YAZAN: MİRAY AKIN

Az çoktur felsefesi ile ortaya çıkan olan minimalizm trendi, fazla tüketime karşı, çevre dostu bir bakış açısıyla yalın bir ev dekorasyonu yaratmayı hedefliyor. İşte ev dekorasyonunda farkındalığı yüksek seçimler yapmanıza ve böylelikle alanınızı ve zihninizi gereksiz dağınıklıktan arındırmanıza yardımcı olacak mindful minimalizm akımı!


Mindful minimalizm nedir?

Minimalizm ve mindfulness’ın birbirlerini destekleyen iki pratik olduğunu söylemek mümkün. İki anlayış ev dekorasyonunda bir araya geldiklerinde zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz mekanımızı nasıl daha duyarlı bir hale getirebileceğimiz üzerinde duruyorlar.

Claremont College’de yapılan bir araştırma, fiziksel alanımız ile zihinsel durumumuz arasında yakın bir bağ olduğunu söylüyor. Bu da zihinsel iyileşmeye yardımcı olan bu iki pratikten destek alarak oluşturacağımız karmaşadan uzak, minimalist bir atmosferin daha dinç olmamıza ve zihinsel ferahlığa kavuşmamıza yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Evlerinizde uygulayabileceğiniz 5 mindful minimalizm önerisi

1. Sade tonlar ve çevre dostu dokuları bir araya getirin

Alanımızı sadeleştirmek, minimalizimi hayatımıza uyarlamak adına atacağımız önemli bir adım olabilir. Daha natürel doku ve tonlara yönelerek karmaşanın yarattığı stresi hayatımızdan uzaklaştırmanız mümkün. Beyazlara, doğanın bir yansıması olan kahvelere ve toprak tonlara alanımızda daha fazla yer açabiliriz. Ev tekstilinde ise tercih edeceğimiz kumaşların, ekolojik dengeyi korumaya yardımcı olan bambu ve keten gibi kumaşlardan yana olması, rafine bir ortam ve duyarlı bir alan yaratmamızı sağlayabilir.


2. Karmaşadan uzak, düzenli bir görünüm yaratın

Mindful minimalizm trendi iç mekanda yaratılacak düzenli ve karmaşadan uzak bir görünümün, anda kalmamıza yardımcı olacağını belirtiyor. Bu akım, yalnızca gerçek ve şu anki ihtiyaçlarımıza yer açarak, geçmişten gelenlere tutunmayarak ve her ihtimale karşı bir gün kullanılabilecek objeleri saklamayarak anda kalabilmenin mümkün olduğunu söylüyor. Zorunluluktan, suçlu hissedebilecek olmaktan, kararsızlıktan veya ertelemekten dolayı oluşan dağınıklığın anda kalmayı zorlaştırabileceğinin üzerinde duran bu trend, karmaşadan ancak sadeleşerek uzaklaşabileceğimizi vurguluyor. Yığınların olmadığı düzenli bir dekorasyonun hem konsantrasyonumuzu artırabileceğini hem de daha duyarlı bir yaşam sürmemizi sağlayabileceğinin de üzerinde duruyor.


3. İşlevselliğe ve pratikliğe önem veren mobilyaları tercih edin

Daha duyarlı bir ev dekorasyonu yaratmak adına mindful minimalizm trendinin bir diğer önerisi işlevselliği ve pratikliğe önem veren mobilyaları tercih etmek. Böylelikle tüketim alışkanlıkları ihtiyaca yönelik şekillenebilir ve gereksiz harcamalardan uzaklaşılabilir. Bunun yanı sıra mobilyalarda ve objelerde temiz renklerin kullanılması, sade formların tercih edilmesi ve bir ya da iki renkten oluşan bir renk şemasının seçilmesi bu trendin tipik bir örneğini oluşturuyor diyebiliriz. Bu obje ve mobilyaları satın alırken metallere ya da doğanın bir yansıması olan ahşaba yer vermek, alanımızın bizi sakinleştirmesini de sağlayabilir. Sadece mobilyalarda değil aydınlatmalarda da enerji tasarrufu sağlayan ampulleri tercih etmek de küçük ama işlevselliği büyük adımlardan biri olabilir.


4. Yerele ve el emeğine destek verin

Hızlı tüketimi esas alan bakış açısına karşı çıkan mindful minimalizm trendinin esaslarından bir diğeri de satın aldığımız ürünü nereden ve nasıl bir üreticiden aldığımız. Bu sebeple alışveriş yaparken sorgulamak ve çevreye zarar vermeden üretim yapan, sosyal sorumluluk bilinci yüksek lokal markaları tercih etmek hem daha düşük karbon ayak izi hem de duyarlı bir ev dekorasyonu adına oldukça önemli. Örneğin el örgüsünden yapılan objeleri, el emeğinin öne çıktığı seramikleri ve dokuma kilimleri tercih edebiliriz.


5. Fazlalıklardan kurtulun

Yalnızca gerçekten ihtiyacımız olan eşyaları kullanmamızı öğütleyen mindful minimalizm trendine göre yer açtığımız her bir eşya hayatımıza değer katmak için orada. Bu sebeple daha duyarlı bir alana sahip olabilmek adına eşyalarımızı, mobilyalarımızı yeniden değerlendirmemiz gerekiyor. Neye sahip olduğumuzu ve neden sahip olduğumuzu gözden geçirmeli ve yalnızca bize değer katan objelere alanımızda yer vermeliyiz. Bu şekilde, artık bize değer katmayan eşyalardan uzaklaşarak, hayatımızda daha önemli şeylere yer açabilir ve kendimize daha çok odaklanabiliriz.





Miray Akın

1994 yılında Ankara'da doğan Miray, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Ardından Hacettepe Üniversitesinde Pazarlama üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. İnsan ve hayvan haklarına olan ilgisi, onun birçok sivil toplum örgütünde aktif bir şekilde rol almasını sağladı. Kendisini yazı yazarak ifade eden biri olarak sözlerini kaleme dökmeye tutkun...



BLOOM SHOP