YAZAN: DİLAN GÜNAÇTI

Hayat çoğu zaman hızla akıp giderken otopilot halinde geçirdiğimiz anlar, iç huzurumuzun önündeki en büyük engellerden biri haline geliyor. Gün içerisinde yavaşlayabilmek bir lüks değil, ihtiyaçtır. Kendi rutinlerimizde küçük değişikliklerle daha nazik, farkındalıklı ve içsel huzura yakın bir anlayış geliştirebiliriz. Bu yazıda, Soft Wellness ile güne daha sakin başlamak, bedenimizi dinlemek, sessizliğe alan açmak ve yumuşak hareket edebilmek için yeni yollar keşfediyoruz!


Soft Wellness nedir?

Soft Wellness, zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlığımıza nazik, şefkatli ve baskısız bir şekilde yaklaşmaktır. Bu anlayış, günümüzde yaygın olan zorlayıcı fitness rutinlerinden, katı diyetlerden ve sürekli “kendini geliştir” baskısından uzak; daha çok hissederek, dinleyerek ve yavaşlayarak yaşamayı merkezine alır.

Son yıllarda sosyal medyada wellness rutinlerini paylaşan içerik üreticileri, iyi oluş halini belirli adımlara, sayılara ve hedeflere indirgemeye başladı. Bu durum, wellness kavramını ölçülebilir ve karşılaştırmaya açık bir hale getirse de bu veri odaklı yaklaşıma karşılık daha yumuşak, öz şefkat temelli bir yönelim de oluştu. TikTok’ta yüz milyonlarca izlenmeye ulaşan #softlife etiketi, giderek daha fazla insanın hayatın hızından uzaklaşıp sakinliğe yöneldiğini gösteriyor. Bu yaklaşım, sürekli “daha fazlasını yap” kültürünün aksine, sadece iyi hissetmenin de yeterli olabileceğini hatırlatıyor. Yavaşlamak tembellik değil, bir ihtiyaçtır. İçsel huzuru merkeze alan bir yaşam tarzı ise, herkes için mümkün olabilir. Peki, Soft Wellness nasıl uygulanabilir?

Güne nazik bir başlangıç yapın.

Güne nasıl başladığımız, günün devamını nasıl geçirdiğimizi büyük ölçüde etkiler. Panik içinde yataktan fırlayıp aceleyle bir yerlere yetişmeye çalışmak yerine, sabahları kendimize küçük de olsa bir alan tanıyabiliriz.

Alarmınızı yumuşak bir melodiyle değiştirmek, güne daha huzurlu bir geçiş yapmanıza yardımcı olur. Uyandıktan sonra birkaç dakika esnemek, hemen telefona sarılmamak ve aç karnına kafein tüketmek yerine bir bardak ılık su veya bitki çayı içmek, bedeninizi ve zihninizi yeni güne nazikçe hazırlamanın güzel yollarındandır.

Arka plan sesini kapatın.

Gün içerisinde her anı “verimli” geçirme çabası, zihnimizi gereğinden fazla yorabilir. Yemek yerken dizi izliyor, sporda podcast dinliyor, duşta müzik açıyor olabiliriz. Oysa hayatımıza sessizliği de dahil etmek, içsel bir denge yaratabilir.

Zihninizin zaten fazla uyaranla dolu olduğu anlarda arka plandaki sesleri kapatmayı deneyin. Sessizliğin içinde kalmak, sadece yaptığınız şeye odaklanmanızı sağlar. Bu farkındalık, gündelik anların bile daha derin yaşanmasına olanak tanır.

Yeme alışkanlıklarınızı gözden geçirin.

Kendimize iyi bakmanın en temel yollarından biri, sağlıklı ve düzenli beslenmektir. Yoğun tempo içinde öğünleri atlamak veya geçiştirmek, enerji düşüşü, yorgunluk ve ruh halinde dengesizliklere neden olabilir.

Açlığı uzun süre bastırmak, sonrasında hızlı ve sağlıksız bir şeyler tüketme eğilimini artırır. Bu da hem sindirim hem de ruh hali üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu yüzden öğünlerinizi önceden planlamaya çalışın ve yemek yemeyi, gün içerisinde kendinize ayırdığınız bir zaman olarak görün. Aceleyle yemek yerine, yediğiniz şeyin tadını çıkarın.

Vücudunuzu rahatlatın.

Zihinsel gerginlikler, bedenimizde fark etmeden birikir. Aceleyle hareket etmek, birden fazla işi aynı anda yapmaya çalışmak ya da sürekli bir şeylere yetişme hali; baş ağrısı, gerilmiş omuzlar, sıkılmış çene ve sert bakışlar olarak kendini gösterebilir.

Bu anları fark ettiğinizde kısa bir duraklama yaratın. Omuzlarınızı gevşetin, çenenizi bırakın, bakışlarınızı yumuşatın ve birkaç derin nefes alın. Bedeninize güvende olduğunu hatırlatmak, zihninizi de rahatlatacaktır.

Ne yapıyorsanız, yavaş yapın.

Hayatın hızına kapılıp gitmek kolay fakat her şeyi hemen yapma baskısından çıkmak, yumuşak bir yaşamın anahtarıdır. Hayati bir aciliyet yoksa, yaptığınız işleri daha yavaş ve farkındalıkla yapmayı deneyin. Yürürken acele ettiğinizi fark ederseniz yavaşlayın. Bir yere yetişmeniz gerekmiyorsa, yolculuğun kendisinden keyif almaya çalışın. Multitasking ihtiyacını azaltarak tek bir şeye odaklanmak bile yaşam kalitenizi önemli ölçüde artırabilir.

Tepki vermeyin, dinleyin.

İletişimde çoğu zaman hızlıca tepki vermeye eğilimliyizdir. Ancak her tepki, gerçekten bir cevap olmayabilir. Bu durum ise karşınızdaki kişi ile ne kadar konuşsanız da aranızdaki duvarların aşılamamasına neden olur.

Karşınızdakini gerçekten dinlemeyi deneyin. Duygularınız tetiklendiğinde hemen konuşmak yerine bir an durun. Derin bir nefes alıp söylediklerini sindirdikten sonra cevap verin. Bu, hem karşı tarafa bir ayna olmanıza yardımcı olur hem de daha yapıcı, şefkatli ilişkiler kurmanızı sağlar.

Kendinize küçük ritüeller yaratarak anda kalın.

Günü romantize etmek, yaşama sevinci katmanın yollarındandır. Günün sonunda içeceğiniz bir bardak bitki çayı, loş ışıkta kitap okumak, mum ışığında duş almak gibi küçük ama kendinize özel ritüeller yaratın. Bunlar, sadece sizi iyi hissettirmekle kalmaz; aynı zamanda gün içinde yavaşladığınız ve sadece “olduğunuz” anları oluşturur.

Ayrıca yürürken de güzel bir farkındalık egzersizi uygulayabilirsiniz: 5/5/5 yöntemi. Gördüğünüz 5 şeyi, duyduğunuz 5 sesi, burnunuza gelen 5 kokuyu fark edin. Bu egzersiz, sizi zihninizden alıp bulunduğunuz ana getirir.



Dilan Günaçtı

1998 yılında İzmir’de doğan Dilan, lisede Türk Alman Kültür ve Eğitim Vakfı’nda eğitim gördü, lisansını ise Koç Üniversitesi'nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi üzerine yaptı. Pandemi ile birlikte kişisel gelişim ve meditasyona yönelirken, David Cornwell’den Mindfulness eğitimi alarak bilinçli farkındalık pratiği ve nefes teknikleri üzerine araştırmalarına devam etti. Editör olarak çeşitli...



BLOOM SHOP