyimlemenin sadece kimyasallar ile değil, tercübelerle de olduğunu söyleyen Dr. Sharma’ya göre, 30’lu yaşlarda birey için en önemli şeyler
- Dürüstlük
- İletişim
- Arkadaşlık
- Saygı
- Olumlu bir tutum
şeklinde sıralanır.
20’li yaşlardan 30’lu yaşlara geçerken bilişsel ve duygusal olgunluk seviyelerinin önemli ölçüde değiştiği de bilinmekte. 30’lu yaşlarda partnerinizin fiziksel özelliklerine ilgi duymaya, onu arzulamanızı sağlayacak noradrenalin, dopamin, serotonin ve oksitosin salgılamaya tabi ki devam edeceksiniz. Ancak artık salt hormonlar ve nörokimyasallar ile yönetilmeyecek, gelişmekte olan beyniniz tarafından engellenmeyeceksiniz. Mantık ve rasyonel akıl yürütme hayatınızda daha büyük bir yere sahip olduğu için ilişkilerde acele etmekten kaçınabiliceksiniz.
Hayatın her dönemi kendi içerisinde bilgeliği, tecrübeleri ve güzellikleri barındırıyor. Her insan ve ilişkinin otantikliğinin farkında olarak geçmiş ilişkilerinizi düşünebilir, şu an neleri farklı yapabileceğinizi belirleyerek gelecek ilişkilerinizin daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlayabilirsiniz.