Geçtiğimiz hafta pilates ve yoga eğitmeni Adil Ayvaz ile beraber keyifli bir röportaj yaptık. Adil’in düzenli çalışmalarından ve beslenmesinden etkilenmedim desem yalan olur, soruları cevaplarken bile bana motivasyon aşıladı. Adil’e nefes, beslenme, alkol sonrası egzersiz ve kendisinin ilgi alanı olan mobilite ve el dengeleri hakkında birçok soru sordum. İşte Adil Ayvaz ile gerçekleştirdiğim keyifli sohbet!
Önce seni tanıyalım. Bize kendinden bahseder misin?
Ben Adil Ayvaz Marmara Üniversitesi Spor Akademisi mezunuyum ve asıl branşım yüzme. Okula giriş sebebim; babam profesyonel sporcu olması ve benim de milli yüzücü olmamdı. Başka bir deyişle hiç düşünmeden spor akademisinde buldum kendimi. Baştan işi sıkı tuttum ve eğitimlerimi dört yıl içinde tamamlamaya çalıştım, bunun da şu an ekmeğini yiyorum.
Üniversitede Erasmus programıyla Florida’ya gittim ve oradayken pilates eğitimi alabilme şansım oldu. Animal flow ve yoga gibi bir sürü eğitimle de orada tanıştım. Kendimi, Puma’nın elçisi olduğum 2016 yılından itibaren bu egzersizler konusunda derinleşmiş sayıyorum. Şu anda da dört tane daha eğitim alıyorum bunlarda mentorluk, yoga ve animal flow üzerine.
Ayrıca bu işim olsun olmasın, sporun olduğu yerde beslenme konusuna da önem vermek istedim, ne de olsa biz de hareket bilimciyiz! Beslenme konusunda kendimi geliştirebilmek ve söz sahibi olabilmek için Integrative Nutrition School’un 1 yıllık programını tamamladım. Yüksek lisansımı da gene Marmara Üniversitesi’nde beslenme üzerine yaptım. Konsantrasyonum; “Yeni başlayan sporcularda ve yaşlılarda beslenme rutini” idi.
En sevdiğin spor branşı ve egzersiz nedir?
En sevdiğim egzersiz türü core egzersizi. Yüzmeden geldiğim için hep acı odaklıyımdır. Ayrıca herhangi bir şeyi yaparken hissettiğin acının seni bir seviye öteye taşıdığını düşünüyorum. Hissettiğimiz acı seviyesinin üzerinde durmalıyız. Soruların genelinde de yer alan mobilite ve yoganın daimi odak noktası core, çünkü kökümüz core.
En sevdiğim spor ise dalga sörfü. Dalga sörfü öğrenmek için kısa zamanlı bir fırsatım olsa da sörfçü olmak isterdim. Bir spor olsan ne olurdun sorusu için şimdiden düşünmeye başladım!
Seni takip ettiğim kadarıyla mobilite hareketlerine, el dengelerine bir ilgin var. Bu ilgin nasıl başladı?
Mobilite ilgim yogayla başladı. Sonrasında el dengeleri geldi. Zaten yoga-mobilite-beden farkındalığı bir bütün. Düşününce sadece ayaklarımızla yürüyoruz, koşuyoruz ama bir de ellerimiz varmış dedim ve resmen kendimi yeni bir kıta keşfetmiş gibi hissettim! Aslında ellerimiz çok yaratıcı ve yapabilecek çok şey var.
Ben özellikle ellerle nasıl bir beden akışı gelişiyor diye merak ettim ve böylelikle el dengelerine yöneldim. Bedenimi durdurmayı öğrendim, hem kendim pratik yaparak geliştim hem de eğitimler olarak öğrencilerimi geliştirdim, onların da ilgisini besledim. Fitness pilatesi, pilates yogayı, yoga mobiliteyi ve mobilitede el dengelerine itti beni.
Mobilite hareketlerinin içeriğinden bize bahseder misin? Bu hareketleri zihin-beden-ruh dengesi kapsamında yorumlar mısın?
Mobilite her hareketi içeren bir kavram olsa da geriye kalan sporlardan ayrıldığı nokta şu; bütün sporlar kassal çalışmalardan oluşuyor, mobilite ise eklemden. ‘Sen kastan önce kemikten eklemden ibaretsin’ hatırlatmasını yapmak istiyorum.
Benim gördüğüm; erkekler kollarını büyütmek isterken, kadınlar da kalçalarını büyütmek ya da küçültmek istiyor ama kimse “Ben kalçamı açmak istiyorum” demiyor. Kalça kasını büyütürüz ya da inceltiriz ama önce kalçanın ne kadar hareket edebildiğini bilmek lazım. Mobilite hareketleri, eklemin hareket kapasitesini ve kalitesini artırmasını sağlayan hareketlerdir. Yoga, zihni beden ile bütünlemekken, mobilite ise kası devre dışı bırakıp ekleme hitap etmek ve burada bir bütünlük hissetmektir.
İlginizi çekebilir: Yoga Anksiyeteye İyi Gelir Mi? Bilimsel Çalışmalarla Yoganın Faydaları
Yoga ve deep stretching arasındaki fark nedir?
Yoga yapılacak bir egzersiz türü değildir. Yoga duruşumuz ve doğal halimizdir. Yoga bize diyor ki beden ve zihninle ne kadar bütünleşirsen dış çevrenle de o kadar bütünleşmiş olursun, empati yapabilirsin ve “anda” kalırsın. Yoga bize hareketsizliği öğretiyor. Mata otur ve bırak kendini desem ne yapacağını şaşırırsın, ayrıca beş dakika hareketsiz otur desem oturamazsın.
Bu yüzden yoga zihinsel bir egzersizdir. Asanalarda bedenini hareketsiz kalmasını sağlar. En kolay duruşun içinde bile dört beş dakika kalabilmek bir beceri, hatta sistem içinde yok olmak gibi geliyor bana. Deep stretching ise tamamen fizikseldir, şüphesiz ki mental olarak da sayısız faydası vardır.
İlginizi çekebilir: Stretching ile Bedeninizi Esnetmenin Önemi
Egzersiz yaparken nefesin önemini ve doğru nefesi nasıl anlatırsın?
Egzersizde doğru nefes, vücuda ne kadar fazla oranda oksijen alındığıyla ilgilidir. Burnundan derin nefes alıp ağzından verdiğinde, ağzından aldığına oranla, akciğerlere daha fazla oksijen gidiyor. Yağ yakımının anahtarı da oksijen miktarıdır. Doğru nefes alarak spor yapan biri yanlış nefes alan bir kişiye oranla yüzde 15 daha fazla yağ yakar.
Sadece egzersiz sırasında değil, hücreleri yenilemek için ve hayatta kalmak için de oksijen lazım. Bu yüzden burundan nefes almak çok önemli. İnsan sinirlendiğinde bile sinirini nefes hızı ile kontrol edebilir.
İlginizi çekebilir: Doğru Nefes Alma Tekniği Nedir?
Kendi yoga pratiğinde hangi noktalarda bedenini ve zihnini birleştiğini düşünüyorsun?
Eğer acı yoksa zihinsel olarak bir şey hissetmiyorum. Hangi poza girersem gireyim odaklanınca en basit dediğim pozun bile komplike olduğunu anlıyorum. Plank hareketinde, karın kaslarımın en çok yandığı noktada bir nefes daha alıp, o nefesi verirken orda güçlenmeye başladığımı hissediyorum.
Acıya dayanıklılık bence hayatın her alanında önemli; ister trafikte, ister bir market kuyruğunda biraz daha sıra bekleyebilirim dedirtiyor. İkili ilişkilerde bile sevgiline sinirlenebileceğin yerde sinirlenmemeni sağlıyor. Matta empati yapmayı öğreniyorum.
Egzersizlerinde bir sonraki hedeflerini nasıl belirliyorsun?
Dışarıdan egzersiz koçu olduğumuz için uçup, çok fazla iyi beslendiğimiz düşünülüyor fakat öyle değil. Öncelikle yapamadığım açıları belirliyorum. Yapamadığım daha bir sürü açı ve duramadığım pozisyon var. 1 saat yoga ve 20 dakika HIIT antreman sonunda bu belirlediğim açıları ve pozisyonların üstüne gidip yapıyorum ve gelişimi hemen görebiliyorum.
Ne kadar güçlü olursan ol düzenli yapmadığın her pratiği beden unutuyor, bedenimiz çok bencil. İşte bu yüzden düzenli olarak çalışıyorum. Bu durumun beslenme içinde geçerli olduğunu düşünüyorum. Beslenmemi bozunca daha sonra yeniden dengelemeye çalışıyorum. Bu da bence bir çeşit meydan okuma. Hayatımızda daimi bir meydan okuma yapmalıyız, eğer bir meydan okuma yoksa hedefimizden uzaktayızdır.
Üyelerinin “Bu tam bir Adil Hoca hareketi” dediği bir hareket var mı?
Aşağı bakan köpekten tek bacak kaldırma. Aynı anda hem el dengesi hemde müthiş bir yan kısım çalışıyor ve kapanmaya en yatkın kısmımız yanımız. Hem müthiş bir mobilite hareketi hem de yoga pratiğinde de var.
El dengelerinin temel haliyle püf noktalarını anlatır mısın? Üyelerinin el dengelerinde korkularını yenmesini nasıl sağlıyorsun?
Öncelikle ayak tabanından elin bir farkı olmadığını anlatıyorum. Emekleyen bebeğin ellerini kullanarak nasıl hareket edebildiğini hatırlatıyorum. Aslında el ve el bileği çok özel bir sistem, müzisyenler mimarlar elleriyle üretiyorlar.
Devamında ellerin kendimizi yerden itecek, kaldıracak ve taşıyacak donanıma sahip olduğunu vurguluyorum. Püf nokta ise eli kedi pençesi gibi kullanmak. İkinci püf nokta ise düşmeyi öğrenmek ve öğretmek. Bu yüzden öğrencilerime doğru düşüşü öğretiyorum. Korku bu sayede azalmaya başlıyor.
Ellerin üzerinde durmaya başladığın anda, yeniden yürümeyi öğreniyorsun ve bedenin akışı değişiyor. Bir başka dünya açılıyor dersem abartmış olmam. Düşmeye örnek vermek gerekirse; karga pozunda yana düşmek lazım. Bütün denge hareketlerinde düşmek var, bundan kaçılamaz. Fakat nasıl düşeceğini ve nereye düşeceğini kontrol edebilmek önemli.
En sevdiğin ve en faydalı olduğunu düşündüğün pilates ekipmanı hangisi?
Pilates circle. Pilates circle sayesinde bedenin hiçbir noktası boşta kalmıyor ve bütün bedeni aynı anda aktive ediyor. Circle verip bacakların arasına koyduğunda öğrenci kaçamıyor adeta.
Beslenme konusunda çok dikkatli olduğunu düşünüyorum. Sağlıklı beslenme senin için ne demek?
Beslenme güne nasıl başladığımı belirliyor. Sağlıklı beslenerek kendimi mental olarak daha berrak ve zinde hissediyorum, ayrıca konsantrasyonumun arttığını düşünüyorum. Sadece işimde, öğrencilerime karşı değil, kendi sosyal ve özel hayatımda da pozitif etkilerini görüyorum.
Genellikle iki öğün beslenmeye çalışıyorum, dengeleme yapacağım zaman ise tek öğüne düşürüyorum. Haftada bir gün bozuyorsam ertesi gün tek öğün beslenmek hem beni bir nebze zorluyor hem de arınmamı sağlıyor. Bu da benim dengem. Bunun dışında vejeteryanım ve uzun süredir laktoz tüketmiyorum ve bana çok iyi geldiğini düşünüyorum.
Alkol sonrası egzersiz nasıl olmalı?
Ben alkol sonrası yoga derim. İçki içtiğinde bedenden ya idrar yoluyla ya da dışkıyla bütün değerli vitaminleri atıyorsun. Örneğin magnezyumu atıyorsun dolayısıyla ertesi güne bir sıfır yenik başlıyorsun. Bu yüzden de içeriden bir bakım ve onarım yapman gerekiyor. Sabah, bol su, green juice veya smoothie olabilir.
Sonra kendi ihtiyacına göre C vitamini ve mineral takviyesi, özellikle magnezyum öneriliyor, öğleden sonra isteğe bağlı yürüyüş olabilir. Alkali seviyesinin en önemli olduğu gün alkol sonrası diyebilirim. Asla yüksek tempolu ve nabzı artıran kardiyo antremanları ve HIIT antrenman önermiyorum. Aslında bedene önce kaybedilen vitaminleri koymak lazım sonra gerçekten yat dinlen, kalp atışını dengele sonra spor yap.
Bir meyve olsan ne olurdun?
Bir meyve olsam muz olurdum. Beni tanımayanlar içimin yumuşak olduğunu ve gözüktüğümden daha sempatik olduğumu görmezler tıpkı muzun kabukları olduğu gibi. Halbuki muzun içi yumuşaktır ve kolay soyulur. Bana “Sen hiç öyle değilmişsin.” diyen çok var.
Bir spor branşı olsan ne olurdun?
Bir spor olsam basketbol olurdum. Yukarıda uçan bir top, oyuncular şekilden şekle giriyor ve top hakimiyeti için ellerinden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışıyorlar. Top ise hep yukarıda, ulaşılmak isteniyor. Bu durumun benim hayatımı ve hayata olan bakış açımı yansıttığını düşünüyorum. Kendimi kimi zaman top kimi zaman ise oyuncu olarak görüyorum. Bazen şekil veren ve bazen şekillenen. Basketbol izlemeyi çok severim, oynayanları da çok yetenekli olduklarını düşünüyorum. Basketbol topu koleksiyonum bile var!