Instagram @theearthsgems

Doğal taşlar ve kristallerden yararlanarak şifa aramak yeni bir yöntem değil. Binlerce yıldan bu yana uygulanan bu alternatif yöntemler bilimsel araştırmalarla doğrulanmamış olsa da birçok insan tarafından tercih ediliyor. Hastalıklara karşı korunmak ve iyileşmek için taşların etkilerinden yararlanmak alternatif tıpta giderek popülerleşen bir yöntem.

SPA merkezlerinde ya da Reiki seanslarında uygulanan doğal taş terapilerinin, enerjiyi düzenleyerek sağlıklı bir akım oluşturduğuna ve bu sayede kişiyi rahatlattığına inanılıyor. Tıp dünyası ve bilim insanları bu taşların iyileştirici etkisini kabul etmese de insanlar bu yöntemlere ve taşlara ilgi duymaya devam ediyor.

Kristaller ve doğal taşları kullanarak şifa sunan eller, bu fosil malzemelerin birer şifacı olduğuna inanıyorlar.

Negatif enerjiyi emerek onu pozitife dönüştürdüğü de inanılan etkileri arasında. Bu uygulamaların tarihi Mezopotamya’da yaşamış uygarlıklara, hatta Sümerler dönemine dek uzanıyor. Yaklaşık 6 bin yıllık bir geçmişi bulunan bu yöntemin Antik Mısır’da da görüldüğü ve özellikle lacivert taşı olarak da bilinen lapis lazuli, akik ve turkuaz gibi taşların burada kullanıldığı biliniyor.

Asya felsefelerinde yaygın olarak kabul gören şekliyle doğal taşlar çakraların üzerine konumlandırılıyor. İnanışa göre enerjilerin dünyaya açıldığı ya da çeşitli girdaplar oluşturduğu çakra denen bu bölgelere uygulanan doğal taşlar o bölgedeki enerjiyi temizleyerek tıkanıklıkları gideriyor.

Terapi nasıl gerçekleştiriliyor?

Terapi seansında şifacı, vücudunuzdaki yedi çakra noktalarına; yani kabaca başın üstü, alın, boğaz, göğüs, mide, bağırsak ve kuyruk sokumu hizasına çeşitli taş veya kristalleri yerleştiriyor. Kullanılan taşlar ve pozisyonları, hastanın bildirdiği semptomlara göre değişebiliyor. Şifacının, hastalık ve enerji dengesizlikleri hakkında bilgisi ve çakra felsefesine ilişkin inancı bu konuda önemli bir belirleyici. Bazıları için adeta birer tılsım etkisi gösteren taşlar yastık altına koyularak ya da yüzük, kolye, küpe gibi aksesuarlara dönüştürülerek vücutta taşınabiliyor.

Hangi taş hangi soruna iyi geliyor?

Instagram @theearthsgems

Hangi taşın neye iyi geldiği konusunda ise tam bir fikir birliği yok. Örneğin bazı doğal taş şifacıları, ametistin bağırsaklar için faydalı olduğuna inanıyor. Bir kuvars türü olan yeşil aventurin taşının kalp sağlığına iyi geldiği ve sarı topazın zihinsel netlik sağladığı da inanışlar arasında.

İlginç bir tartışma da kehribar ve bebeklerle ilgili… Kehribar yani amber taşının bebeklerde diş çıkarma döneminde rahatlatıcı etki yarattığına inanılıyor. Kehribar kolyelerin yarattığı bu etkiyi açıklamak için iki teori bulunuyor.

Birinci teori, kehribar deriye değdikçe vücut ısısıyla beraber taştan salınan ve ağrı giderici etkisi bulunan süksinik asidin deriye oradan da kan dolaşımına girdiği yönünde. Fakat bilimsel araştırmalar, kehribarın bu denli etki sağlayacak derecede süksinik asit içermediğini gösteriyor.

İkinci teori ise kehribarın tiroid bezini uyararak kulak, boğaz, mide ve solunum sisteminde inflamasyonu azalttığını söylüyor.

Diğer taraftan bu kolyelerin çocuk sağlığına yarardan çok zararı olabileceği de biliniyor. Kopma, yutma, boğulma gibi sonuçlar doğuran bu kehribar kolyelerin kullanılması ABD Pediatri Örgütü tarafından tavsiye edilmiyor.

Doğal taşlar ve kristallerin plasebo etkisi

Kristaller ve doğal taşlar takıldıktan sonra iyileştirici etkilerini ispatlayan herhangi bir bilimsel çalışma yok. Buna karşın taşların plasebo etkisi yaratabileceğine ilişkin bir araştırma bulunuyor.

Londra Üniversitesi’nde, psikolojideki anomalileri araştıran departmanın başkanı Christopher French’e göre, taşların plasebo etkisi modern tıbbın sunduğu tedavi yöntemlerine eşlik ettiğinde olumlu sonuçlar doğurabilir ancak bu konuda halen kesinleşmiş bir bilgi yok. 2001’de, Londra Üniversitesi’ne bağlı Goldsmiths College’dan bir grup meslektaşıyla beraber French, Glasgow’da düzenlenen British Psychological Society Centenary Yıllık Konferansı’nda, doğal taşların iyileşmeye olan etkisini araştırdıklarına ilişkin bir bildiri sundular.

Bu bildiri için 80 kişilik denek grubunun yarısına gerçek bir kuvars taşı, diğer yarısına ise sahte bir kuvars taşı verilerek meditasyon yapmaları istendi. Meditasyona başlamadan önce avuçlarının içinde taşı tutan deneklere ne hissettikleri soruldu. Gerçek ve sahte taşı tutanların verdiği cevapların birbiriyle aynı olması taşın plasebo etkilerini ortaya koydu. Buna rağmen French, bu araştırmanın sonuçlarından bahsederken doğal taşların plasebo etkilerinden fayda beklemek yerine herhangi bir hastalıkla karşı karşıya kaldığımızda öncelikle modern tıptan faydalanmamız gerektiğini vurguladı.

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:

Kaynak: Live Science





BLOOM SHOP