YAZAN: ALEYNA TEPE
FOTOĞRAF: THE BEAUTY CHEF

İçe dönük ya da içine kapanık kavramını duyduğunuzda aklınıza utangaç, sosyal ortamlarda bulunmayan ve etkileşimden kaçınan tek bir karakter tipi geliyor olabilir. Aklınıza gelen bu çağrışımlar, içe dönüklüğü tanımlamak için yeterli değildir. Herkes birbirinden farklıdır, içe dönük karaktere sahip kişiler de birbirleri içinde farklılık gösterebilir. Psikolojide 4 içe dönüklük tipinden bahsedilir: sosyal içe dönük, düşünceli içe dönük, kaygılı içe dönük, çekingen içe dönük. İçe dönüklük tiplerini ve günlük yaşamı kolaylaştıracak önerileri sizin için araştırdık.


Psikiyatrist Carl Jung, ilk olarak 1900’lü yıllarda içe dönüklük ve dışa dönüklük kavramlarından bahsetmeye başlamıştır. İnsanları, sosyal enerjilerini nasıl ele aldıklarına bakarak iki karakter özelliği altında sınıflandıran Jung, içe dönük insanların sık sık yalnız kalarak dışa dönük insanların ise daha çok sosyal ortamlarda bulunarak bu enerjilerini yenilediklerini öne sürmüştür. Jung’un teorisine göre, içe dönük insanlar sık sık içlerine dönme, yalnız kalma, sosyal uyaranlardan uzak durma ve bu şekilde dinlenme eğilimindedir. Dışa dönük insanlar ise başkalarıyla etkileşimlerini artırarak enerjilerini artırmaya yatkındır.

İnsanların sosyal etkileşimlerini tanımlamak için bu iki kavramın yeterli olmadığı düşüncesiyle, 2011 yılında Jennifer Grimes, Jonathan Cheek ve Julie Norem isimli psikologlar, içe dönüklüğü sosyal içe dönük, düşünen içe dönük, endişeli içe dönük ve çekingen içe dönük olarak dört ana türe ayırmıştır. Bu dört içe dönüklük tipinden her biri farklı motivasyonlar, zorlanmalar ve sosyal durumlarda verilen tepkiler bakımından farklılaşıyor ve içe dönüklerin hayatını etkiliyor.

Sosyal içe dönüklük

Sosyal iç dönükler kalabalığın fazla olduğu sosyal etkileşimlerde bulunmaktan kaçınır, genelde kendi küçük arkadaş grupları içinde kalmayı tercih ederler. Zaman zaman utangaçlık ya da sosyal anksiyete ile karıştırılan sosyal içe dönüklük, diğerlerinden farklı olarak kişinin kendi tercihi sonucu kalabalıktan uzak durmasıdır. Dışa dönük kişilerden farklı olarak çok fazla kişiyle aynı ortamda bulunmak ya da saatlerce sosyalleşmek, bu kişiler için enerji düşürücü bir faktördür. Sık sık yalnız kalmayı, dinlenmeyi ve sosyal enerjilerini yenilemeyi isterler.

Günlük hayatlarında kalabalık ortamlarda sıkça yer almadıkları ve kendileri ile baş başa kalabildikleri bir alan yaratabildikleri takdirde mutlu olurlar. İletişim becerileri sınırlı sayıda kişi etrafında gerçekleştiğinde güçlü olduğundan, birebir arkadaşlıklarda ya da flörtlerde zorlanmazlar. Eğer sosyal içe dönük biri olduğunuzu düşünüyorsanız zaman zaman kendinize zaman ayırabileceğiniz aktivitelere yer vermeniz faydalı olabilir. Kısa yürüyüşler, kişisel bakıma ayrılan zaman ya da yakın çevrenizle birebir buluşmalar enerjinizin yenilenmesine yardımcı olabilir.

Düşünceli içe dönüklük

Düşünceli içe dönükler genellikle zihinleri içerisinde kaybolan kişilerdir. Fiziksel olarak sosyal ortamlarda yer almakta zorlanmasalar da sohbete dahil olmakta zorlanırlar. Akılları o kadar doludur ki kendi düşüncelerini bir kenara bırakıp sosyal etkileşime ve başkalarının düşüncelerine yer açamazlar. Bu kişiler genellikle oldukça zekidir. Eleştirel düşünmeyi, sorgulamayı, çözümlemeyi ve anlamlandırmayı severler. Kitap okumak, film izlemek ve üzerine saatlerce düşünmek onlar için oldukça keyifli bir aktivitedir. Araştırmaktan ve çalışmaktan hoşlanırlar. Dolayısıyla, akademik anlamda başarılı olma ihtimalleri de yüksektir.

Sosyal içe dönüklerden farklı olarak, düşünceli içe dönükler yakın ilişkiler kurmakta zorlanabilir. Zihinlerinde bulunan sayısız düşünceyi anlatmak, dışa vurmak ve paylaşmak onlar için kolay değildir. Partnerleri tarafından mesafeli olmakla ya da hiç paylaşmamakla suçlanabilirler. Düşünceli içe dönük biriyseniz, günlük yazmak gibi duygu ve düşüncelerinizi dışa vurabileceğiniz aktivitelere zaman ayırmak faydalı olabilir. İlişkilerinizde ise düşüncelerinizi anlatabilmek için partnerinizden zaman isteyebilir, yazılı şekilde ya da sanatsal çalışmalarla kendinizi ifade etmeyi deneyebilirsiniz.

Kaygılı içe dönüklük

Kaygılı içe dönükler sosyal anksiyeteye benzer bir içe dönüklük yaşarlar. Etkileşimin fazla olduğu ortamlarda bulunmak onlar için oldukça stresli ve neredeyse imkansızdır. Çoğu zaman iletişim kurmakta zorlandıkları için bu tarz ortamlardan kaçınır, evde kalır ve yalnız zaman geçirmeyi tercih ederler. Dışarıdan bakıldıklarında kaba ve mesafeli görünen bu kişiler, içe dönüklüğü bir savunma mekanizması olarak kullanır.

İkili ilişkilerinde de benzer bir iletişim modeline başvuran kaygılı içe dönükler flört etmekte zorlanabilirler. Yakın ve derin ilişkiler kurmak onlar için zordur. Dolayısıyla, uzun süredir tanıdıkları arkadaşlarıyla ya da sosyal halkalarının içinde bulunan kişilerle ilişki yaşamaları olasıdır. Kaygılı içe dönüklük tipine sahipseniz kaygınızla başa çıkmanıza yardımcı olacak becerilerinizi geliştirmeye odaklanabilirsiniz. Psikolojik destek alabilir, tetikleyiciler üzerine çalışabilir ve iletişim becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

Çekingen içe dönüklük

Çekingen içe dönüklük, en az bilinen ve fark edilen içe dönüklük tipidir. İçe dönük olmalarına rağmen, bu kişiler genellikle kendine güvenen kişiler olarak algılanabilirler. Bunun sebebi ise içe dönüklüklerinin kısa bir süre ile sınırlı olmasıdır. Çekingen içe dönükler konuşmadan önce daha fazla düşünür. Dolayısıyla sosyal ortamlarda bir adım geride durarak önce ortamın ve sohbetin gözlemini yaparlar. Yakınlık kurmadan ve kendileri hakkında paylaşımda bulunmadan önce karşılarındaki kişiyi gözlemleyerek sağlam adımlar atarlar.

İlişkilerinde de benzer şekilde, başlarda bir adım geride durarak karşı tarafı tanımaya zaman ayırırlar. Yeteri kadar tanıdıklarını düşündükleri zaman ise kendilerini yavaş yavaş dışa vurmaya başlarlar. Çoğu zaman kontrolü bırakmamaya çalıştıklarından mesafeli durabilir ve duygusal olarak müsait olmadıkları mesajını verebilirler. Çekingen içe dönükseniz, zaman zaman kendinize zaman ayırmanız faydalı olabilir. İletişim kurarken ilk adımı atmasanız bile karşıdan gelen adımlara karşı daha az temkinli olmayı deneyebilirsiniz. Problem çözme ya da yönetme becerilerinizi geliştirmek, eylemlerinizin sonuçlarına karşı daha optimist bir bakış açısıyla bakmanıza yardımcı olabilir.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP