Gözümüzle görebildiğimiz somut dünyanın dışında, henüz bilimle açıklayamadığımız başka unsurların olduğunu düşünüyor, ölümden sonra ruhun yaşamaya devam ettiğine, kaybettiğimiz kişilerin bizimle iletişime geçebildiklerine inanıyor musunuz? Her doğrunun somut bir kanıta, her gerçeğin sıkıca bilime bağlandığı fazlasıyla “gerçekçi” dünyamızda hepinizi bakış açınızı genişletmeye davet ediyoruz. Türkiye’de 1915’ten bu yana bilim dışı konuları bilimsel araştırma metotları kullanarak araştıran, parapsikolojinin tanınması, eğitimin bir parçası haline gelmesi için hem yerel hem de uluslarası bir düzeyde çalışan Ergün Arıkdal Ruhsal Araştırmalar Enstitüsü ve şu anki yöneticisi Tarık Arıkdal ile bir araya gelerek fazlasıyla ön yargıya maruz kalan metapsişik konusunu konuştuk. Hepimizin aklını kurcalayan soruları Arıkdal’a yönelttik!
Metapsişik nedir?
Metapsişik, ilk olarak Prof. Dr. Charles Richet tarafından, ruhsal olayların ötesinde kalan olayları adlandırmak için ifade edilmiş bir terim olup, bilimsel araştırma metotlarını takip ederek ve uygulayarak şu anda bilimin araştırma kapsamına da yeni yeni giren olayları inceleyen bir araştırma alanıdır. Eskiden beri kullanılan bir terimdir ve geçtiğimiz yüzyılda yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Aslında parapsikoloji dediğimiz araştırma alanının Avrupa’daki ilk ismidir. Diğer bir deyişle psikoloji ötesi araştırmalar, beş duyuyla ya da normal gözlem yöntemleriyle anlaşılamayan, tespit edilemeyen veya sebepleri bulunmayan olayları araştırır.
Türkiye toprakları ruhsal bilimlerin incelenmesi ve çalışılması için elverişli yerler mi? Bu toprakların tarihinde ruhsal araştırmalar konusunda şimdiye dek neler yapıldı? Toplumda bu bilgiler ne denli değer gördü?
Türkiye’deki metapsişik temel çok güçlüdür. Anadolu’da çok güçlü bir zemin var. Tabii diğer yandan ülkenin şartları da önemli. Bizde imkan fazla ama şartlar zor.
Metapsişik bilgi deneye, gözleme ve birtakım tecrübelere dayalıdır. Anadolu’daki bilgiyi diğerlerinden ayıran da budur. Batı’da fazlaca tespit edilemeyen, ispat edilemeyen gri alanlar var. Bizim avantajımız biraz daha ayakları yere basan tarzımız olmasıdır. Ancak bu durumun da dezavantajı çok popülerize olmuş tarzdaki fenomenleri anlatmamamızdır. Biz insanların kendini çok daha iyi hissetmelerini sağlayan, egolarına hitap eden harikalardan bahsetmiyoruz, gerçeklerden bahsediyoruz. Gerçekler her zaman insanların duymak istedikleri şeyler değildir ama bir noktada insanların karşısına çıkacak olan tek şey de gerçeklerdir.
Ruhsal Araştırmalar Enstitüsünden bahsedebilir misiniz? Ruhsal ve bilimsel bilgileri bir arada nasıl harmanlıyorsunuz?
Enstitü bünyesinde düzenli ve sürekli eğitim programlarımız var. Ayrıca deneysel çalışmalar da yürütmekteyiz. Özellikle durugörü çalışmalarımızın bir süre sonra kamu ile de paylaşılabilecek duruma geleceğine inanıyoruz. Esasında bu eğitim programının ve çalışmaların bir gün bir üniversite ile iş birliği noktasına gelebilmesini istiyoruz. Buna ülkemizin çok ihtiyacı olduğunu hatta çok geç kaldığımızı düşünüyoruz çünkü metapsişik araştırmaları yapmak için devlet gözetimine ya da bir üniversite bünyesine yani bilimsel çerçeveye geçmek gerekiyor. Dr. Bedri Ruhselman’da kendi döneminde metapsişik bilgileri, ölüm, ölüm sonrası yaşam, vicdan, ahlak ve insanın dünyada yaşama sebebi gibi konuları dosya yaparak Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına önerilerde bulunmuştu.
Daha sonra elbette biz de bazı üniversitelere gittik ama özellikle özel üniversitelerin bir döneminde üniversiteler bu konuların araştırılması gerektiğini bildiklerini ama daha temel alanlarda eksikleri olduğunu söylediler biz de anlayışla karşıladık.
Bu paralelde çalışmalar yapan dünya çapında başka hangi üniversiteler bulunuyor?
Parapsikoloji Lisans eğitimini veren çok sayıda üniversite var. Örneğin;
- Stanford Üniversitesi -ABD
- Princeton Üniversitesi -ABD
- Harvard Üniversitesi -ABD
- Duke Üniversitesi -ABD
- Virginia Üniversitesi -ABD
- Edinburgh Üniversitesi – İngiltere
- Cardiff Metropolitan Üniversitesi – İngiltere
- Adelaide Üniversitesi – Avusturalya
- Utrecht Üniversitesi – Hollanda
- University of Gothenburg – İsveç
Bunların çoğu akademisyen yetiştirmeye yönelik programlar. Mesela ABD’de Dean Radin adlı bir parapsikolog vardır, kendisi elektrik mühendisidir. Aslında kendisine bazı olayların elektromanyetizma açısından durumları danışılıyor ve sonra bu konunun içine giriyor. Daha sonra parapsikoloji lisansı yapıyor, akademisyen oluyor ve birçok üniversitede ders veriyor. Açık görüşlü bir fizikçi için bir teleportasyon olayı veya telekinezi ileri bir fizik araştırmasıdır. Sonuçta görünmeyen bir etkiyle cismin hareket etmesi bile maddenin niteliği hakkında bilgiler saklıyor.
Medyonomluk deneyleri ve ruhsal irtibat nedir?
Medyum çok genel bir isim. Medyum demek duyular dışı algılamaları (DDA) ya da psişik yeteneği olan insan demektir. İki türlüdür. Biri zihinsel medyumluk diğeri maddesel medyumluktur.
- Zihinselde duru görü, duru işiti, gelecekten haber verme ve bedensiz/bedenini terk etmiş varlıklarla temas kurma gibi durumlar vardır.
- Maddesel medyumlarda ise telekinezi, dermo-optik algılama, şifa ve iyileştirme durumları olabilir.
Bir medyumda hem maddesel hem zihinsel fenomenler beraber görülebilir. Ruhsal irtibat ise zihinsel medyumlukla alakalıdır.
Trans dediğimiz hal zihnin girdiği özel bir haldir. Ergün Arıkdal’ın “Metapsişik Terimler Sözlüğü”ndeki tanıma göre vecd, hâl, cezbe anlamlarına gelir. Medyumların içine girdikleri hâl ve şartların tümüdür. Ruhsal irtibat, ipnoz, uyurgezerlik ve vecd gibi durumlarda süjenin gösterdiği psikofizyolojik durumların hepsine “trans” denebilir. Genellikle şuur kaybı, bedensel gevşeklik, soğukluk, solunum azalması ile kendini belli eder. Manyetik uykuya çok yakındır ve ondaki belirtileri gösterir. Metapsişik olayın türüne göre birbirinden az veya çok farklı trans hâlleri vardır. Kısaca, manyetik uykunun en hafifinden, en derini olan letarjiye kadar türlü şekillere benzerler.
Bilinçüstü bir durum ama aynı zamanda beden dışı bir deneyimdir. Kişinin bedenle bağları gevşettiği zaman içine girmiş olduğu çok çeşitli haller vardır. Biz bunların hepsine trans diyoruz. Bunlardan bir tanesi psikolojik ayrılma (psychological dissociation) bir de bir deneyim olarak beden algılarından ayrışma durumu olan psişik ayrışma (psychic dissociation) var. Bu ayrışma durumuna giren kişiler çok değişik fenomenler gösterebiliyor. Hiç bilmediği ama bedenini terk etmiş dediğimiz bir varlığın beden dışı yani öldükten sonraki haliyle temas kurup konuşarak gerçekten hiç bilmemesine rağmen onun yaşarkenki özelliklerini söyleyebilmesi durumu gibi. Ruhsal irtibat kurulduğu zaman bu varlığı tanıyan kişilere “Böyle biri mi?”, “Bu böyle mi oldu?”, “Böyle bir anısı var mıdır?” gibi belirgin özelliklerini soruyoruz. Eğer bu belirgin özellikleri tutuyorsa evet bu medyum bir beden dışı deneyimle, duyular dışı algılaması vasıtasıyla bedensiz bir varlıkla irtibat kurmuştur diyoruz. Burada varlığı tanımaması ve bilmemesi çok önem taşır.
Bu irtibat bazen kaybettiğimiz kişilerle değil, bedensiz varlıklarla da olabiliyor. Metapsişik bilgilerle, bedensiz varlıklardan ruhlardan alınan bilgilerle geliştiriliyor çünkü biz bedenliyken bazen ruh dünyasıyla ilgili bazı sezgilere, donelere ulaşamıyoruz. Bunları bizlere öte alemden gelen mesajlarla ulaştırıyorlar. Buna ruhsal celse diyoruz. Ruhsal celse verecek varlığın verdiği bilginin doğruluğunu tespit etmek için eldeki doğru bilgilerle ve kendi vicdani kanaatlerimizle karşılaştırıyoruz. Bir hakimiyet var mı yok mu bakıyoruz. Bazen o medyumun bilinçaltı da olabiliyor.
Maneviyatımızı geliştirmek için ne tür bir eğitim uyguluyorsunuz?
İnsan ruhu olan bir beden değil bedeni olan bir ruhtur. Beden öldükten sonra bizim varlığımız devam eder. Bunun devam etmesi belki de ruhun ölümsüzlüğü meselesidir. İnsanın yaşadığı hayat bir tane değildir. Bizler; ilahi yasaları, kader mekanizmasını, insanın yeryüzüne geliş amacının ne olduğunu anlatıyoruz. Mesela tekamül diye bir süreç var bunu anlatıyoruz. Bir doğum olayı nasıl gerçekleşir, hayatta neler yaşanır, öldükten sonra varlıkların durumları nelerdir, öldükten sonra varlıklar neler yaşar, ne gibi durumlarla karşılaşır bunları anlatıyoruz. Bedensiz varlıklarla temasın nasıl olduğunu, onlardan gelen bilginin nasıl geldiğini, bu bilgileri nasıl aldığımızı ve kafamızda nasıl şekillendirdiğimizi anlatıyoruz.
İkinci senede de insanın kendi egosunu, alışkanlıklarını, şartlandırmalarını, ön yargılarını tanıması; önce kendi düşüncelerini sonra kendi davranışlarını kontrol edebilmesi, bir iç denetleme yapabilmesi için çalışıyoruz. Vicdanlı bir insan kendi iç denetlemesini yapabilen insan demektir. Kişi birinci sene öğrendiği vicdan kavramını nasıl uygulayacağını öğreniyor. Bir şekilde kendini değiştirecek. Bununla ilgili eğitimler veriyoruz.
Rüyalarımız bize yol gösterici olabilir mi? Rüyaların anlamları herkes için aynı mıdır?
Herkes rüya görür. Hatırlar veya hatırlamaz. Hatırlamasa da görür. Günlük hayatımız içinde endişelendiğimiz bazı durumlar olabilir. Bunlarla ilgili şeyler görebiliriz tabii. Bir de gerçekten haberci rüya var. Bazı insanlara para kaybı olması veya bir uçağın düşmesi gibi doğrudan gelir. Bir kısmı da sembolik olarak gelir. Bir yerin çökmesi, kötü bir şey görmek veya istemediği bir koku duymak gibi. Bazı insanlar da gündüz çok uyanık olduğu için rehber ancak rüyada ulaşarak mesaj aktarabilir. Nitekim, rüyada gördüm diyerek her hayali gerçek kabul etmemek de lazım!
Kısa kısa Türkiye’de metapsişik ekolü nasıl doğdu ve gelişti?
Türkiye’deki metapsişik ekolünün doğuşunu şu şekilde özetleyebiliriz:
- Kurumsal çatı altındaki ilk çalışmalar Bedri Ruhselman’ın 1915’te bilinmeyene, metapsişik ya da şimdiki ismiyle paranormal olaylara olan merakıyla başladı.
- Yabancı dillerdeki literatürü okuyabilmesinin avantajını kullanarak Allan Kardec başta olmak üzere, Charles Richet, Gabriel Delanne, Léon Denis gibi metapsişik araştırmacıları ciddi bir şekilde araştırdı. Bir süre yurt dışında kaldıktan sonra ülkeye dönerek çalışmalarını sürdürdü ve “Ruh ve Kâinat” kitabını yazdı. Bu kitapta hipnoz, manyetizma, öte alem deneyleri, bedensiz varlıklarla irtibatlar, kehanetin duru görünümü, dermo-optik algılamanın ve telekinezinin mekanizmalarını tartıştı.
- 1950 yılında Bedri Ruhselman ve arkadaşları Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’ni kurdu.
- Derneğin kuruluşunun ardından Bedri Ruhselman’ın da yazılarının yayımlandığı “Fener” ve “Ruh ve Kâinat” dergileri çıkarıldı. Yaptığı çalışmalar çok da bilinmemekle beraber esasında dünya çapındadır. Özellikle bedensiz varlıklarla yapmış olduğu çalışmalar çok önemlidir ve sonraki araştırmacılar için de bir baz teşkil eder.
- 1958 yılında Bedri Ruhselman medyonomik çalışmalarına devam edip “İlahi Nizam ve Kâinat” adlı eserini düzenlemek üzere kendi kurduğu dernekten ayrıldı. Medyonomik çalışmaların düzenli olarak devam ettirilmesi ve sonuçlarının mukayese edilmesi gerektiği disiplinini Türkiye’ye taşıdı. O sıralarda dernekte Ergün Arıkdal dernekte ruhsal irtibat çalışmalarına başladı ve bugün Sadıklar Planı Tebliğleri olarak basılı bulunan celseler ortaya çıktı.
- 1960 yılında her ay makaleler, çeviriler, referans yazıları ve konferans özetleri içeren Ruh ve Madde dergisi çıkarılmaya başlandı. 1970’li yıllarda dergiye ek olarak Ruh ve Madde Yayınları kuruldu ve bir kısmı Türkçe, bir kısmı telif eser bir kısmı çeviri olan yüzlerce kitap yayımlandı.
- 1966 yılında Dernek Başkanı olan Ergün Arıkdal, 1997 yılına kadar görevine devam etti.
- 2013 yılında Ergün Arıkdal’ın da bir hayali olan bu Enstitü kuruldu.
Belirtilen konuyla ilgili hiçbir bulgu veya öneri bilimsel araştırmalar sonucu oluşturulmamıştır. Bununla birlikte bu gibi içerikler kişilerin spiritüel ve duygusal hayatını zenginleştirmeye, bireysel iyi olma yolculuğunu desteklemeye yardımcı olabilir.