Yoga ile tanışmam küçük yaşlara dayansa da, özellikle kurumsal hayatta çalıştığım dönemlerde her gün düzenli olarak yoga yapamıyordum. Kurumsal hayatı bırakıp tam zamanlı yoga eğitimi vermeye başladığımda ise her gün yoga yapmanın vücuduma ve zihnime olan olumlu etkilerini fark etmeye başladım. Her gün yoga yapmanın hayatımda yarattığı 7 değişimi sizler için yazdım!

1. Otonom sinir sistemi dengesi

Yoga pozları, nefes (pranayama) ve meditasyonun Parasempatik ve Sempatik fonksiyonları düzenleyişini fark etmeye başladım. O gün içindeki ruh halimin ve bedenimin neye ihtiyaç duyduğunu gözlemleyip, buna göre şekillendirdiğim pratik sayesinde, yoga sonrası bambaşka bir ruh haliyle mattan kalkabilme şansına sahip oldum.

Sempatik sinir sistemi dövüş-kaç ve donakal savunma mekanizmaları ile donanmıştır. Olumsuz koşullarda kendini tehdit altında hisseden, korunmacı veya saldırgan bir ruh hali yaratır. Olumlu koşullarda ise uyanık kalma, güç ve aktif zihin/beden gibi donanımlarla sana destek sağlar. Eğer sempatik sinir sisteminde bir dengesizlik varsa, bu durum ruh halinde huzursuzluk, öfke, uykusuzluk, anksiyete, sindirim/boşaltım sorunları ve daha farklı birçok şekilde gözlemlenebilir. Bu durumlar için meditasyon, meditatif ve restoratif yoga pozları son derece sakinleştiricidir; sistemin parasempatik sinir sistemine doğru kaymasına yardımcı olur.

Parasempatik sinir sistemi ise dinlen ve sindir fonksiyonlarını devreye alır ve dinlenme/rahatlama anında ortaya çıkar. Olumsuz koşullarda uyuşukluk, isteksizlik gibi etkiler yaratırken, dengeli çalışması halinde huzurlu ve rahatlamış bir ruh hali ve bağışıklık sisteminde güçlenmeye destek olur.

Kendi zihin/beden tepkilerimi gözlemleyerek o gün daha dinamik, bol geriye bükülmeli, savaşçı pozlarının aktif kullanıldığı bir seri veya pozlarda dinlenme şeklinde uzun uzun kaldığım, öne eğilmeler, baş aşağı duruşlar ile kendimi elimden geldiğince dengelemeyi öğrendim.

2. Kendimle iletişimim ve ilişkim her zamankinden daha güçlü oldu

Günlük yoga pratiği, kendine özel ayırdığın bir vakit, kendin için yaptığın bir iyilik gibi düşünülebilir. Kimsenin yanımda olmadığı zamanlarda, kimseye ihtiyaç duymadan hem kendime yetebilme hissim güçlendi hem de kendimle yalnız kaldığımda keyifli vakit geçirmeyi öğrendim.

Ayrıca kötü bir dönemden geçiyorsam ve günün koşturmasından öfkemi açığa çıkaracak, hatta fark edecek vakit bile bulamıyorsam, yeri geldiğinde üzüntümü rahatlıkla açığa çıkarıp görebilme, gerekirse üzerine gidebilme şansına sahip oldum.

Keyif ve neşe hali için bu yoldayız, ama bazen üzüntü kaçınılmazdır ve bunu bastırmak veya suçluluk duymak yerine, olgunlaşmak için bir araç yapmayı öğrendim. Yoga olmasaydı kendimi her türlü ruh halimle veya geçirdiğim süreçlerle kabul etmeyi ve kendime destek olabilmeyi, bu kadar iyi başaramazdım.

3. Kendimi ve insanları daha iyi tanımamı sağladı

Pratiği her güne çıkardığında yoga ve felsefe artık hayatının bir parçası haline gelir. Bambaşka bir işle de uğraşsan, yogayla hiç ilgisi olmayan bir ortamda da bulunsan her an içinde yogayı hissetmeye başlarsın.

Bu durum günlük pratiğin bir parçası olarak o gün kendimi nasıl hisettiğimi sorgulamayı, zihnimin o gün ne kadar dingin ya da dağınık olduğunu incelemeyi, hatta gün içinde hangi olaylar veya alışkanlıklarla zihin hallerimin değişkenlik gösterdiğini anlamamı sağladı.

Her zaman her şeyi düzeltemezsiniz; zihin dağınıksa ve durgunlaşmamakta ısrarlıysa hala yogi olarak yapabileceğiniz şeyler vardır. Örneğin ben zihnimin dağınık olduğunu fark ettiğim bir günde önemli bir işimi halletmemeye, önemli bir karar almamaya çalışırım.

Yoga aynı şekilde birlikte vakit geçirdiğim insanları da gözlemlememi sağladı.  O gün morale ihtiyacı olduğunu gördüğüm birine kendini cesaretlendirmesi için destek olmak ya da o gün insanları kavgaya çekmeye çalışan bir ruh haline sahip kişileri kolaylıkla görüp elimden geldiğinde uzakta durmak gibi kararlar alabilmeye başladım.

4. Daha amaca yönelik bir hayata sahip oldum

Her gün pratiğe niyet belirleyerek başlamak ne yapmaya çalıştığımı, ne için yaşadığımı, neye dönüşmek istediğimi kendime her gün hatırlatmak, bana kendimi ve hayatımı geliştirme konusunda çok şey kattı.

Niyet belirlemek “to do list” hazırlamaktan farklıdır. Sankalpa olarak Sanskritçe’de geçen bu terim, kendi özüne dair dilediklerin olarak tanımlanabilir. “Bugün daha sabırlı olacağım”, “bu hafta kendimi ifade etme konusunda daha cesaretli olacağım” gibi niyetlerle her gün pratik yapmaya başladığında asıl içsel dönüşümlerin buralardan geldiğini fark edersin.

5. Beden farkındalığım yükseldi

Bu biraz ileri seviye eğitmenlik eğitimimden gelen bilgi birikimi, biraz da pratiği yoğunlaştırdıkça gelen iç görü/farkındalık sayesinde oldu diyebilirim. Vücut koordinasyonumun çok daha pratik hale geldiğini, vücudumda denge, kol gücü gibi faktörlerin hangilerinde nelerin gelişmeye ihtiyacı olduğunu fark etmeye başladım. Pratikte ilerledikçe bedensel kabiliyetlerimin geliştiğini ve dans ve spor gibi başka dallarda da adaptasyonumun arttığını gözlemledim.

6. Özgüvenim yükseldi

İlk gördüğünde ve hatta ilk denediğinde sana yapılması imkansızmış gibi gelen bir pozun zamanla verdiğin emek ve konsantrasyon sayesinde ne kadar mümkün olduğunu deneyimlemek bambaşka bir his. Kendini aştığın her sefer kendine olan inancın, bir şeyleri başarabileceğine olan güvenin daha da artıyor. Artık “bunu yapabilirim” dediğim şeylerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Her gün kendimin daha da iyi bir versiyonuna yaklaşmak için daha büyük bir güven duyuyorum.

7. Ve tabi ki esneklik, güç ve denge!

Son olarak da, en çok bilinen sebebi unutmayalım! Yoga pozları ve nefes çalışmaları sayesinde vücut esnekliğin, pozlarda uzun süre kaldığın için kaslardaki güç, ve denge pozları sayesinde uzun süreler dengeni bozmadan kalabilme kabiliyeti. Tüm bunlar yogaya başladığın ilk haftadan itibaren devreye girer, ve ömür boyu pratiğin devam ettiği sürece de gelişmeye devam eder.

Ben yogaya ilk başladığımda ileri derecede kifozdan muzdariptim. Sırtımdaki kamburluk o kadar ilerlemişti ki ameliyat olmam gerekiyordu. Yogaya başladıktan tam 6 ay sonra sırtım tamamen düzeldi. Benzer şekilde son derece problemli dizlerim vardı. Çömelip kalkmama bile izin vermez hale gelmişti, en ufak bir yük bindiğinde acı çekiyordum.

Yogaya başladıktan birkaç ay sonra dizlerimin arkadasındaki kasların uzaması ve diz kapağını saran kasların güçlenmesi ile hiçbir sorunum kalmamıştı. Daha önce fizik tedavinin verdiği hiçbir çalışma böyle işe yaramamıştı.

Yoganın kişisel gelişime etki ettiği fayda kadar bedene olan desteğini de kesinlikle küçümsememek gerek. Bu sebeple yogayı spor gibi gören, bu şekilde değerlendirmeyi tercih edenleri eleştiren görüşü burada desteklemeyeceğim.

Herkes ne almak istiyorsa yoganın o yönünü almakta özgürdür, bu her anlamda uzak kalmaktan daha iyidir.

İlginizi çekebilir!

Pınar Özbey kimdir?

1987’de Ankara’da doğan Pınar, Odtü Maden Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra Fransa’da Kedge Business School’da MBA eğitimini tamamladı. Üniversite yılları sırasında aynı zamanda da çocuk yaştan beri ailesinin kültürünün bir parçası olan yoga pratiklerine ağırlık vererek 2009’da Ferhan Yüksel ile 200 saatlik Hatha Yoga eğitmenlik eğitimini tamamladı. İç sesi hep tamamen yogaya yönelmiş bir hayatı dilese de uzun yıllar part time yoga öğretmenliği yaparken bir yandan da Türkiye ve Fransa’nın büyük şirketlerinde çalışmaya devam etti. 2016’da Hindistan’da bir aşramda bir süre yaşayarak gerçek anlamda yogik yaşamı deneyimledikten sonra ilk kez içinde sadece yoga ile hayatına devam edeceğine dair bir inanç oluştu. 2017 sonunda radikal bir karar ile işten ayrılarak önce Nepal’de Budist tapınaklarını ziyaret edip sonra tekrar Hindistan’a dönüp bu sefer ileri seviye yoga eğitmenlik eğitimini tamamladı. Pınar artık tüm hayatını yoga pratiğine yoğunlaşarak ve yoga eğitimleri vererek geçirmekte.





BLOOM SHOP