Oprah 2018 yılındaki röportajında “Bu yıl öğrendiğim tek şey daha az yemek veya daha fazla çalışmakla benim kilo sorunum çözülmüyor. Çalışmayan tiroidimin bile aslında kiloma etkisi yok. Kilo sorunumu yaratan dengesiz yaşamım, fazla çalışmam ve yeterince yaşamdan zevk alacağım aktivitelerde bulunmamam yani sakinleşmeye zaman yaratmamam” diyor.
Kilo almak veya vermek aslında dış görünüşle ilgili bir durum. Yani fiziksel bedeninde nasıl olduğunla alakalı. Medyada tasvir edilen ve ortaya serilen kadın veya erkek fiziksel görünümlerini zihnin yarattığı bir şablona oturtma çabası.
Peki sürekli gözümüzün önüne serilerek bilinçaltlarımızı koşullandıran bu dış görünümlere sahip değilsek o zaman çirkin miyiz?
Winfrey’e neden kilo vermek istediği sorulduğunda “48 bedenden 40 bedene inmek istiyorum. O zaman daha mutlu, enerjik, dengeli ve huzurlu olacağım.” diye yanıtlamış.
The Work (“İş”) adlı çalışmasıyla bireylerin depresyon, öfke ve korkularını yenmelerine yardımcı olmak için dört soru geliştiren Byron Katie, Oprah’a aşağıdaki soruları yöneltmiş:
- Bu düşünce gerçek mi?
- Bunun gerçek olduğuna kesinlikle emin misin?
- Bu düşünceye inanarak nasıl tepki veriyorsun?
- Bu düşünce olmasaydı nasıl olurdu?
Kendini kilo vermesi gerektiği ve iyi hissetmediğine inandırmış Winfrey ise bu terapi sonunda, şu an olduğu hali ile mutlu, enerjik, dengeli ve huzurlu olduğuna karar vermiş.
İlginizi çekebilir: Beden Algısı Nasıl Gelişir? Mutlu Bedenlere Özgürlük!
Derinlerde yatan utanç duygusu
Tüm bu kilo verme, başka bir görünüme sahip olma arzusu ve bu arzu ile beraber oluşan beklentiler utanç duygumuzu besliyor.
“Sen değişemiyorsun, senin iraden eksik, sen yeterli değilsin.” diyen seslerden uzaklaşmak için utanç duygusunun arkasına saklanan kişi istediği diyetisyene gitsin, belki kilo veriyor ama temeldeki sorun çözülmedikçe güvensizlik, mutsuzluk halini yaşamaya devam ediyor. Sonrasında da yine kilo alma veya sağlığı ile ilgili başka problemler yaşamaya başlaması da kaçınılmaz oluyor.
Aslında bu utanç durumu sadece kilo ile ilgili değil. Bekleneni veya söyleneni yapamadığımız her an ortaya farklı şekillerde çıkıyor. Psikiyatri Profesörü Dan Siegel, her şey çocukluktan başlıyor diyor. Çocuk kendinden büyük ebeveyn tarafından sevgi ve kabul görme peşindeyken azarlanınca kaç veya savaş tepkisini bilemediğinden saklanmayı seçiyor. Ebeveynine güven hissi ve onunla kurduğu bağ bozulmaya başlıyor. Çocuk sevgiden çok korku hissetmeye başladığında zaten alt hislerle yani güvensizlik, yetersizlik, sevgisizlik, eksiklik duyguları ile kendini özdeşleştiriyor.
İlginizi çekebilir: Özdeğer: Kendini Daha Fazla Önemsemenin 8 Yolu
Sokağa çıktığınızda etrafınıza bakın; başı önde ve omuzları içeri dönük kaç kişi var?
Tenkit edilme, kızılma, beğenilmeme durumunu içselleştirdikçe utanç duygusu yayılmaya başlıyor. Omuzların aşağı düşmesi, başın öne gelmesi aslında bir kapanma hali.
Toplum; genellikle kültürel, dini, cinsel ya da başka bir şekilde, normlarının dışına adım atan insanlara utanç duygusunu empoze eder. Her ne kadar dışarısı baskı yapsa da gerçek utanç duygusu içimizden gelir. En kötü biçimlerinde alaycı bir ses tonu bize; “Yeterince iyi değilsin. Sen kötü bir insansın. Başarısız oldun çünkü sen kusurlusun. Beceremedin. İradesizsin” gibi telkinlerde bulunur.
Utanç duygusunu 15-18. aydan itibaren yaşamaya başlayan çocuklarda 2,5 yaş civarı tam teşekküllü utangaçlıklar ortaya çıkabiliyor. Suçluluk aslında utancın yanında bir bakıma daha iyi kalıyor. Çocuk ebeveynin istediği veya beklediği bir şeyi yapmayınca ondan büyük (fiziksel olarak da) birinin bağırması ile başarısız olduğunu, eksik olduğunu, sevgiyi tam alamayacağını düşünerek utanmaya ve zamanla kapanmaya başlıyor.
3-4 yaşında esnek olan çocuk bedenleri ilk okula başladıktan sonra katılaşmaya başlıyor; omuzlar içeri ve başları da öne eğiliyor. Ebeveynin biri bile çocuğun utangaç olmasına etken olabiliyor. Otoritesini devam ettirirken, hakimiyetin kendinde olduğunu gösterirken çocuğunu utangaç biri haline getirdiğini maalesef fark edemiyor.
“Eğer dilsiz bir hayvan iseniz, bu ezilme duyguları sizi baş eğme pozisyonu almaya götürür. Fakat insanlar konuşabilirler, bu da şu söylemleri ortaya çıkarır; ‘Ben değersizim, İyi değilim, Kötüyüm.’”
Prof. Henriques Tangrey
Kilo ve utanç duygusu arasındaki ilişkiyi yıkmanın yolu
Kilo almış ve çevresi tarafından sürekli kilosu konuşulan biri de aslında bu utanç duygusu ile belki zayıflasa da kendi gerçek karakterini saklamayı seçecektir. Çünkü kilolu iken beğenilmediğini bilinçaltı kabul ettiği için zayıflaması ile yeni bir kimliğe sahip olması gerektiğini düşünmesi de onun için normaldir.
Zamanında önce bulimia, sonra anoreksiya yaşamış, diyetler arasında gidip gelmiş biri olarak yogaya başladıktan sonra beden ile kurulan bağ sayesinde bedenime iyi gelen neyse onunla beslemeyi öğrenen biri oldum. Eğer siz de halen bedeninizle ilgili sorun yaşayanlardansanız kağıdı kalemi elinize alın lütfen ve aşağıdaki soruların cevaplarını yazın. Yazdıktan sonra da sesli olarak kendinize okuyun:
- Bu düşünce gerçek mi?
- Bunun gerçek olduğunu kesinlikle emin misin?
- Bu düşünceye inanarak nasıl tepki veriyorsun?
- Bu düşünce olmasaydı nasıl olurdu?
Yoga yapmıyorsanız mutlaka yogayı denemenizi öneririm ve tabii meditasyon da size yardımcı olacaktır. Sonrasında bedeninizle ilgili ilişkinizin dönüştüğünü keşfedeceksiniz. Bu aşamada sizler için hazırladığım iki çalışmadan faydalanabilirsiniz.
Kendini nasıl görmek istiyorsun meditasyonu için linke tıklayabilirsiniz.
Blokaj yaratanlar ve sınırlayan inançlar meditasyonu için linke tıklayabilirsiniz.