YAZAN: BAHAR BUZACIOĞLU

Inflammaging terimini daha önce duydunuz mu? Ciltte meydana gelen iltihaplanmanın yaşlandırıcı etkisi olarak çevirebileceğimiz inflammaging, artık daha sık karşımıza çıkmaya başlayan bir kavram. Enflamasyon, özellikle kronik olduğunda, ciltte yaşlanmayı hızlandırarak kırışıklıklara, sarkmalara ve koyu lekelere yol açıyor. Ne yazık ki her gün yeni bir ürünün denendiği günümüz tüketim dünyasındaki modern cilt bakım alışkanlıkları, iltihaplanmadaki bu artışın en büyük sebeplerinden. Inflammaging’in ne olduğunu ve cilt bakım rutininizin enflamasyona neden olduğunu nasıl anlayabileceğinizi sizler için yazdık.


“Inflammaging” nedir?

Enflamasyonun cilt yaşlanmasındaki rolü o kadar kuvvetlidir ki bunun için bir terim bile var: inflammaging. Pek çoğumuz parlayan, tazelenmiş, canlı bir cilt umuduyla yeni cilt bakım rutinleri veya alışkanlıkları benimsiyoruz fakat sonucunda yeni hassasiyetler, tahriş ve eskisinden daha donuk görünen bir ciltle karşılaşıyoruz. Modern cilt bakım rutinlerinin en büyük sorunlarından biri, çok fazla şey yapıyor olmamız: çok fazla içerik, çok fazla peeling, çok güçlü aktif içerikler. Doğal olarak bu süreçte cilt bariyerimiz hasar görüyor ve iltihaplanma tetikleniyor. Enflamasyon vücutta doğal bir olay olsa da kronikleştiğinde akne ve kızarmadan erken yaşlanmaya kadar çok çeşitli sorunlara yol açıyor.

Enflamasyon neden erken yaşlanmaya yol açıyor?

Artan enflamasyonun yan etkilerini yaşamıyor olsanız da (yani, çatlaklar veya kızarıklıklarınız olmasa bile) cilt bariyerinizdeki hafif bir bozulma bile iltihaplanmaya yol açabiliyor. Bu mikroskobik enflamasyonlar, cildinizi fark etmeden etkilemeye ve ileride karşılaşacağınız birçok soruna yol açıyor: artan kuruluk (lipid ve seramid kaybı nedeniyle), donuk bir görüntü, koyu lekeler, ince çizgiler, kırışıklık ve sarkma – yani erken yaşlanmanın neredeyse her belirtisi.

Şeklini ve dolgunluğunu yağ hücrelerinden alan cildimiz, yaş ilerledikçe yağ hücrelerinin ve yağ tutma özelliğinin azalmasıyla dolgunluğunu kaybetmeye başlar. Enflamasyon ise glikasyonu tetikleyerek bu durumu daha da kötüleştirir. Glikasyon sırasında kanınızdaki şeker, yağlara ve proteinlere yapışarak AGE denilen serbest radikalleri üretir. Saldırılan yağ hücreleri şekilsizleştikçe yüzün hacmini kaybeder. AGE’ler de etraflarındaki hücrelere zarar vererek cildinizin yaşlanmasına neden olur.

Cilt bakım alışkanlıklarınız iltihaplanmayı nasıl etkiliyor?

İltihaplanma her zaman belirgin olmadığından cilt bakım alışkanlıklarınızın yarardan çok zarar getirip getirmediğini belirlemek zor olabilir. İşte cildinizdeki iltihaplanmayı tespit etmenin bazı yolları:

  1. Yanlış temizleyici ürün kullanımı: Cildinizi temizledikten sonra kuru, hassas ve gergin hissediyorsanız temizleyiciniz fazla güçlü demektir. Yüzü ve vücudu durulamak iyidir fakat günümüzde birçok ürün yüksek pH değerine sahip olduğu için cilt bariyerinin yapısını değiştirir.
  2. Fazla peeling kullanımı: Aşırı peeling kullanımı, modern cilt bakım rutininin kazandırdığı kötü bir alışkanlıktır. Haftada maksimum 1 kere yapılması gerekir. Aslında fark etmeden maskeler ve pürüzlü havlularla bile cildimize peeling yapıyoruz.
  3. Güneş kremi kullanmamak: Araştırmalar, UV hasarının yaşlanmanın %80’ini oluşturduğunu gösteriyor. Eğer iyi bir güneş bakımı uygulamıyorsanız ve cildinizi uzun süre güneşe maruz bırakıyorsanız, ciltte iltihaplanmayı tetikleme olasılığınız çok yüksektir.

Peki ne yapmalısınız?

1. Cildinize zaman tanıyın.

Cilt bariyeri güçlü bir yapıdır ve diğer tüm organlarınız gibi dış stres faktörlerine maruz kalmadığında kendini onarma yeteneğine sahiptir. Bu yüzden yapabileceğiniz en basit şey, cildinizin sakinleşmesine izin vermektir.

2. Cilt bakım ürünlerinizi gözden geçirin.

Cilt bakım rutininiz sırasında cildiniz rahatsızlık hissetmemeli ve uyguladığınız peeling canınızı acıtmamalıdır. Cilt bariyerinizi desteklemeye ve güçlendirmeye yardımcı olan bileşenlere yönelmelisiniz. İçinde sülfat bulunan ürünler cilt için oldukça tahriş edicidir, doğal yağlar gibi sakinleştirici bileşenlere yönelin. Örneğin aloe vera ve bitkilerden elde edilen doğal yağlar hem nemlendirici hem de antienflamatuar özelliğe sahip olduğundan tercih etmeniz gereken bileşenlerdendir.

Cildinizi soyan ve peeling etkisine sahip ürünler konusunda dikkatli olun.  Daha güçlü bir ürünün daha etkili olduğu varsayımına kapılmayın. Güçlü ürünler çok agresif etki yarattığından cilt bariyerinizi zedeler.

Cildinizin nem içeriğini koruyan bitki özlü doğal nemlendiricilerle enflamasyonun neden olduğu kuruluğu önleyebilirsiniz.

Adaptogenleri rutininize eklemek yapabileceğiniz en iyi hamlelerden biri olabilir. Adaptogenler, vücudun stresi yönetmesine ve stresli bir durumdan sonra yeniden dengelenmesine yardımcı olan bitkiler, kökler ve mantarlardır. Cildin genç kalmasında oldukça büyük bir role sahip kolajen ve elastin, enflamasyon karşısında etkisiz hale gelir. Bu noktada devreye giren ve antioksidan açısından zengin olan adaptogenler hem iltihaplanmayı en aza indirmeye hem de kolajen ve elastine saldıran serbest radikalleri etkisiz hale getirmeye yardımcı olur.

3. Alışkanlıklarınızı düzenleyin.

Cilt sağlığı sadece kullandığınız ürünlerden ibaret değildir, vücudunuza bir bütün olarak nasıl baktığınızdan da etkilenir. Beslenme, hareket ve ruh sağlığı, vücudunuzun kronik enflamasyonla nasıl başa çıktığı ve onu nasıl yönettiği üzerine rol oynayabilir. Dengeli beslendiğinizden, vücudunuzu düzenli olarak hareket ettirdiğinizden ve stres yönetimine dikkat ettiğinizden emin olun.





BLOOM SHOP