Temiz beslenme, hormonları dengeleme, zinde bir bedene sahip olma, stresin üstesinden gelebilme, iyi uyuma, doğal güzelliğe sahip olma gibi kavramlar ile insan bedenini her geçen gün yaşayabileceği en kaliteli yaşam biçimine adapte etmeye çalışıyoruz. Bilinçli ya da değil fakat birçoğumuzun ortak amacı belli, yaşam şeklimizi değiştirerek ömrümüzü uzatabilmek!

Yaklaşık otuz yılı aşkın bir süredir yapılan araştırmalarda, yoga ve benzeri aktivitelerin temiz beslenme konseptiyle birlikte uygulanması halinde, telomerlerin yıpranmasını büyük oranda azaltabildiğini gösterdi. Son zamanlarda sık duyduğumuz telomerin yaşlanma süreciyle olan bağlantısı nedir peki?

Telomer nedir?

Hücre çekirdeği içinde bulunan kromozomların uç kısımlarındaki, DNA proteinlerinden oluşan koruyucu başlıklardır. Telomerlerin boyu kronolojik yaşa bağlı olarak her hücre yenilenmesinde kısalıyor, çünkü ölen hücrenin yerine gelecek olan yeni hücre replikasyonu için telomer’den bir parça kullanılır. Böylece kronolojik olarak yaş alırken kromozomlarımızın ucundaki telomer isimli koruyucu başlıklar kısalarak, tükenir ve hücrenin kendini yenilemeye yetecek uzunlukta telomer kalmayınca yaşlılık emareleri oldukça hızlı bir şekilde kendini gösterir.

Sigara ya da alkol kullanımı, kötü beslenme, stres gibi unsurlar da telomerlerin daha hızlı kısalmasına neden olur. Oysa yoga, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile telomerlerin kısalmasını durdurmaya ve hatta onları yeniden uzatmaya yardımcı olabilirsiniz. Bir başka ifadeyle telomerleri uzatan enzim aktivitesini yüzde 30 oranında artırabilirsiniz.

Genlerimiz kaderimiz değildir!

Epigenetik kavramı, genetik aktivitemizin tam olarak sabit olmadığını, genlerimizin kaderimizi tamamen yönetmediğini ifade ediyor. Başka bir ifadeyle bedenimizin bir açma/kapama anahtarları olduğunu düşünebiliriz. Yaşam koşullarımıza göre bedenimizin varoluş süresi değişiklik gösterebilir. Yaşantımızın DNA’mızı etkileme kabiliyeti, epigenetik adı verilen bir bilimin parçasıdır. Epigenetik beslenme alışkanlıklarımızla doğrudan ilgilidir.  Zengin seçenekler, soğan, sarımsak ve yeşil yapraklı bitkiler, lahana, ıspanak, pazı ve benzer gıdalar epigenetiğin olumlu şekillenmesinde önemli rol oynar.

Genetik etkenlerimizin güçlenmesine yardımcı olan unsurları şöyle sıralayabiliriz:

  • Egzersiz
  • Meditasyon
  • Huzurlu olma ve affedebilme
  • Sosyalleşme
  • Kendini ifade etme

Bilinçli bir şekilde, nefes egzersizleri, yoga ve düzenli meditasyon uygulamaları yaparak stres gibi zorlu durumlarla kolayca baş edebiliriz. Böylece genlerimiz stresli durumlara aşırı tepki vermeden yapıcı olmaya başlar. Stresi elbette hayatımızdan kolayca çıkarıp atamayız ancak temel fizyolojik ve duygusal etkilerinden bu şekilde rahatça arınabiliriz.  

Daha çok okuyarak zihnimizin genç kalmasını sağlayabiliriz!

Nöroplastisite de fizyolojimizin önemli bir parçasıdır. Sinir hücrelerimiz arasındaki bağlantıyı gerçekleştirir. Beynimizde, evrendeki yıldızlardan daha fazla bağlantı kurma potansiyeline sahip yüz milyardan fazla sinir hücresi bulunuyor. Yoga, meditasyon gibi egzersizlerin yanı sıra yeni diller öğrenerek, bulmaca çözerek veya daha çok okuyarak beyin sağlığımızı koruyabiliriz.

İyi uyku her yaşta gerekli!

Kaliteli uyku da beyin sağlığının diğer bir önemli bir aktivitesidir. Beynimizin glimfatik sistemi, gün boyunca sahip olduğumuz tüm düşünce ve beyin aktivitelerinden dolayı beyinde toplanan birikintileri temizler. Bu yüzden iyi bir uyku düzenine sahip olmak son derece önemli. Uykusuz kaldığımızda, vücudumuz kortizol ve adrenalin gibi nörotransmitterleri de serbest bırakır ve bu da gerginliğe neden olur.

Kaliteli bir yaşam sürmek istiyorsak öncelikle yaşam kalitesini düşüren aktivite, alışkanlık ve sosyal çevreyi belirlemekte fayda var. Bu seçimi yapmaya kararlı olmanın yanı sıra bu süreçteki önceliklerimizi belirlemekte hedeflerimiz gerçekleştirme de önemli bir adım olacaktır!

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:

Kaynak: Goop, Berkeley Wellness





BLOOM SHOP