Duygusal zekanız güçlü ve gelişmiş ise “değişime” daha hızlı adapte olursunuz. Değişim hepimiz için farklı anlamlar taşısa da, bulunduğunuz ortamda değişime ayak uydurduğunuz zaman, başarının kapılarını da aralayabilirsiniz.

Duygusal zekası güçlü olan bireyler değişikliklere kolayca uyum sağlayabiliyorlar. Örneğin iş yerinizde, değişime uyum sağlayan “o” kişileri kolayca anlayabilirsiniz. Stresli zamanlarda panikleyen kişileri yatıştırıp sorunlara daha çözümcü yaklaşırlar ya da herhangi bir plan değişikliğinde sakin kalarak kolayca yeni plana adapte olurlar ve konforları bu durumdan dolayı asla bozulmaz.

Esneklik, açık fikirlilik bu insanların en belirgin özelliklerindendir. Değişime ayak uydurabilmenin öneminin farkındadırlar. Eğer siz de onlardan ilham almak istiyorsanız bu kişilerin beş özelliğini göz önünde bulundurabilirsiniz.  

1. Konfor alanına sığınmamak

Değişiklikle karşı karşıya kaldığımızda genellikle kendi konfor alanımıza çekiliriz. Bu çok doğal bir tepkidir. Fakat bu tepki, orta ve uzun vadede bizi değişim olgusuna karşı daha sert yapabilir. Oysa duygusal zekası gelişmiş insanlar bu gibi durumlar karşısında farkındalık eğilimine girerler ve konfor alanlarına çekilmeyi düşünmezler.

Daring Greatly adlı kitabın yazarı Brené Brown, bu konuda şöyle diyor: “Konfor alanımıza sığınmak elbette bir zayıflık ya da kendine güvensizlik göstergesi değildir. Bu sadece bize bağlı olmayan ve her gün karşılaştığımız olaylar karşısında duygusal tepki vermemizi kolaylaştırır. Halbuki cesaretimiz derinleştikçe konfor alanımıza çekilme eğilimimiz de azalır.”

2. Olumsuz duyguları tanıyıp yüzleşmek

Değişim insanlarda heyecan ve kaygı uyandırır. Barry Kaplan ve Jeffrey Manchester, henüz piyasaya sunulmayan The Power of Vulnerability adlı kitaplarında bu konuyu şöyle ele alıyorlar: “Korku dağları sarınca siz de kendinizi adeta bir sarmalın içinde bulabilirsiniz. Bu endişeyi bastırmaya çalışmayın, duygularınızı onaylayın, bu duyguların sizi canlı tuttuğunu hatırlayarak yüzleşin.”

Elbette hiç kimse yaşadığı bu zorlu durumu görmezden gelerek değişime ve bilinmezliğe kolayca adapte olamaz. Duygusal zekası gelişmiş kişilerin avantajı ise bu duyguları kolayca tanıyıp yönetebilme beceresidir. Bu, negatif duygularla birlikte yaşayabilmek için ön koşuldur.

3. Bakış açısını değiştirmek

Duygusal zekası gelişmiş kişiler, gittikleri yolun doğru olduğu konusunda ısrarcı olmak yerine başka doğruların ve bakış açılarının da olabileceğini çoktan kabul ederler. Onlar genellikle önyargılardan uzaktır. Değişim, yeni yaklaşımlar ve yeni fikirler demektir. Bu gerçeği kavramak, değişime bir adım daha yaklaşmak için iyi bir başlangıç olabilir. 

4. İpuçlarını okumak

Duygusal zekası gelişmiş kişiler, sezgisel olarak kendi kuşkularını nasıl fark edeceklerini çok iyi bilirler. Nerede huzurlu olabileceklerini tahmin ederek daha üretken olabilirler. Sözel nüanslara hassas oldukları kadar sözsüz ipuçlarının da farkına kolayca varabilirler.

Değişime uyum sağlamak için bilinçli bir çaba sarf etmek gerekebilir. Bu yalnızca duygusal zekanızı keskinleştirmenize yardımcı olmaz, aynı zamanda iş arkadaşlarınızın desteğini kazanmanıza da yardımcı olur, böylece siz de yeni koşullara uyum sağlayabilirsiniz.

5. Hassasiyet göstermek

Hızla değişen bir ortamda başarılı olmaya çalışan herkes elbette şaşkınlıklar, aksaklıklar ve başarısızlıklarla karşılaşacaktır. Duygusal zekası gelişmiş kişiler bu engellerden kaçmak yerine bu konuları etkin şekilde ele alırlar. Ayrıca hemen tepki vermek yerine değişikliği izleyerek yanlış bir adım atmaktan kaçınırlar. Herkesi bir araya getirerek sağlam bir sinerji yaratmak isteyen herkes dinleme, sabretme becerilerini geliştirmeli.

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:

Kaynak: Fast Company, Inc





BLOOM SHOP