YAZAN: RAQUEL HABİB

Uzun zamandır erkek egemenliğinde yaşayan bir dünya düzenindeydik. Yaşamsal koşulların değişmesi ve dünyadaki enerji frekanslarının değişmesiyle erkek enerjisinden çıktığımız, evrimsel olarak dişil enerji içine girdiğimiz bir dönemdeyiz. Bu kadar çok kişisel gelişim çalışmalarının, şefkat konularının konuşulması da bunun göstergesidir. Dünyamızın enerji frekansı ihtiyacına göre değişmektedir. Bu doğanın ve yaşamın içinde var olan kendini dengeleme sisteminin çalışma biçimidir. Uzun zamandır bastırılan kadın enerjisinin yeniden ortaya çıkması gerekmektedir. Fakat bu sırada önemli olan enerji dengesi kurabilmek ve yeni bir eşitsizliğe yol açmamaktır.


Dünyanın yeni frekansı: Dişil enerji

Erkeklerin baskınlığı uzun zamandır tüm dünyaya hakim olan bir düzendi. Cinsiyetinden dolayı yaşama hakları ellerinden alınarak katledilen, gene cinsiyetinden dolayı eğitim hakkı elinden alınan kızlar, şirketlerde belli bir seviyenin üstüne çıkamayan kadınlar da hayatın gerçeği, iş dünyasının önemli bir konusuydu. Tüm bunları uygun gören, bu kuralları koyanında erkekler olduğu da bir diğer gerçek. Şimdi adaletin yerini bulması istenmesi de çok anlaşılır bir tepki. Ancak adaleti sağlamak adına, dengeyi kurmak için yeni bir dengesizlik yaratmaya gerek olmadığını hatırlamak isterim. Zira, pek yakında çok baskın bir kadın enerjisi ile yaşamaya başlarsak, yeni bir dengesizliğe sebep vereceğimizden, sistem kendini yeniden dengelenme ihtiyacını duyacaktır. 

Eşitlik arayışında enerji dengesi yakalamak

Dikkat edin yaptıklarımıza, farkında olarak ya da olmadan verdiğimiz her kararın altındaki motivasyonumuz bir ihtiyacı giderir. Bireysel veya toplumsal ölçekte olsun tüm yapılanlar hep bir şeye tepki verme ihtiyacından doğmuştur. Bu tepkiler yeni bir etki yaratır. Ve döngü devam eder. Tepkilerimiz aşırı uçlarda yaşandığında ise hayat bize aynı oranda öteki uçtan bir başka tepki sunar. Doğa gibi yaşamda kendi içinde bir denge sistemi barındırır. Bizim sınırlı zihnimiz ve dar bakış açımızla olduğunuz yerden göremediğimiz bir dengedir bu. 

Din, ırk, cinsiyet, sosyal statü gibi konularda sürekli bastırılan bir azınlıktansaysak, yaşadıklarımızı dengeye getirmek için bir gün biz farkında olmadan başkalarını bastırmaya başlayabiliriz. İşte bu yazıda dikkatimizi bu dengeye yönlendirmek istiyorum. Yaptığımız eylemleri fark yaratmak, iyiye katkıda bulunmak, mağduru korumak, işe yaramayan sistemleri bozmak ve yenisini kurmak için gerçekleştiriyor olabiliriz. Niyetlerimizin temiz ve iyi olduğuna hiç şüphem yok. Lakin bunları yaparken başka birilerini mağdur ediyor, dışlıyor, yargılıyor ve değersizleştiriyor muyuz acaba diye kendinize sormayı hatırlatıyorum. 


Siyah ya da beyazı üstün göremeden, iki tarafı da kapsayarak bir fark yaratma eylemi gerçekleştirdiğimizde gerçek bir değişime katkıda bulunmuş oluruz. 


Her cinsiyet kendini ötekinden üstün mü görüyor?

Kadınların yıllardır maruz kaldığı haksızlıkların dengelenmesi gerektiğine de inanıyorum. Kadınların maruz kaldığı şiddete hayır diyelim, kadınlara eşit haklar verelim, kadınların doğurganlıklarından dolayı sadece anne olmak için dünyaya gelmediklerini hatırlayalım. Evet erkeklerle aramızda yapısal farklılıklarımız var, becerisel farklılıklarımız da var. Zira bu çeşitliliğin bir hediye olduğunu hatırlayalım. Anneyim, iş kadınıyım, evi de organize diyorum, sosyalim, üretkenim, şefkatliyim, duygularıma temas edebiliyorum diye kendimizi bazen daha üstün gördüğümüzü biliyorum. Bazen eşimle aramda bu kutuplaşmayı sessizce yarattığımı fark ediyorum. Bunu yapmayan bir insan olduğuna da inanmıyorum. 

Cinsiyetlerimizin ötesinde var olduğumuz bir boyutun varlığına inanıyorum. İçimizdeki dişil ve eril enerjilere razı geldiğimizde, onları kucakladığımızda, kadın ve erkeğin birbirini nasıl tamamladığını algılayabiliriz. Ve belki o zaman bir denge kurma ihtiyacımız bile olmayabilir. Veya ancak o zaman sıfatlara ve tanımlara takılmadan, ihtiyacımız olan dengeyi kurmak için herkesi kapsayıcı bir tutumla değişime giden yolda gereken eylemleri gerçekleştiririz.

Kutlamalara erkekleri de dahil edelim. Erkekleri daha beceriksiz ya da yetersiz göstermeden kadını yüceltelim. Kadının tek başına gücünü eline almasının yeni bir dengesizlik yaratacağını hatırlatalım. Bundan sonra her özel günü kutlarken, her insan ile ilişki kurarken cinsiyetlerinin, sıfatlarının ötesini, kalplerini, özlerini görebilmeyi, insan olarak eşdeğer olduğumuzu hatırlayabilmeyi diliyorum. Konuyu üstünlük, yeterlilik kutupluklarından BİR’LİK yaratmak için bir fırsata dönüştürerek bu niyetlerle kadınlar günümüzü kutluyorum.



Raquel Habib

Üniversite eğitimini İsviçre’de tamamladıktan sonra kendine doğru çıktığı farkındalık yolculuğunda bir çok farklı disiplinlerde yurt içi ve yurt dışı eğitimlere katılmıştır.Bütüncül bir yaklaşımla, 2015 yılından bu yana Gestalt/Jung ve Mindfulness-Temelli Koçluk seansları, Şiddetsiz İletişim odaklı eğitimler, yönlendirmeli meditasyon, atölye çalışmaları ve etkinlikler düzenlemektedir. Bireylerin, hayatın her alanında arzuladığı gerçek değişimi...



BLOOM SHOP