Bazılarımız için pozitif, üretken ve mutlu kalabilmenin her zamankinden biraz daha zor olduğu sosyal izolasyon günlerinde kontrolümüz dışında gelişen olaylar motivasyonumuzun ve enerjimizin düşmesine neden olabiliyor. Böyle anlarda içimizdeki ışığı tekrar bulmamızı sağlayacak ve bize derin bir nefes aldırıp, kaldığımız yerden devam etme gücü verecek bir ilham işe yarayabilir.
İşte sizler için bu gücün içinizde olduğunu her an hatırlamanızı sağlayacak bir yazı serisi hazırladık.
Güçlü, ilham veren ve şartlar ne olursa olsun motivasyonunu korumayı başaran 8 kadının sosyal izolasyon süreçlerine hazırladığımız 10 soruyla konuk olduk. Farklı alanlarda kendini kanıtlamış, fakat daha önemlisi iç dünyalarında huzuru ve mutluluğu yakalamış olan bu kadınların her an kendinizi motive edebilmenizi sağlayacak önerilerine kulak verin!
4 bölümden oluşan ve bambaşka bakış açılarını fark etmenizi sağlayacak olan yazı dizisini keyifle okumanızı ve ihtiyaç duyduğunuz ilhamı bulmanızı dileriz.
İlginizi çekebilir: Mutluluk Hormonu Serotonini Arttırmanın 4 Adımı
Ayşe Özyılmazel /Yazar
Sabah kalkar kalkmaz ilk işiniz ne oluyor?
Köpeklerimi bahçeye çıkartıyorum ve “Ben uyurken bir şey oldu mu?” endişesiyle haberlere bakıyorum.
Bu günlerde edindiğiniz yeni alışkanlıklar veya hobiler var mı?
Bol bol temizlik yapıp kelime oyunu oynuyorum. Bunlar dışında gitar çalışıyorum, dizi izleyip izlenim yazıları yazıyorum, glütensiz kek konusunda da uzman oldum. Sevdiklerimle FaceTime yapmayı da hobiden sayabilir miyiz? 🙂
Bu süreçteki kitap, film ve playlist tercihleriniz nelerdir?
İlk 10 gün odaklanma sorunu yaşadım, içimdeki endişe her anımı ele geçirdi. Şimdi yeni yeni dizi izlemeye, kitap okumaya başladım. Müzik dinlemeyi hiç bırakmadım. Sabahları klasik müzik, çalışırken hafif cazlar, arada enerji toplamak için funk ve soul, akşamları kederlenince tabii ki Türkçe Pop.
İlginizi çekebilir: Sosyal İzolasyon Günlerinde Mod Yükselten Film Önerileri
Kıyafet tercihiniz nasıl oluyor?
Eşofman, tayt, hoodie, tişört, hırka… Zaten bu kış stüdyoda geçtiği için hep böyle giyiniyordum. Pek bir değişiklik olmadı ama ilk jeane dönüş anımı merak ediyorum. İçine girebilecek miyim acaba? 🙂
Favori atıştırmalıklarınız ve yemek tercihleriniz neler?
Sabahtan öğlene kadar temizlik ve diğer ev işlerini yapıyorum. Öğlen 1-2 gibi kahvaltı ediyorum. Yulaf-meyve-badem sütü ya da bildiğin zeytin peynir, domates, maydanozlu kahvaltı. İkinci öğünümü de en geç 7’de yiyorum. Mutlaka bir kase sebze veya salata yapıyorum. Etle aram yok ama mercimeğin her türlüsünü yiyebilirim. Yoğurt, ayran, nar, portakal canımın en fazla çektiği şeyler. Tek sıkıntım akşamları yediğim 1 gofret ya da Kinder Bueno. Nazım o kadar olsun değil mi?
Favori aktiviteleriniz neler?
Yerleri silmek ve süpürmek, yemek pişirmek, köpeklerin peşinde koşmak… Ev hanımlığı çok zormuş. Bütün gün aktivite içindeyim, spora gerek kalmıyor, günlerim oldukça yorucu geçiyor.
Sıradan 1 gününüzü bizimle paylaşır mısınız?
Olağanüstü zamanlarda birbirinin kopyası günler yaşıyoruz değil mi? Sabah kalkış, haberler, köpekler, temizlik, yine temizlik, face time konuşmaları, kitap okuma, uyuma, yemek pişirme, çamaşır yıkama, dizi izleme, şarkı yazma, sosyal medya, üzülme, YouTube, sosyal medya, akşam yemeği, arkadaşlarla konuşma, çalışma, haber takip, sosyal medyada canlı yayınlara bakma, sakinleştirici çay ve kapanış.
Bu süreçte üretken kalmak, kendine bakmak ve kendiniz geliştirmek isteyen kişilere tavsiyeniz ne olur?
Ben de aynısını yapmaya başlıyorum artık, size de önereyim. Sabah uyanır uyanmaz haberlere bakmayın. Meditasyonu deneyin. Evde hareket edin. Podcastler dinleyin. Hobiler edinin. Online öğrenebileceğiniz birçok şey var.
Sizi mutlu eden kişilerle FaceTime yapın. İçinizi dinleyin. Belki bu dönem hepimizin durup kendimize bakma zamanıdır. İlişkilerdeki davranışlarınızı, seçimlerinizi gözden geçirin. Sizi gerçekten neyi mutlu edeceğini sorun kendinize.
Sağlıklı yemekleri tercih edin. Günlük plan yapın. Zaman su gibi akıp geçiyor, her gün bir iki hedefiniz olsun. Sosyal medyada takılı kalmayın. Okuyun, araştırın. Umudunuzu kaybetmeyin ve evden çıkmayın.
Bu sürecin sizin için nasıl geçtiğini birkaç cümleyle açıklar mısınız? Neler hissettiniz, neler fark ettiniz, neler keşfettiniz ve neler yaptınız?
Duygusal olarak inişli çıkışlı geçiyor. Bazı günler enerjim yüksek uyanıyorum sanki her şey yolundaymış gibi. Bazı günler ağlıyorum, üzülüyorum, özlüyorum.
Ben zaten yalnızlığıyla barışık biriyim. Tek başına sıkılmam ama sevdiklerime sarılamamak, dokunamamak zor geliyor ve tabii ki yarın ne olacağını bilememenin verdiği o endişe…
Yalnızlığıma verdiğim önem değerini kaybetti bu süreçte. Tek başınalığımla gurur duyardım. Şimdiyse sahici, içi dolu, hayat arkadaşlığına gidecek bir ilişki yaşamak istiyorum. Hiçbir şey tek taraflı değil. Hayatımızdaki güzel şeyler için hepimiz emek vermeliyiz. Sevdiklerimin, beraber oturduğumuz sofraların, gezdiğimiz sokakların, söylediğimiz şarkıların kıymeti öyle büyükmüş ki… Bütün kızgınlıklarım, kırgınlıklarım çekip gitti sanki.
Bu süreci kendiniz için 3 kelimeyle özetleyebilir misiniz?
Değişim, bilinmezliğe teslim olma, özlem.
İlginizi çekebilir: Human Design ile Kendinizi Tanımaya Başlayın
Ayşe Aslı Bozdağ /Yazar ve Akademisyen
Sabah kalkar kalkmaz ilk işiniz ne oluyor?
Evde kedilerimle bir süre bakıştıktan sonra ve konuştuktan sonra filtre kahve yapıyorum. O sırada yarım saat veya kırk beş dakika arasında yogaglo aplikasyonundan günlük yapmak istediğim beden hareketimi seçiyorum. Ardından duş ve kahve ile saat dokuz da özellikle yabancı basından köşe yazılarına ve haberlere baktıktan sonra güne başlıyorum.
Bu günlerde edindiğiniz yeni alışkanlıklar veya hobiler var mı?
Hayatı araştırarak geçirmeyi seviyorum. Uzun bir süre mikro alana daldıktan sonra ve kendi benliğimde gezindikten sonra şu an bu süreci gelecek teknolojileri araştırmak için kullanıyorum. Önümüzdeki senelerin çip ve yapay zekâ konularının dışında, vebadan sonra ortaya çıkan Rönesans dönemi ve yazarlarına da dönüş yaşadım.
Bu süreçteki kitap, film ve playlist tercihleriniz nelerdir?
Benim uzun zamandır bir alışkanlığım var. Her gün başka şarkı. Keşfettiğim şarkının üzerine ekleyerek giderim. Sanırım her gün hiç bilmediğim 100 şarkı dinliyorumdur. Müziksiz olmuyor. O keşfettiğim parçaları da Instagram’da eskiden Kutsal İnek ve şu anda kendi ismim olan sayfada paylaşıyorum.
Netflix’i seviyorum ama çok fazla yanlış bilgi de var içinde. Farkındalık ile izlenmediğinde, algı yönetimi gibi. Aralardan seçiyorum bu platformlarda.
Filmlere gelince. Son 2 aydır, haftada 5 film kuralı koydum kendime. Bunu da 5 farklı ülke olacak şekilde seçiyorum. En son izlediklerim. Humanoids (Amerika, 1962), In the Empty City (Portekiz, 2004), Mary and Max (Avusturalya, 2009), City of God (Brezilya, 2002) ve çok beğendiğim The World is Big and Salvation Lurks Around the Corner (Bulgaristan, Almanya ortak yapımı, 2008).
İlginizi çekebilir: Nöroloji Bilimine İlgi Duyanların Okuması Gereken 4 Kitap Önerisi
Kıyafet tercihiniz nasıl oluyor?
Kesinlikle rahat ama salmadan. Sütyen artık konu dışı. Ben tek yaşıyorum. Tek olmama rağmen, hala kendimi kadın hissetmeye ihtiyacım var. Kendimi kadın olarak beğenmem gerekli. O yüzden üzerimde ne olursa olsun, tek atlamadığım şey duş sonrası kremlendikten sonra gözüme kestirdiğim hoş renkli bir iç çamaşırı. Bir kapüşonlu ve eşofman ötesinde iş görüyor.
Favori atıştırmalıklarınız ve yemek tercihleriniz neler?
Tabii ki patlamış mısır. Bol meyve. Özellikle sarımsaklı yoğurtlu ıspanak yemeği. Şu zamanlar yemeğin değeri daha önemli. Zira yemek yiyebilmek lüks. Hele de sağlıklı yiyebilmek. Doyduğunda bırakmak, acıktığında yemek zamanı.
Favori aktiviteleriniz neler?
Bu süreçte makale okumaya daha yoğunlaştım ve modern dönem felsefe akımlarına odaklandım sanırım. Şu an doktora tezimi yazıyorum. Bekleyen bir roman var. Kutsal kitapları ve kadim öğretileri uzun bir dönem çalıştıktan sonra bunu modern döneme ve gelecek okumalarına yansıtmanın yolunu arıyorum.
Okumaktan çok, artık gözlerimi tarama yapmaya eğittiğimi düşünüyorum. Bence bu dönem, içe kapanma değil araştırarak dışa açılma zamanı. Hayat koşturmacasında kaçırdığımız şeyler aile vesaire dışında birde dış dünyada olan biten. Şu an yapay zekâ köşe yazıları yazabiliyor ve bunun gibi birçok şey var. Favori aktivitem her gün bilmediğim bir değil, on şey daha öğrenmek.
Sıradan 1 gününüzü bizimle paylaşır mısınız?
Şu an olanları pozitif veya negatif olarak görmüyorum. Değişimin etiketi yok. O sadece değişim. Bu değişim ile akmak için daha çok araştırıyorum. Çok sağlıklı olmasa bile günümün yaklaşık beş veya altı saatini bilgisayarda geçiriyorum. Biraz tez yazıyorum, biraz yeni romana notlar tutuyorum. Haberleri günde iki kere dışında açmıyorum.
Eğer etrafımdan panik ve korku hisleri yüklenmiş ve belli ki herkese atılmış mesajlara, bakmıyorum. Akşam olduğunda haberlere bir kere bakıyorum. Ve ardından film izliyorum. Bu yazıyı yazarken, akşam menümde Netflix’de yer alan Freud’un üçüncü bölümü var.
Bu süreçte üretken kalmak, kendine bakmak ve kendiniz geliştirmek isteyen kişilere tavsiyeniz ne olur?
Haberlere bakmamak değil ama kendilerine belirledikleri, güvendikleri haber sayfalarına ve köşe yazarlarına bir kere baktıktan sonra haber mevzusunu kapatmak sanırım püf nokta.
Sürecin ciddiyetini birçok kişi fark edememekte. Seneler sonra bu yılı, dünyanın değiştiği mihenk taşlarından biri olarak yazacaklar. Dünyanın ortaya karışık konuları serpiştirdiği bir film. Sci-fi’dayız şu an.
Kendilerine bir şey katmak isteyen kişilerin bu dönemi evlerinden dünyaya açılarak geçirmesini tavsiye ederim. Dışarısı kaos halindeyken içe odaklanmak, yıkım da getirebilir. Yani şu aralar içe dönmek değil, hem araştırma yaparak, öğrenerek dünyaya açılma zamanı.
Ama aynı zamanda bol bol özellikle görüntülü arayarak dostlarla muhabbet zamanı. Şu an şok anı ile ne olacağını çoğu kişi kestiremese bile, dünya için sıkıntılı bir dönem. Rönesans vebadan sonra idi ve zor bir dönemdi. Sanırım tarih kendisini tekrar etmiyor ama hayat kafiye uyduruyor.
Değişim ile akmak için biraz dünyaya açılma zamanı sanırım. Bu dönemi pozitif veya negatif olarak etkilemek aslında üretkenliği düşürebilir. Değişimin sadece değişim olduğunu kabul edenlerin gözlerinin daha da açılacağı bir dönem.
Bu sürecin sizin için nasıl geçtiğini birkaç cümleyle açıklar mısınız? Neler hissettiniz, neler fark ettiniz, neler keşfettiniz ve neler yaptınız?
Bu dönem açıkçası fark ettiğim şeylerden en önemlisi şu oldu. İnsan sağlık adı altında her şeye tamam diyebilir. İnsan ölüm konu olduğunda sus pus evine çekilir. Bu doğaldır. Hayatta kalma içgüdüsü. Doğa intikamını alıyor cümlelerinin aslında Çinlilere yapılan ırkçılık gibi olduğunu gördüm.
Açıkçası insanlar kendi evlerinde birleşirken, evrensel bakış açısında birleşemedi. Haber siteleri ve medya kapı işaretler gibi “bunlar hasta” haberleri yaptığı sürece; hasta olup imkanı olmayanlar daha da öfkelenebilir.
Ünlülerin evlerini ve hayat tarzlarını paylaşmalarının şu an uygun olduğunu düşünmüyorum. Aslında ben insanların ne kadar cahil olduklarını fark ettim. Açık sözlülüğü severim sizlerde biliyorsunuz. Kimsenin araştırma yapmadığını ve herkesin birbirlerine attıkları mesajlardan ve sosyal medya paylaşımlarından yola çıkarak konuşuyor olması bunun bir kanıtı.
Herkes başka bir şey söylüyor ama günün sonunda herkes bilgi kirliliğinin bir parçası. Bence ben biliyorum değil. Ben bir şey bilmiyormuşum deme zamanı.
Bu süreci kendiniz için 3 kelimeyle özetleyebilir misiniz?
Değişim sadece değişimdir.
İlginizi çekebilir: Koronavirüs Süresince 3 Alternatif Yolla Üretken Kalabilmek