Bu yazıyı bir Game of Thrones’un yeni sezonunu beklediğiniz gibi heyecanla beklemediğinizi bilsem de, merakla beklediğinizi düşünüyorum. Umarım bu merak sizde stres yaratmamıştır (!)
İlk adım: Analiz yapın!
Yaşamımızın birçok alanında yer alan stres ile başa çıkmak, bizi daha mutlu ve sağlıklı bir yaşama yaklaştırır. Stresle başa çıkarken, aslında yapmamız gereken ilk şey bizi strese sokan durumu analiz edebilmek. Stres durumunun analizinde göz önünde bulundurmamız gereken faktörler; kendimiz, durum kaynaklarımız, tehditler, fırsatlar, belirtiler ve ihtiyaçlar. Örneğin stres altında olduğumuzu hissettiğimizde, belirtileri (girdiğimiz ortamdaki durum, olası bir gerginlik), kendi duygu durumumuzu (mutlu, mutsuz, sakin, sinirli, hasta), kullanabileceğimiz içsel ve dışsal kaynakları (güçlü yönlerimiz, bilgi düzeyimiz, çevre) belirlemek bizi rahatlatacak ve başa çıkmamızı kolaylaştıracaktır. Ardından, bizi daha kötü bir duruma sokma potansiyeli olan kaynakları (panik, duyguları kontrol edememe, çevremizdeki bireyler) ya da bizi bu durumdan çıkaracak fırsatları (hızlı düşünme, doğru karar verme, sosyal destek) gözden geçirmek yararımıza olacaktır. Bu değişkenlerin analizini hızlı bir şekilde yapabilmek, bizlere avantaj sağlar.
Zihnimizde hızlı bir şekilde yaptığımız analiz, frontal lobumuzu çalıştıracaktır. Frontal lobun çalışması, bizi beyin sapının sahip olduğu ilkel yapının yüzde yüz etkisinden kurtararak bizleri sosyal ve mantıklı varlıklar olduğumuz gerçeğinde tutacaktır. Beyin sapının önemli görevi ise yaşamı sürdürmek (merkezi sinir sistemi, kalp atışı ve kan basıncını düzenlemek) ve “Güvende miyim?” sorusunu cevaplamaktır. Bu önemli görev temelde “savaş ya da kaç” tepkisi olarak karşımıza çıkar. Ancak bu bizim pek istediğimiz bir durum değil. Çünkü arayışımız bir tepki değil, bir davranış yani başa çıkma davranışı.
İkinci adım: Stresle başa çıkma davranışı geliştirin
Başa çıkma, farklı zorlukları yönetme olarak karşımıza çıkarak, stresi azaltma ve yönetme arayışını içerir. Yanlış anlaşılma olmaması adına belirtmek isterim ki başa çıkmak demek her zaman için problemi kökünden çözmek demek değildir. Başa çıkma aslında bireyin çabasıdır. Stres tarafından yaratılan taleplerin üstesinden gelme, azaltma ya da tolere etme çabasıdır. Başa çıkma; biyolojik, psikolojik ve sosyal süreçler arasında denge kurabilme kabiliyetidir.
En temelde stres ve başa çıkma kaynaklarının gerçekçi değerlendirilmesi aynı zamanda tepkileri fark etmeyi, yönetmeyi, üzerlerinde bir miktar da olsa kontrol uygulamayı öğrenmedir. Problem, duygu ve değerlendirme odaklı başa çıkma yapısal başa çıkmayı oluşturur. Aslında her birinin adı bize tanımı hakkında bilgi vermekte.
Problem odaklı başa çıkma; mantık temeline kuruludur ve problemin net tanımı, eylem planı, kültürel farklılıklar ve zaman yönetimi gibi bileşenleri vardır. Duygu odaklı başa çıkma ise biraz daha farklı bir bakış açısı ile egzersiz ve meditasyon gibi rahatlama tekniklerini içerir. Değerlendirme odaklı başa çıkma ise çok boyutlu düşünmeyi kapsar. Ancak gerçekçi olmayan, olumsuz değerlendirmeler sonucu ulaşılan mantıksız varsayımlar bir yıkıma yol açabilir, dikkat!
Üçüncü adım: Stresi yönetmeyi öğrenin
Genel anlamda özellikle sosyal stresi yönetmek ya da tolere edebilmek için başa çıkma stratejilerini kullanabiliriz. Yaşamımızda stresi göğüslememizde ya da teğet geçmemizde; düşünce ve inançlarımızın değiştirilme süreci olan bilişsel yeniden yapılandırma, olumlama, pozitif bir gerçeklik algısı, öz-kontrolü arttırma, sosyal destek alma, öngörülü olabilme ve hedef belirleme gibi stratejiler bize yardımcı olacaktır… Bunun yanında önemli olan bir diğer nokta ise; olayların etkisiyle değişim gösterebilen düşüncelerimiz, davranışlarımız ve bedensel sistemlerimizin kesişim noktasında olan duygularımızın farkında olmak, kontrol edebilmektir. Burada bahsettiğimiz şey aslında duyguları açıklama, ne zaman ve nasıl deneyimlendiklerini belirleyebilme ve duyguyu algılama, tanımlama ve düzenlemeden oluşan bir süreç.
Teknik kavram ve müdahalelerin yanı sıra kendimize zaman ayırmak, kendimizi tanımak, affetmek, bağımsızlık geliştirmek, zihinsel ve fiziksel gevşeme tekniklerini kullanmak, her ikisinde de yenilenmek, sosyal aktivitelere katılmak, eğlenmek, gerçekçi beklentiler içerisinde olmak, yardımlaşmak, dengeli beslenmek ve aşırı genellemelerden kaçınmak gibi günlük yaşamımıza entegre edebileceğimiz pek çok çözüm var elimizin altında. Bunlar genel çerçevede işimizi kolaylaştıracaktır.
Dördüncü adım: Stresiniz ile barışın
Strese ihtiyacımız var ve belli bir noktaya kadar bizi ayakta tutmakta! Bizi olumsuz etkileyen kötü stresi (distress) fark etmeli ve bununla başa çıkmayı öğrenmeliyiz. Fiziksel ve zihinsel gücümüzün artması bizi mutluluğa bir adım daha yaklaştıracak. Unutmayalım dünyamız tam bir etkileşim harikası. Biz, zihnimiz, çevremiz, enerjimiz… Hepsi bizim ve hepsi biziz! Bu yazıdan sonra yaşadığınız stres ile daha güçlü olmanız dileğiyle 🙂