YAZAN: MİRAY AKIN

Hep geçmişe takılmadan önümüze, geleceğimize bakmamız öğütlenir. Her ne kadar bu öğüt teoride güzel olsa da gerçekte ne kadar uygulanabiliyor? Psikolojide Einstellung Etkisi olarak bilinen kavram, geçmişin bize kattıklarının, deneyimlerimizin problem çözme yeteneklerimizi şekillendirmede önemli bir rol oynadığını söylüyor. Ancak bu “toksik” rol bir önyargı yumağına dönüşüp, önümüze bir bariyer koyabiliyor. Kendi çizdiğimiz kutunun dışındakileri görmemize, kendi kabullerimizin dışarısına çıkmamıza sebep olabiliyor. Sınırsız bir hayal gücü yeteneğine sahip olan beynimiz üzerinde sınırlayıcı bir güce sahip olan deneyimleri yakından inceleyen Einstellung etkisini mercek altına alıyoruz.


Mucizevi bir organ beynimiz. Hem sınırları belirli hem de kestiremediğimiz kadar belirsiz. Netflix’in Human belgesel serisine göre bebeklikten itibaren onu belirli davranış modelleri ve alışkanlıklar ile kodluyoruz. Bir nevi nöronlarımızı deneyimlerimiz ile şekillendiriyoruz.

Bu sebeple herhangi bir karar verirken beynimiz daha önce nöronlarımıza işleyen bilgileri doğru kabul edip, bunu davranışlarımıza mili saniyenin bile onda biri gibi sürede yansıtıyor. Bu sebeple de geçmişten gelen deneyimlerimiz her zaman daha az problematik, daha stressiz oluyor. Beynimiz ve nöronlarımız kestirme bir yol varsa bile daha önce deneyimlediğimiz yolu tercih ediyor. Güvenli izleri takip ediyor.

Beynimizin güvenli yolları tercih ettiğine dair çarpıcı bir deney

İnsanların problem çözme yeteneklerini incelemeye karar veren psikolog Abraham Luchins 1942 yılında yaptığı deneyde katılımcılara üç farklı kapasiteye sahip su kavanozlarından belirli bir miktardaki suyu nasıl ölçebileceklerine dair sorular yöneltiyor. Çalışma sonrasında ise katılımcıların çoğunun daha önce deneyimledikleri problem çözme yöntemlerine güvendiklerini fark ediyor.

Su kavanozları deneyi gösteriyor ki bir sorunu birkaç kez aynı şekilde çözdüğümüzde, beynimiz gelecekte de herhangi bir sorunu çözmek için daha önceki deneyimimize yaslanmayı tercih ediyor. Bu durumun dikkate değer kısmı ise bir problemi çözmenin daha basit ve alternatif yolu olsa dahi, deneyimlerimizin bizi bir nevi kör haline getiriyor olması oluyor.

Beynimiz güvendiği yolu tercih ettiği için yeniliklere karşı kendini kapatıyor. Sınırsız bir imajinasyon gücüne sahip olan beynimiz, kutunun dışını görememeye başlıyor.

Sadece derslerde değil hayatın her noktasında Einstellung etkisine kapılabiliyoruz

Her ne kadar Einstellung etkisi problem çözme yeteneklerimiz üzerine eğilse ve bir problemi çözerken doğruluğunu kabul ettiğimiz/inandığımız bir şeyin daha yaratıcı veya basit çözümler üretmemizi engellediğini söylese de bu etkiye sadece ders kitaplarında, sınavlarda ya da iş hayatında rastlamıyoruz.

Şu sözü çok fazla duymuş olabilirsiniz: “X burcundan biri ile asla birlikte olmam.” Bunun sebebi daha önce X burcundan biri ile yaşanan ilişkinin hayal kırıklığı ile sonlanmış olması olabilir.

Bu olumsuz deneyim, bu tecrübeyi yaşayan kişinin tüm dünyada milyonlarca X burcundan olan insana karşı bir ön yargı geliştirmesine neden oluyor aslında. Çünkü beynimiz, hayal kırıklığı ve gözyaşı ile dolu geçmiş deneyimi önümüze bir aslalar seti olarak getirebiliyor ve gelecekte belki de yaşayabileceğimiz güzel duyguların hiç yaşanmamasına neden olabiliyor.

Kutunun dışarısına nasıl çıkabiliriz?

Einstellung etkisine göre geçmişten gelen deneyimlerimiz gelecekte her zaman olumlu sonuçlara yol açmayabiliyor. Bizleri şartlandırabiliyor. Minimum efor ile maksimum verim almaya çalışıyor olmamız, yeniliklere kendimizi kapatmamızın ve daha yaratıcı çözümler geliştirmemizin üzerine siyah bir bulut gibi çökebiliyor.

Peki, yıllardır belirli davranışlarla ve düşünce modelleri ile şekillendirdiğimiz beynimizi kutunun dışarısına da bakma konusunda nasıl ikna edebiliriz?

Deneyim kazanmaya devam edin

Einstellung etkisine deneyim düşmanı demek doğru bir tanımlama olmayabilir. Her kadar bu etki, kazandığımız deneyimlerin zaman zaman geleceğimizi şekillendirme noktasında önümüze daha muhafazakar bir çizgi çizdiğini söylese de bu yeni deneyimler edinmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

Aksine her bir yeni deneyim, adı üzerinde olduğu gibi beynimizi yeniliklere açıyor ve kutuyu genişletiyor. Bu sebeple anılar biriktirmeye, bilgi birikimimizi artırmaya odaklanmamız gerekiyor.

Sohbet edin, insanların düşüncelerini dinleyin

Einstellung etkisi kendi düşüncelerimizin bazen bize tek doğru olarak geldiğinden bahsediyor. Bu doğruya ise o kadar kapılıyoruz ki, bizim düşünce tarzımız dışındaki hiçbir fikir bize doğru gelmiyor, aksine onları yanlış ve anormal olarak algılıyoruz.

Ancak bu ön yargılı ve sert düşünce tarzı ile mücadele edebilmek için başka insanların da düşüncelerine saygı duymamız gerekiyor. Onlar ile sohbet ederek ve sözlerine kulak vererek yeni bakış açıları ile tanışabileceğimiz gibi deneyimlerimizle kazandığımız doğrularımızın tek gerçek ve doğru olmadığını da görebiliriz.

Zihninize zaman tanıyın

Yeni bir sorunla karşı karşıya kaldığımızda beynimizin geçmişe dayanan hızlı bir karar almaması için bir süre kendimizi sessize almakta fayda olabilir. Bu şekilde kendi iplerimizi beynimiz değil de biz ele almış olabiliriz. Açık havada yürüyüş yapmak, uykuya vakit ayırmak ya da sadece bize özel olan sessiz bir alanda gözlerimizi kapatmak bile bir süreliğine beynimizi sessiz moda almamızı ve katı düşüncelerimizi dağıtmamızı sağlayabilir.

Düşüncelerinizi özgür bırakın

Einstellung etkisine göre inandığımız ve uzman olduğumuz konularda bazen tek bir düşünce tarzına o kadar saplanıyoruz ki sert düşünce yapısından kurtulamıyoruz. Her ne kadar geçmişten gelen deneyimlerimiz geleceğimizi şekillendirme noktasında bize yardımcı oluyor ve karar alma süreçlerini kısaltıyor olsa da yeniliklere de kendimizi açmamız ve madalyonun öteki yüzüne de bakmamız gerekiyor.

Kendimizle yeni mi eski mi diye kavga edip en sonunda güvenli alanımıza dönmek yerine absürt bile gelse yepyeni düşüncelerimize alan tanımalıyız. Onlara kulaklarımızı tıkamak yerine can kulağı ile dinlediğimizde ve savunduğumuz konunun bir de tam tersinden konuya yaklaştığımızda bambaşka bir perspektif kazanabiliriz.



Miray Akın

1994 yılında Ankara'da doğan Miray, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Ardından Hacettepe Üniversitesinde Pazarlama üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. İnsan ve hayvan haklarına olan ilgisi, onun birçok sivil toplum örgütünde aktif bir şekilde rol almasını sağladı. Kendisini yazı yazarak ifade eden biri olarak sözlerini kaleme dökmeye tutkun...



BLOOM SHOP