Özel sektör ve kamusal yaşamın birbirlerini ne denli etkilediğini birkaç gün içerisinde tüm dünyanın gözleri önüne serebilen Davos buluşmaları bu sene 16-20 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirildi. Dünya Ekonomik Forumu’nun senelik toplantısına katılan sektörel “elitler” ajandalarına küresel ekonomi gündemi kadar her birimizi direkt olarak etkileyen küresel krizleri de alıyor. Bu senenin odağında ise artan enflasyon ve Ukrayna işgalinin yanı sıra iklim krizinin yıkıcı etkileri ve sağlık sistemi içerisindeki eşitsizlikler yer aldı. Sizin için Davos 2023 buluşmasında sürdürülebilirlik ve küresel sağlık üzerine nelerin konuşulduğunu ve hangi kararların alındığını özetledik!
Davos nedir?
Uluslararası vakıf Dünya Ekonomik Forumu (WEF) her sene İsviçre’de Zurich’e çok yakın Davos kasabasında senelik toplantısını yapmak için buluşuyor. Yaklaşık bir hafta süren bu buluşmaya finans, sivil toplum, siyaset, medya gibi farklı sektörlerden birçok delege katılıyor ve küresel problemlere ne gibi çözümler üretilebileceği, sektörlerin nasıl bir gelişim gösterebileceği konuşuluyor.
Günümüzün en acil küresel problemlerinin başında iklim krizi ve pandemiyle önemini aklımıza kazıyan sağlık sistemi eksiklikleri geliyor. Küresel servetin büyük bir bölümünü ellerinde bulunduran Davos katılımcılarının bu iki konu hakkındaki düşünce ve aksiyonları her birimizin geleceğini direkt olarak etkiliyor.
Davos 2023’te sürdürülebilirlik adına neler konuşuldu?
Fosil yakıttan yenilenebilir enerjiye geçiş
İklim krizinin aciliyeti karşısında Paris Anlaşması ile birçok ülkenin ajandasına giren “net sıfır” hedefi çoğu sektörün fosil yakıtı terk ederek yenilenebilir enerjiyi benimsemesi anlamına geliyor. Konuşmalar sırasında birçok delege, bu geçiş için alınması gereken aksiyonları hızlandırdıklarını belirtirken Reuters’ın Davos’un ünlü arka kulislerinden bildirdikleri tam aksini işaret ediyor. Delegeler işgal sonrası Ukrayna’nın yaşadığı enerji krizini, bu geçiş için daha çok zamana ve maddi güce ihtiyacımız olduğu yönünde yorumluyor. Greta Thunberg‘in Davos sırasında yaptığı çağrının aksine bankalar ve finans şirketlerinin fosil yakıt üreticilerine yatırım yapmaya devam etmeleri bekleniyor. Toplantıya birçok delegenin özel uçakları ile katılarak inanılmaz miktarlarda karbon salınımlarına neden olması da iklim üzerine konuşulan tüm lafların sadece lafta kalacağı bir senaryoyu destekliyor.
Sürdürülebilirlik adına daha çok yaptırım
Günün sonunda karlarını maksimize etmek için çalışan tüm bu sektörler, tüketicilerin çevresel bilinçlerinin geliştiğini ve bu yönde tercihler yapmaya başladıklarını biliyor. Çevreye zarar veren sektörlerin kamu gözünde aşağı düşmesi bir yana birçok ülke ve uluslararası kurum tarafından tabi tutuldukları sürdürülebilirlik düzenlemeleri birçoğunu daha sürdürülebilir pratiklere yönelmeye zorunlu bırakıyor.
İş dünyasının karşılaştığı en büyük risk
İklim krizi ve beraberinde getireceği tüm ekstrem hava koşullarının canlı yaşamının yanı sıra küresel iş dünyasının üzerinde de yıkıcı bir etki yaratması bekleniyor. Dünya ekonomisinin karşılaştığı en büyük riskler arasında kabul edilen iklim krizine karşı 1.5 derecelik küresel ısınma seviyesinde mutlaka kalınması gerektiğinin altı çiziliyor. Öte yandan şu anki durum koşar adımlarla 2.8 derecelik bir ısınmaya yani yaşanamaz bir dünyaya ilerlediğimizi gösteriyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, bunun çözümünün hem kamusal hem de özel sektörde yenilenebilir enerjiye yatırımdan geçtiğini ve gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere 100 milyar dolarlık bir destek vermesi gerektiğini söylüyor. Avrupa Birliği Başkanı Ursula von der Leyen ise önümüzdeki senelerin her sektörün temiz enerjiye geçeceği, tüm zamanların en büyük endüstriyel değişim yılları olacağını belirtiyor. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol da aynı Guterres gibi iklim krizi karşısında sihirli kelimenin “yatırım” olduğunu ve fosil yakıta ihtiyaç duymamızın tek koşulunun enerjimizi temiz kaynaklardan sağlayabilmek olduğunu vurguluyor.
Davos 2023 sırasında küresel sağlık ve wellness trendlerine dair neler konuşuldu?
İklim krizinin küresel sağlığa etkisi
İklim krizinin tetiklediği ekstrem hava koşulları, hava kirliliği ve zorunlu göçlerin küresel sağlık düzeyini çok aşağıya çekmesi bekleniyor. Gıdaya ve temiz suya ulaşımı çok zorlaştıran bu felaketler, Ukrayna işgalinin de durumu kötüleştirmesiyle 2021 yılında 2.3 milyar kişiyi etkiledi. Her sene yaşanamaz hava koşulları ortalama 20 milyon kişinin yaşadığı yeri terk etmesine neden oluyor. Aynı zamanda ısınan hava salgınların yaygınlaşmasına ve ağırlaşmasına neden oluyor. Tüberküloz 2021 yılında 1.6 milyon kişinin ölüm nedeni olarak kayda geçerken su çiçeği 2022 yılının ilk aylarında yüzde 79 oranında artış gösterdi. Tüm bu koşulların iklim krizi karşısındaki yetersiz aksiyonumuz nedeniyle şiddetleneceği ve her bireyi etkileyen bir sağlık krizine dönüşeceği öngörülüyor. Buna karşın, sağlık sistemlerinin daha kapsayıcı ve eşitlikçi politikalar yürütmesi, sürdürülebilirliği kendi içerisinde benimsemesi, dezavantajlı olan ve ayrımcılığa uğrayan grupların sağlık sistemlerine kolaylıkla erişebilmesi gerekiyor.
Pandemi ışığında değişmesi gereken sağlık sistemleri
Genel kanının aksine Davos’taki panelistler pandeminin henüz bitmediğini ve şu anda rahatlama moduna geçilmesinin ciddi sonuçlar doğurabileceğini söylüyor. Hala birçok COVID-19 varyantının tespit edildiğini belirten GAVI (Küresel Aşı ve Bağışlama İttifakı) CEO’su Seth F. Berkley herhangi bir tanesinin şu andaki aşı ve bağışıklık korunmalarını aşarak yeni bir salgına yol açabileceğini vurguluyor. Bunu önlemek içinse tüm devlet yöneticilerini önleyici tıp kaslarını geliştirmeye, toplumun özellikle yüksek riskli gruplarını aşılamaya devam etmeye çağırıyor. Sağlık sistemleri içerisinde de potansiyel bir salgını çok daha iyi yönetebilmemiz için daha iyi altyapılar kurulması, iş gücünün desteklenmesi ve insan haklarını önceliklendiren bir uluslararası sağlık diplomasisinin inşaa edilmesi önem taşıyor.
Demans ve Alzheimer farkındalığı
2050 yılına kadar demans hastalığının 3 katına çıkarak 139 milyon kişiyi etkilemesi bekleniyor. Günümüzde ise demansa sahip kişilerin yüzde 75’i tanı veya tedavi planını almadan yaşamını sürdürüyor. Zihinsel sağlık konusundaki bu açıklığın Davos’un öncülüğünü yaptığı Davos Alzheimer Ortak Girişimi‘nin 6 yıla yayılan 700 milyon dolarlık yatırım planı ile kapatılmaya çalışılması, Alzheimer tanı ve tedavi araştırmalarının hızlandırılması amaçlanıyor.
Sosyal ve ekonomik yatırımlarla kadın sağlığını desteklemek
Sağlık sistemi içerisinde kadınların sistemik olarak eşitsizliğe, yanlış tanı ve tedaviye, kötü muameleye, gaslighting’e maruz kalması toplum içerisinde büyük bir sağlık boşluğu yaratıyor. Bir kadının sağlıktan düşmesi de ilk önce kendi yaşamında daha sonrada ailesi ve toplumunda büyük bir ekonomik kayba yol açıyor. Öte yandan kadınların bütünsel sağlıklarını özel olarak desteklemek ve cinsiyetçi sağlık yaklaşımlarını literatürden çıkarmak hepimizin hem sosyal hem de ekonomik olarak gelişmesini sağlıyor. Giderek popülerleşen Femtech – kadınların sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için özel olarak geliştirilmiş teknolojik ürünler – daha eşitlikçi bir sağlık sistemine doğru atılan önemli sektörel gelişmelerden sayılıyor.