“Nasıl mutlu olunur?” sorusunu önce kendimize sonra da Google’a birçok kez sormuşuzdur. Ancak sormamız gereken asıl soru; “beynimiz nasıl mutlu olur?” olmalı. İşte bu sorunun cevabını da nörobilim uzmanları bilimsel olarak ortaya koyuyor. UCLA Üniversitesi’nde nörobilim uzmanı ve The Upward Spiral’in yazarı olan Alex Korb, her gün mutlu olabilmemiz için yapabileceğimiz basit ve etkili önerileri sıralıyor.

Müzik dinlemek

Müzik beyni olumlu şekilde etkiliyor. Mutlu olduğunuz ya da kendinizi çok iyi ve enerjik hissettiğiniz anlarda dinlediğiniz müziği, kendinizi iyi hissetmediğiniz anlarda dinleyerek enerjinizi yükseltebilirsiniz. Korb, müziğin bu denli güçlü bir etki yaratabileceğini ve beynin bu şekilde “bağ kurmaya” adeta bağımlı olduğunu belirtiyor.

Beynimizin hipokampüs adlı limbik kısmı bu işle meşgul oluyor. Bu durumu biraz daha açıklarsak; hayatınızın en mutlu döneminde dinlediğiniz şarkıları hatırlayın ve şimdi o şarkıyı yeniden dinleyin. Göreceksiniz ki, müzik sizi geçmişe götürerek mutlu olduğunuz anları yeniden yaşatacaktır.

Gülümsemek ve güneş gözlüğü takmak

Beyin her zaman zeki değildir, onu kandırabiliriz! Gülümsemek, beyin tarafından her zaman mutluluk ve sevinç olarak algılanır. Gülümserken gerilen kaslarımız beyne mutluluk sinyalleri gönderir. “Biofeedback” olarak adlandırılan bu teknikle, beynin daha önce gülümserken kendimizi nasıl hissettiğimizi hatırlamasıyla (zoraki olarak gülümsesek bile) beynimizi yanıltabiliriz.

Güneş gözlüğü takmak da benzer bir etki yaratır. Gözlük takmadığımız zaman gözlerimiz yoğun ışıkta kısılıyor. Göz kısılması ise endişeli, kaygılı ya da düşünceli bir ruh halinin kaslardaki yansıması olarak hatırlanıyor. Mutlu dahi olsak, gözlerimizi kıstığımızda beynimiz endişeli ve tedirgin bir ruh hali yaşadığımızı zannedebiliyor. Bunu önlemek için güneş gözlüğü takmakta fayda var.

Hedefleri düşünmek

Prefrontal korteksimiz, belirlediğimiz hedefler ve niyetler doğrultusunda beynimizin dünyayı algılama biçimini değiştirebilir. Bazen her şey tepetaklak olmuş gibi gelse de sadece dünyayı algılama biçimimizi değiştirerek bu ruh halinden çıkabiliriz.

Kendimizi stresli, kaygılı ya da sıkkın hissettiğimizde hayal kurup, hedeflerimizi düşünebiliriz. Hedeflerimizin gerçekleştiğini ve gerçekleştiği zaman kendimizi nasıl hissedebileceğimize odaklanabiliriz. Böylece tatmin anını hissederek modumuzu yükseltebiliriz.

Bir hedefe sahip olmak dünyaya bakış açımızı değiştirir. Uzun vadeli hedeflere sahip olmak ise beynimizdeki kontrol hissini güçlendirir. Böylece kendimizi daha iyi hissetmemize neden olur ve motivasyon sağlarız.

İyi uyumak

“Nasıl mutlu olunur?” sorusunun bir diğer yöntemi de uyku ile ilgili. Depresyonun uyku bozukluklarına neden olduğunu biliyoruz. İşin tuhaf bir boyutu daha var: Uyku sorunları da depresyona neden olabiliyor. Öyleyse uykumuzu nasıl düzeltebiliriz? Korb’un bu konuda da birtakım önerileri var:

  • Gün ortasında güneş ışığı almak
  • Geceleri, loş ışıklı bir ortamda bulunmak
  • Rahat bir yatak
  • Uyku ritüeli oluşturmak
  • Teşekkür günlüğü tutmak

Ertelemeyi bırakarak stresi azaltmak

Beyin üç bölgeden oluşur; prefrontal korteks, sadece uzun vadeli hedefleri düşünen kısımdır. Dorsal striatum, bu kısım ise geçmişte yapılanları tekrarlayan kısımdır. Nucleus accumbens, bu kısım ise beynin ödül merkezidir. Bir eylemi gerçekleştirmemiz gerektiğinde bu üç bölgenin kesişimine maruz kalırız. Prefontal korteks; “bu iş için rapor hazırlamam gerekir”, dorsal striatum; “çalışmaya başladığım zaman genellikle önce mailimi kontrol ederim, sonra Facebook’u sonra da Netflix’i”, nucleus accumbens ise; “Facebook ve Netflix eğlenceli ancak iş değil!” diye komutlar verirler.

Peki hangisi baskın gelir? Ancak çabaladığımız zaman prefrontal korteksimiz, diğer kısımların önüne geçebilir. Stres gibi dış kaynaklar prefrontal korteksin çevrim dışı kalmasına neden olabilir. Bu nedenle stresimizi azaltmaya çalışarak prefrontal korteksi güçlendirebiliriz. İyi alışkanlıklar edinerek ertelemeyi bırakabiliriz, böylece bir işi tamamlamak için daha çok zamanımız olurken daha az stres yaşarız. Küçük hedefler koyarak işe başlamak en iyisidir. Bu da odaklanmamızı ve prefrontal korteksin baskılanmasını engeller.

Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:

Kaynak: Barking Up The Wrong Tree, Science Daily






BLOOM SHOP