YAZAN: ALEYNA TEPE

Görünmeyen ama tüm gün zihninizi meşgul eden sorumluluklarınız olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Özellikle kadınların sıklıkla hissettiği Türkçe’de zihinsel yük olarak ifade edilen “mental load” görünmeyen emeklerinizin yükü olarak tanımlanıyor. Zihinsel yük nedir? Bu yorgunluğu nasıl açıklayabilir ve nasıl azaltabilirsiniz sizin için araştırdık.


Zihinsel yük nedir?

Mental load yani zihinsel yük görünmeyen, sürekli ve sınırları olmayan işlerin tümü olarak tanımlanabilir. Zihinsel yükler somut olarak göremediğimiz ancak tüm gün zihni meşgul ederek yorgun hissetmeye sebep olan sorumluluklardır. Bu yorgunluğu ev ortamında, iş ortamında hatta tatil günlerinizde bile hissedebilirsiniz. Harvard Üniversitesi zihinsel yükü ihtiyaçları giderme, opsiyonları belirleme, karar verme ve yönetme sürecinin sorumluluğu olarak tanımlıyor. Biraz daha açıklamak gerekirse, zihinsel yük, eylemin öncesinde, eylem sırasında ve eylemden sonra da sürekli olarak var olmaya devam ediyor.

Örneğin çocuğunuzu okuldan alma eylemini düşünelim. Dışarıdan bakıldığında tek yapmanız gereken arabaya binip okula gitmek gibi görünüyor. Oysa bu eylemin arka planında yapmanız gereken diğer işleri, çocuğunuzun okuldan sonra aç olup olmayacağını, trafiğin yoğunluğunu ve bunun gibi daha birçok detayı düşünüyor olabilirsiniz. Bu da aslında hiç iş yapmıyor gibi görünürken zihninizdeki yükün sizi yormasına sebep oluyor.

Mental load dediğimiz bu durum kadınları erkeklerden çok daha fazla etkiliyor ve bunun sebebi kadınların çok fazla kafaya takıyor olması değil. Evli çiftlerin bilişsel yüklerini ölçen bir araştırma, kadınların erkeklere oranla daha fazla zihinsel yüke sahip oldukları çünkü ihtiyaçları karşılama ve evin düzenini yönetme sorumluluğunu üstlendiklerini gösteriyor.

Zihinsel yük neden kadınlarda daha fazla?

Hala karşı karşıya olduğumuz ataerkil düzende kadınlar ev işlerini, aile ve çocuk sorumluluklarını istemeseler bile üstleniyorlar. Yetiştirilme biçimimiz sebebiyle kadınlar bu rolleri sorgulamadan kabul ederken, erkekler de bu sorumlulukları kadınların omuzlarına bırakıyorlar. Zihinsel yükü arttıran bu sorumluluklar kadınların stres, kaygı, depresyon ya da tükenmişlik gibi psikolojik zorluklarla mücadele etmesine sebep oluyor. Üstelik çalışan ya da çalışmayan bir kadın olmak durumu değiştirmiyor. Yapılan araştırmaya göre, 260 çalışan annenin yüzde 88’i ev düzeninden sorumlu olduklarını bildiriyor.  

Günümüz erkekleri ev işlerinde ve çocuk bakımında daha fazla rol alıyor diye düşünebilirsiniz. Bu doğru, erkeklerin ev işlerine ve ebeveyn sorumluluklarına daha fazla dahil oldukları gözlemleniyor. Ancak eylemlerinin arkasındaki planlama ve programlamayı kadınlar üstleniyor, dolayısıyla yapılan eylemin zihinsel yükü kadına kalıyor.

Bu durumu daha açıklayıcı bir şekilde incelemek için Sosyolog Allison Daminger’in dört aşamalı eylem sürecine bakılabilir.

1.Yapılması gereken işi belirlemek.

2. Nasıl yapılacağına karar vermek.

3. Görevi paylaşmak.

4. Süreci yönetmek.

Bu dört aşamayı en basit olarak, market alışverişine gitmek üzerinden inceleyebiliriz. İlk olarak evde market ihtiyacının belirdiği tespit ediliyor. İkinci olarak, ne zaman, hangi markete gidileceği ve ne zamana kadar bu işin yapılması gerektiği belirleniyor. Ardından bu göreve evdeki başka bir birey, örneğin partneriniz atanıyor. Son olarak ise markete gidiliyor. Daminger, ilk üç aşamayı kadınların ve yalnızca son aşamayı erkeklerin üstlendiğini söylüyor. Yani bakıldığında markete giden kişi erkekler olsa da eylemin zihinsel yükü kadınlara kalıyor.

Zihinsel yükü nasıl azaltabilirsiniz?

1. Zihinsel yükü tanımlayın.

Zihinsel yükün ne olduğunu, sizi nasıl etkilediğini ve neden paylaşmak istediğinizi açık bir dille ifade edin. İlk olarak zihinsel yükü tanımalı ve paylaşmak istediğiniz kişilere de tanıtmalısınız. Bir önceki örnek üzerinden gidersek, markete gitmeseniz bile bunun sizi yormasının sebebinin zihinsel yük olduğunu fark etmeli ve bunu partnerinizle de paylaşmalısınız.

2. Eylemi tamamıyla bölüşün.

Partnerinize ne iş yapması gerektiğini söyleyerek yalnızca son adımın sorumluluğunu vermek yerine eylemin tamamını ona bırakın. Ortak karar vererek kimin hangi eylemlerden sorumlu olacağını bölüşebilirsiniz. Örneğin, bahçe düzeninin sorumluluğunu partnerinize bırakıyorsanız çimleri sulamasını ona söylemenize ve bu eylemi düşünmenize gerek kalmaz. Bu şekilde hem eylemi hem de eylemin zihinsel yükünü paylaşmış olursunuz.

3. Sabırlı olun.

İçinde yaşadığımız toplum düzeni bu sorumlulukları kadınların omuzlarına yüklerken erkeklere de rol vermemeyi destekliyor. Ev işleri yapamaz, çocuk bakamaz gibi söylemler erkekleri bu sorumluluklardan uzaklaştırıyor. Dolayısıyla zihinsel yükü paylaşırken ve eylemin iplerini tamamen partnerinizin eline bırakırken yeni düzenin oturma sürecinin sabır gerektirdiğini unutmayın.

Birçok kadın kronik yorgunluk, depresyon ve tükenmişlik ile başa çıkmaya çalışıyor. En başta toplumsal olarak verilen bu roller kadınların iyi oluş halini zaman zaman olumsuz etkileyebiliyor. Her zaman görünür olmasa da kadınlar birçok emek harcıyor ve bu emeklerin getirisi olan zihinsel yük ile karşı karşıya kalıyor. Hem kendinizin hem de etrafınızdakilerin zihinsel yük ile ilgili farkındalığını arttırarak ve yükünüzü paylaşarak iyi oluş halinizi destekleyebilirsiniz.  



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP