Aşk ve ilişki konularında, eskiye göre farklılıklar olsa da hala romantik bir çağda yaşıyoruz. Duygu ve düşüncelerimiz büyük ölçüde edebiyattan, müzikten ve sinemadan etkileniyor; ilişki beklentilerimiz ise gözlemlediğimiz ilişkilere bağlı olarak şekilleniyor. Peki günümüzün modern ilişki kültüründe, ruh eşi kavramı ve uzun soluklu aşklar için daha gerçekçi bir bakış açısı benimsemek mümkün mü?

İngiliz yazar Alain de Botton’ın, Sydney Opera House’da aşk, ilişkiler ve evlilik üzerine yaptığı konuşmasını sizler için özetledik!

İlginizi çekebilir: Modern Zamanlarda Aşk

Geleneksel ve romantik bakış açısına göre ruh eşi!

Botton, herkesin içten içe bir “ruh eşi” olduğuna inandığını ve o kişinin dışarıda bir yerlerden çıkıp gelmesini beklediğini söylüyor. Romantik görüşe göre, bu konu tamamen içgüdüsel ve kişilerin ruh eşlerini keşfederken yalnızca duygularını dikkate alması gerekiyor.

Ancak geleneksel bakış açısına göre bu eşleşme durumu, yüzyıllardan beri kültürden kültüre aktarılan, evlenerek birlikte yaşamaya ve karşılıklı olarak destek yaratmaya duyulan bir ihtiyaç hali. 

Aile veya arkadaş çevresinin yardımıyla eski zamanlardan günümüze taşınan iki kişiyi eşleştirme ihtiyacı, kişilerin ortak herhangi bir paydası olması görüşüne dayanıyor. Sonraki aşamada, biraz bile olsa uyumlu olduğu keşfedilen iki kişinin, evli bir çift olmak için yeterli kriterlere sahip olduğuna inanılıyor ve bu durum da ruh eşini bulmak olarak adlandırılabiliyor.

Botton, konunun aslında tamamen ruh eşi kavramına hangi açıdan baktığınızla ilgili olduğunu söylüyor.

Bir diğer taraftan yazar, günümüze geri dönerek romantik çağda ilişkilerin “ilk bakış” ile başladığını anlatıyor. Çünkü modern aşklarda, ilk görüşmedeki ufak bir etkilenme hali, “Bu, gerçek aşk olabilir mi?” diye gözlemlenerek bir kesinliğe bağlanma ihtiyacı taşıyor. Olay kişinin içinde büyümeye başlıyor.

İronik bir dille hem geleneksel ruh eşi arayışını hem de romantik görüşü eleştiren Botton, uzun ve sağlıklı bir ilişki için bakış açısını daha farklı bir yöne çevirmek gerektiğinin altını çiziyor.

İlginizi çekebilir: İlişkilerin İyileştirici Gücü: Sağlıklı İlişkilerin Temelini Oluşturan 4 Faktör

Duyguları kontrol etmek mümkün mü?

Aşk, çoğu zaman bizleri gerçeklikten soyutlayarak farklı bir noktaya taşıyor. Botton, her ne kadar edebiyatta, sinemada veya müzikte karşılaştığımız romantik aşkların çok güzel ve büyülü olduğunu kabul etse de gerçek ilişkilerde duyguların kontrol altında olması gerektiğini savunuyor.

Kişiler, ilk aşamada romantizmin pençesine kapılmaktansa gerçekçi bir bakış açısı benimserse ileriye yönelik daha uzun soluklu bir mutluluk elde edebiliyor.

Çünkü ilişkinin başlarında hepimiz her şeyin toz pembe göründüğünü, karşımızdaki kişinin mükemmel olduğunu ve bu duyguların yalnızca bize ait olduğunu düşünebiliyoruz. Ama zamanla, karşımızdakinin ve kendimizin mükemmel olmadığımızı fark ettiğimizde bir yanılsama içinde olduğumuzu hissediyor ve hayal kırıklığı yaşıyoruz.

Bu nedenle, işin henüz başındayken duyguların ölçüsünü kontrol altında tutmak, Botton’a göre uzun ve sağlıklı ilişkilerin en büyük sırlarından bir tanesi. Bu sayede “ruh eşini bulmak” kavramı da realistik bir bakış açısıyla tekrar değerlendirilerek, ne duyguları ne de ihtiyacı temel almadan, daha bütünsel bir şekilde gerçekleri ve uyumu ortaya koyuyor. 

İlişkilerde öz benlik bilinci 

Kişinin kendini tanımasının zorlu ve uzun bir süreç olduğunu belirten Botton, çevremizdeki insanların bu konuda bize yardımcı oluyor gibi göründüğünü ama gerçekte sadece bizim kendimizi tam anlamıyla keşfedebileceğimizi anlatıyor. Ailemiz, ilişkilerimiz, arkadaşlarımız bizleri tanımlıyormuş gibi görünse de aslında bu tanımlarda eksik olan birçok kısım var. 

Eksik tanımlar yaratmamak için sağlıklı bir ilişkiye başlamadan önce kişinin kendi tanımlarını fark etmesi gerektiğini belirten Botton’a göre, hiçbirimiz mükemmel değiliz ve bunu kabul etmek zorundayız. Mükemmel olmayan taraflarımızı kendimize itiraf edebildiğimizde, bu durumdan karşı tarafın kusurlu taraflarımızı yüzümüze vurmasına kıyasla daha az etkileniyoruz. Kişinin kendini tanıması ve gerçekte ne istediğini bilmesi ilişkilerini de doğru kişisel beklentiler ve amaçlar üzerine kurmasını kolaylaştırıyor. 

Öz farkındalık ön plana konularak duyguların kontrolü ve bütünsel bakış açısı sağlandığında kişinin aradığı ruh eşini bulabileceğini söyleyen Botton, bu kavramın tamamen kişisel olduğunu ve kriterlerinin değişkenlik gösterebileceğini de hatırlatmadan geçmiyor.

İlginizi çekebilir: Ben Kimim: Kendini Keşfetme Yolculuğunda Farkındalığın Gücü






BLOOM SHOP