İnsan olarak hepimizin sevmeye, sevilmeye, güven duymaya, ait hissetmeye ihtiyacı var. Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için de diğer insanlarla ilişkiler geliştirmekteyiz.
Arkadaş olmak, sevgili ya da eş olmak, akraba olmak bizim birçok ruhsal ihtiyacımızı karşılamaktadır.
Fakat bazen, bir ilişki kişiye sürekli zarar veren zehirli bir ilişkiye dönüşebilir. Bu ilişki yüzünden kişi kendisini sürekli kötü hissedebilir, zarar görebilir ama yine de ilişkiyi bitiremeyebilir.
İlginizi çekebilir: Fedakarlık Hangi Noktada “Aşırı”ya Dönüşür?
İlişkileri bozan 4 kalıp
“Zaman zaman ilişkide yaralandığımı fark ediyorum ama bu ilişkinin kangren olmuş bir ilişki olduğunu nasıl anlarım?” diye sorarsanız. İlişkiler konusunda bir duayen olan John Gottman, ilişkileri bozan dört kalıptan bahseder.
Bunlar, aşağılama, yıkıcı eleştiride bulunma, peşin savunmaya geçme ve karşındakine duvar örüp onu yok saymadır. Eğer ilişkinizde mütemadiyen bunlardan bir ya da birkaçına maruz kalıyorsanız, karşınızdakiyle açık açık konuşmanıza rağmen onda herhangi bir davranış değişikliği oluşmuyorsa, aranızdaki sorunlarla ilgili yardım almaya yanaşmıyorsa, tek başınıza çabaladığınızı düşünüyorsanız, umudunuz yoksa ve bu durum uzun süredir devam ediyorsa, kangren olmuş bir ilişkiden bahsedebiliriz.
Her ilişkide sorunlar olur ama eğer sizin ilişkiniz çatışmadan ibaret bir hale geldiyse bir durup değerlendirmenin zamanı gelmiş demektir. Peki neden düzenli bir şekilde zarar gördüğümüz ilişkinin içinde kalmaya devam ederiz?
“Bu ilişkiye yıllarımı verdim, bitirirsem onca yılım, emeğim boşa gitmiş olacak” düşüncesi.
Bu düşünce, zehirli ilişkiyi bitirememenin arkasındaki en sık görülen düşünce sistemlerindendir. Kişi, bir gün düzelir umuduyla, yanlış olduğunu bile bile bu ilişkiye aylarca, yıllarca devam eder. Dayanamadığı, ilişkiyi bitirmeye yaklaştığı zaman da geçmişte göstermiş olduğu emeğine, çabasına odaklanıp geleceği adına yanlış karar verir.
“Kimseyle onun kadar yakın olamam ya da kimse beni onun kadar sevemez” düşüncesi.
Bu düşünce kalıbı yüzünden ayrılamayan kişi, karşı tarafta yakalayabildiği sevgi kırıntılarını bulup onlara sıkı sıkıya tutunur. Aslında içten içe gerçekleri bilse de başka korkuları onu bu ilişkide tutmaya devam eder.
“Aslında çok da büyük bir problem yok da ben mi abartıyorum?” kararsızlığı.
Zehirli ilişkiye mağruz kalan kişi, kendi hislerini değersizleştirip, kendini kandırma yoluna gider. Sürekli birileriyle konuşup fikir almaya meğillidir. Kendinden daha kötü durumda olanları düşünerek kendi durumunu abarttığını düşünür. Bu düşünce sisteminin altında da yalnızlık korkusu gibi farklı korkular gizlidir.
Boşanmış olmak ya da bir arkadaş-akraba ile küs olmak toplum tarafından hoş karşılanmaz düşüncesi.
Bu kişiler genelde başkalarının düşüncesine gerektiğinden fazla değer veren ve sürekli onay arayan kişilerdir. Toplum tarafından yargılanma fikri onları çok korkuttuğu için zehirli ilişkilerini sonlandıramazlar.
Ayrılık acısını göze alamama durumu.
İlişki sizi ne kadar yormuş olursa olsun her bitiş beraberinde bir yas dönemini getirir. Bazen kişiler bu negatif dönemi yaşamamak için bitişleri erteleyebilir. Örneğin bazı danışanlardan şöyle cümleler duyarız; “Aslında ayrılmayı düşünüyorum ama şu an tezimi bitirmeliyim, ayrılınca çok üzüleceğim ve tezime odaklanamayacağım”.
Bu bahsi geçen beş düşünce kalıbı, en sık rastlananlardır. Eğer siz de size sürekli zarar vermekte olan bir ilişkinin içindeyseniz, neden bu ilişkide kaldığınızı anlamaya çalışın. Sizin sebepleriniz, bu yukarıda bahsedilenlerden farklı olabilir. Önemli olan kendinize dürüst olup gerçek sebepleri keşfedebilmenizdir. Ancak bu şekilde kendinizi güçlendirebilir ve ilişkinizi sonlandırabilirsiniz. Unutmayın, size zarar veren bir ilişkiye sahip çıkmak bir erdem değildir.
İlginizi çekebilir: Flört Şiddeti Nedir? Şiddetin 5 Türü
