Kişisel bakım ürünlerimizde, eşyalarımızda, suyumuzda ve gıda kaynağımızda bulunan belirli toksik bileşenler özellikle endokrin bozucu kimyasal maddeler, hormonların işleyişine müdahale ederek sperm kalitesi, obezite, kısırlık, gelişim bozuklukları gibi birçok sağlık sorununa neden olmakta.

Endokrinoloji ve Metabolizma Uzmanı Prof. Dr. Metin Özata’ya insan sağlığını özellikle endokrin sistemini tehdit eden endokrin bozucu kimyasalları ve onların yıkıcı etkilerini azaltmanın yollarını sorduk.

Endokrin sistemi nasıl çalışır? Endokrin sistemindeki iç salgı bezlerinin insan sağlığındaki işlevleri nelerdir?

Hormonlar vücudumuzda yumurtalık, testis, tiroid ve adrenal bez gibi salgı bezlerinden salgılandıktan sonra vücuda haber gönderen çok kuvvetli kimyasal postacılardır. Vücudun sağlıklı olması bunlara bağlıdır. Hormon dengesi sadece üreme faaliyetlerini (adet görme, ergenliğe girme, cinsellik) düzenlemekle kalmaz vücudun solunum, sindirim, kalp, kas ve iskelet sistemi, metabolizma, bağışıklık sistemi gibi diğer tüm sistemlerini etkiler. Hormonlar ayrıca beyindeki nörotransmitterleri etkileyerek psikoloji, duygu durumu, iştah, vücut ısısı ve düşünme üzerinde etkileri olur.

Endokrin bozucu kimyasallar hangileridir? Bu kimyasallar vücudun hormon dengesini, erkek ve kadın cinsel sağlığını, üreme koşullarını nasıl etkiler?

Bazı hormon hastalıkları son yıllarda salgın halinde artmaktadır. Özellikle obezite, diyabet, insülin direnci, erken yaşta menopoza girme, erkeklerde sperm azlığı ve testosteron eksikliği, polikistik over hastalığı, Hashimoto hastalığı ve erken yaşta ergenliğe girme sıklığında büyük artış vardır. Yapılan araştırmalarda Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda’da sperm sayısının 1973 ile 2013 arasında yüzde 60 düştüğü saptanmıştır.

Bu durumun başlıca nedeni hormonları bozan ve bazen hormon gibi davranış gösteren kimyasalları sağlıksız gıda, su, kozmetikler, şampuan, saç boyaları, sabun, temizlik ürünleri, bebek-çocuk oyuncakları, kırtasiye malzemeleri, plastikten yapılmış gıda ambalaj malzemeleri ve hava kirliliği yani solunum yoluyla vücuda almaktır.

Bunlara endokrin sistemi bozan kimyasallar (endocrine-disrupting  chemicals-EDC) denmektedir. Yapılan çalışmalarda, 1400 kadar bu tür kimyasal saptanmıştır. Bu kimyasalların bazıları östrojen veya androjen gibi hareket ederek hormon sistemini bozarlar.

Fitalat denen toksik maddeler, östrojen gibi hareket ederek erkeklerde kuşaklar boyu sürecek kısırlığa neden olabilmekte kadınlarda ise erken menopoza ortam hazırlayabilmektedir.

Yapılan hayvan çalışmalarında bu kimyasal maddelerin obeziteyi tetiklediği ve Tip 2 diyabet hastalığına ve yağlı karaciğer hastalığına neden olduğu gösterilmiştir.

İnsanlarda yapılan çalışmalarda da aynı sonuca varılmıştır. Gıdalarda ve suda bulunan kimyasallar, kilo almayı tetikler. Bu kimyasallara obejen yani kilo aldırıcı denir.

Pestisitler, fitalat esterleri, ağır metaller, dioksin, poliklorlu bifeniller, furanlar, alkil fenoller ve bisfenoller kilo aldıran kimyasallar arasında yer alır.

Bunlar yağ hücre sayısını arttırır ve sağlığı tehdit ederler. Metabolizmayı bozan bu kimyasallar iki türde karşımıza çıkarlar:

1. Vücutta devamlı kalabilenler:

DDT: Yasaklanmış haldedir.

Dioxin ve furanlar: Endüstri ve yanık atığı olarak oluşur.

Perflorinleşmiş bileşikler (PFC): Elbise, mobilya, pişirme aletleri, gıda paketleri, yapışmayan yüzeylerde bulunur.

Poliklor bisfeniller (PCB): Sentetik organik bileşikler olup plastiklerde, mürekkepte, elektrikli aletlerde bulunur.

Polibromilated yanma önleyiciler: Bunlar vücutta yağ dokusunda birikir. BDE-47 ve TBBPA türleri ABD’de herkesin serumunda bulunmuştur. Her gün TBBPA’ya maruz kalma dozu 0.04 ng/Kg dan 7.50 ng/Kg’a kadar değişmektedir. Tiroid bezi fonksiyonunu bozarlar. Ayrıca TCEP türü, tiroid kanserine neden olur ve bu madde sandalye, kanepe, yastık, koltukta bulunurken BDE209 türü halı arkasında, koltuk yastıklarında, tekstilde, yatak bazalarında bulunur. Ev tozunda yüksek oranda BDE209 bulunmasının tiroid kanser riskini artırdığı belirlenmiştir.

2. Vücutta devamlı kalmayanlar:

Bisfenol A (BSA): Plastik ve epoksi malzemelerde bulunur. 2011’de yasaklanmıştır. ABD’de insanların yüzde 93’ünde saptanmıştır.

Fitalatlar: Polivinil klorid plastikler ve vinil ürünleri üretiminde kullanılır. Bunlar çocuk oyuncakları, gıda ambalajları, tıbbi cihazlar, mobilya ve koltukta bulunur.

Endokrin bozucu kimyasallar vücuda nasıl etki eder?

Endokrin bozucu kimyasallar, beyin yoluyla gıda alımı davranışını direkt etkileyerek veya dolaylı yolla bağırsaklardan gıda emilimini ve bağırsak mikrobiyatasını bozarak kişiye etki ederler.

Ayrıca bağırsaktan salgılanan hormonları bozma suretiyle de etki gösterirler. Pankreas beta hücrelerine etki ederek insülin salınımını değiştirdikleri de belirtilmektedir. Bu kimyasallar tiroid bezini etkileyerek serum T3 ve T4 düzeylerini değiştirirler. Organotin ve mantar öldürücü triflumizol PPAR gama reseptörünü etkileyerek kilo alımını arttırmaktadır.

Üstelik insanlar gün içinde sadece birine değil birçoğuna maruz kalmaktadır. Anne karnından ölüme kadar bu kimyasallara maruz kalan insanlarda da birçok hastalık ortaya çıkmaktadır.

İşlenmiş gıdalarda ve fast food gıdalarda bulunan ileri glikasyon son ürünleri yani AGE (advanced glycation end products-AGE) de endokrin sistemi bozmaktadır.

AGE’ler gıdaların aşırı sıcakta pişirilmesindeki Maillard reaksiyonu ile oluşur. Oluşan AGE’ler oksidasyonu artırır, zararlı oksijen radikalleri oluşturur ve böylece yaşlanma, diyabet, kanser, dejeneratif hastalıklar ve hormon bozukluklarına neden olur. Fast food gıdalarda bulunan fitalatlar da aynı şekilde hormon bozukluğu yaratabilmektedir.

Günlük yaşantımızda insanlar meslekleri gereği veya çevresel nedenlerle bu kimyasallara maruz kalır. Pestisitlerde bulunan glifosate; çocuk ürünlerinde bulunan kurşun, kadmiyum, fitalat; elektronik ve bina yapı malzemelerinde bulunan bromlu yanma önleyiciler; antibakteriyel olarak kullanılan malzemelerdeki triclosan; tekstil ve elbisede bulunan florlu kimyasallar; temizlik malzemeleri, kozmetik ve bakım ürünlerinde bulunan paraben, glikol eter, fitalat, siklosiloksanlar; boyalarda bulunan tributilin; deterjanlarda bulunan nonilfenoller metabolizmayı, hormonları, üreme faaliyetlerini ve diğer önemli fizyolojik olayları enflamasyon (iltihap), oksidatif stres, yağ oluşumu ve yağ depolanması yoluyla bozarlar.

Bu kimyasallar bağışıklık sisteminde, kemiklerde ve beyinde etkili olmaktadır. Özellikle çocukluk döneminde maruz kalma etkilerini yıllarca göstermektedir.

Kimyasal olmayan bir endokrin bozucuya örnek ise suni ışıktır. Gece ışığa maruz kalmak hormonları ve vücut ritmini bozmaktadır.

İlginizi çekebilir: Prof. Dr. Metin Özata ile Hormon Dengesini Bozan Alışkanlıklar

Biyolojide vücuda yabancı olan maddelere xenobiotikler (ksenobiyotikler) adı verilir.

“Xeno” Yunanca yabancı demektir. “Biotik” ise yaşamla ilgili anlamına gelir. Xenobiotikler vücuda yabancı olan kimyasal maddelerdir. Bunlar vücutta üretilmeyen maddelerdir.

İlaçlar, besin katkı maddeleri, insektisid ve fungisidlerin metabolitleri, havayı ve suyu kirleten atıklar, tarım ve endüstri kaynaklı kimyasal maddeler ile çeşitli bitki kökenli maddeler, ksenobiyotiktir.

Ksenobiyotikler vücutta çeşitli enzimlerin etkisi ile biyotransformasyon denen değişime uğrar. Biyotransformasyon sırasında bazı ksenobiyotikler inaktivasyona uğrarken (biyoinaktivasyon), bazıları da biyolojik olarak daha etkin veya toksik metabolitlere dönüşür (biyoaktivasyon).

Örneğin metilalkol biyotransformasyon sonucu körlük ve merkezi sinir sisteminin baskılanmasına neden olan formaldehid ve asidoza neden olan formik aside dönüşür. Biyotransformasyon sonucu bazı bileşikler biyolojik inaktif halden aktif hale geçer. Bu bileşiklere inaktif prekürsör adı verilmektedir. Ksenobiyotikler biyotransformasyonla inaktif veya aktif metabolitlerine dönüşür.

Xenoöstrojenler ise vücuda dışardan giren östrojenlerdir. Son on yılda erkeklerde sperm sayısında azalma, hipospadias, kriptorşidizm ve testis kanseri sıklığında artış görülürken kadınlarda meme kanseri sıklığında artış vardır. Bu artışta çevreden alınan östrojen benzeri etki yapan kimyasalların sorumlu olduğu düşünülmektedir.

Plastik ambalaj maddeleri, konserve kutuları, plastik biberon ve damacanalarda bulunan bisfenol A, hormon sistemini ve bağışıklık sistemini bozar.

Bu nedenle bisfenol A kullanımı ülkemizde ve birçok ülkede yasaklanmış durumdadır. Bu nedenle onun yerine bisfenol S (BPS) ve Bisfenol F (BPF) kullanılır olmuştur. Bunların da sağlığa zararlı olma ihtimali vardır. Bu nedenle plastik yerine cam biberon ve cam malzemeler kullanılmalıdır. Kavanozun kapağı da içindeki gıdaya temas etmemelidir. Plastik damacana yerine cam damacana kullanmak daha sağlıklıdır.

Bebek mamalarında GDO’lu ürün olmamalıdır. Bu kimyasallar yavaş yavaş vücutta birikerek uzun zaman içinde hormon bozukluklarına neden olmaktadır.

Fitalatlar plastik ürünlerin içine konan ve onları daha esnek hale getiren, sertliğini azaltan maddelerdir. Bunlar bebek ve çocuk bakım ürünleri, şampuan, losyon, gıda ambalaj materyalleri ve oyuncaklarda, kırtasiye malzemelerinde olabilir.

Fitalat kullanımı ülkemizde ve çoğu ülkede 2005 yılında yasaklanmıştır. Bu nedenle plastik ambalajdan mümkün olduğunca kaçınmak gerekmektedir.

Diğer zararlı bir ürün fenoller olup bu kimyasallar deterjan, temizlik malzemeleri, saç bakım ürünleri, saç boyalarında olabilir. Antibakteriyel sabun ve kozmetiklerde ve diş macunlarında bazen olabilen triclosan ve triclocarban da alkil fenol bileşikleridir. Bu fenoller pestisitlerde bulunur ve tarımsal üretimde kullanılır. Gıdalarda sebze ve meyvelerde kalıntı olarak kalabilmektedir. Triclosan ve triclocarban kalıp sabunlarda ve sıvı sabunlarda olabilir ve bunlar tiroid hormonlarını bozmaktadır.

Pestisitler özellikle hormonlarımızı bozan maddelerdir. Kimyasal yapısına göre organik klorlu, organik fosforlu, karbamatlı gibi sınıfları vardır. Klorpirifos da bunlardan biridir ve çoğu gıdada kalıntı olarak bulunabilir. İki yüz civarında pestisit hormonları bozmaktadır.

Atrazin isimli herbisit mısır ürünlerinde bulunabilir. Perklorat iyot mineralini tutar, iyot yetmezliği oluşturur ve tiroid bezini bozar. Eski boya döküntülerinde kurşun olabilir. Kurşun kortizol aksını bozar. Kuruyemiş ve özellikle kuru kayısıda kükürt dioksit vardır ve astımı tetiklemektedir.

Bazı hormonlar genç hayvanların daha çabuk büyümesi ve kilo alması için kullanılmaktadır. Hayvanlardan süt verimi arttırmak içinde bazı hormon ilaçları kullanılmaktadır. Bir bakıma süt ve et miktarını artırmak için hayvanlara hormon verilmektedir. Yenilen et ve sütte kullanılan hormonların ne miktarda olduğunu saptamak oldukça zordur.

Avrupa Birliği yakınlarda Avrupa Araştırma ve Geliştirme Programı Horizon, 2020 ile kadın hormon sağlığına ve çocuk beyin gelişimine etkili kimyasalları saptamak ve yeni tanı metotları geliştirmek için çalışmalara başlamıştır.

Endokrin sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi yapılması gerekenler

  • Et yerine bitkisel-sebze ağırlıklı beslenilmeli,
  • Fast food yerine tencere yemeği tercih edilmeli,
  • Cam şişeden su içilmeli,
  • İşlenmiş gıdalardan uzak durulmalı,
  • Plastik ambalajlardan kaçınılmalı,
  • Streç filmlerden uzak durulmalı,
  • Mikrodalga fırında plastik malzeme kullanılmamalı,
  • Yağ, sirke, şalgam suyu ve yoğurt için cam ambalajı tercih edilmeli,
  • Yeni alınan tekstil ürünleri, giysi, havlu, tişört mutlaka önce yıkanmalı,
  • Peynirler streç filmlere sarılıp saklanmamalı,
  • Termal kağıt çıktılarından uzak durulmalı,
  • İşlenmiş et ürünlerinden mümkün olduğunca uzak durulmalı.

İlginizi çekebilir: Prof. Dr. Metin Özata ile Aralıklı Oruç ve Etkileri



Prof. Dr. Metin Özata

1982 yılında GATA Askeri Tıp Fakültesi’den birincilikle mezun olduktan sonra 1990 yılında İç Hastalıkları Uzmanı, 1992 yılında Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı, 1994 yılında doçent, 2003 yılında Prof. Özata; 2003-2008 yılları arasında GATA Endokrinoloji ve İç Hastalıkları Klinikleri Direktörlüğü yaptı. 2008 Ağustos ayında kendi isteğiyle emekli oldu. Halen İstanbul'da serbest...



BLOOM SHOP