Romantik ilişkilerdeki en önemli dönüm noktalarından birine bebek sahibi olmak ve bebekle beraber gelen yeni hayat biçimi diyebiliriz. Bebek sahibi olacak çiftler genellikle bebek hayaline odaklanırken, bebek sonrası ve bebek bakım süreci hakkında pek konuşmama eğilimi gösterirler. Sonuç olarak bebek sahip olduktan sonra kendilerini ve ilişkilerini olumsuzluklar, yorgunluklar, hayal kırıklıkları, uzaklaşmalar olan bir bilinmezlikler gezegeninde bulurlar. Peki bebek sahibi olduktan sonra romantik ilişkiler nasıl etkileniyor?
Julie Gottman ve John Gottman romantik ilişkiler hakkında uzun yıllar boyunca yaptıkları araştırmalar sonucunda çok çarpıcı verilere ulaşıyorlar. Bu verilere göre çocuk sahibi olan çiftlerin doğumu takiben ilişkilerinin ilk 3 yılına baktıklarında %67’sinin ilişkilerinden memnun olmadıklarını, geri kalan %33’ünün ise ilişkilerinden memnun olduklarını fark ediyorlar. Bir başka deyişle, bir bebeğin “mucizevi bir stres topu” olarak ilişkiye dahil olması eğer baş edilemezse ilişkinin gidişatını sarsıyor diyebiliriz.
Peki, ya bundan korunmak ya da en azından etkilerini minimuma indirmek mümkünse?
Bebek sahibi olmanın etkilerini minimuma indirmenin 4 yolu
1. Beklentilerinizi ve hayallerinizi paylaşın
Belki ilişkinizin ilk aylarında bile çocuk sahibi olma ya da olmama konusunda hayat görüşlerinizi bilmek, gelecekte oluşacak büyük bir krizi şimdiden önlemenize yardımcı olacaktır. Takdir edersiniz ki çocuk istemeyen bir partnerle çocuk isteyen bir partnerin birlikteliğinde orta yolu bulmak neredeyse imkansız bir konudur. Ve her partnerinde eşit oranlarda çocuk isteme ve istememe hakkı vardır.
İki partnerin de ortak rızası ile çocuk istediği durumlarda ise daha çocuk olmadan bunun o ilişki içerisindeki anlamı, değerleri, yetiştirme tarzları, iş bölümü gibi en temel başlıklarda yapılacak konuşmalar gelecekte oluşacak stres kaynaklarını en aza indirgeyecektir.
2. Hormonların ve ruh hali değişimlerinin farkında olun
Araştırmalara göre, yeni annelerin yaklaşık olarak %85’i ve yeni babaların yaklaşık olarak %30’u doğum sonrası depresyon bulguları gösteriyor. Hali hazırda zaten hormonal, duygusal ve fiziksel olarak zorlayıcı olan bu dönemi bir arada olarak güçlü ve güvenli bir zeminine yaklaştırabilirsek, süreci daha akışta ve kolaylıkla karşılayabilir ve yönetebiliriz.
3. Partnerlik rolünü unutmayın
Anne/baba olduktan sonra birbirlerini kaybeden, es geçen, göremeyen çiftler, ilişkilerinin zamanla tükeneceği gerçeğini de maalesef gözden kaçırabiliyorlar. Babanın bebeğin bakımına dahil olması hem bebekle kuracağı bağı güçlendirirken hem de anneyle iş bölümü yapacağı alan sayısını artırıyor. İki partnerin de enerjisini ve gücünü yüksek tutması birbirlerine ayıracakları tolerans ve zamanı destekleyecektir.
4. Baş başa geçirilen zamana özen göstermek
Tüm bunlarla birlikte olabildiği kadar baş başa zaman geçirebileceğiniz anlar yaratmak, cinsel hayatı yeni koşullar ve şartlar altında yeniden güçlendirmek, eskiden paylaştığınız duyguları, anları, heyecanları yeşertecek jestler yapmak hem ilişkinize iyi gelecek hem de ileride işler tekrar sakinleştiğinde ilişkiyi bu zeminden yukarı taşımak daha kolay olacaktır.
Kısaca bebekten sonraki süreçte karşı karşıya olmak yerine, yan yana olduğunuz her an, sürecin daha sağlıklı ve güçlü aktığını fark ederseniz işleriniz daha sağlıklı ve yolunda ilerleyecektir.