Hormonlar bedendeki her sistemin işleyişini; enerji üretmesini, açlığı ve tokluğu hissedebilmesini hatta ruh durumunu kontrol eder. İnsülin ve glukoz da bütünsel sağlık için büyük önem taşıyan iki hormondur. Temel görevleri kan şekerini dengelemek olan bu hormonlar, genetik yatkınlık kadar çevresel etmenler; beslenme, spor ve uyku alışkanlıkları sebebiyle zarar görebilir. Bu durum da Tip 1 veya Tip 2, bir başka deyişle insülin direnci rahatsızlıkları ile sonuçlanabilir. Amerikan Hastanesi Endokrinoloji, Diyabet ve Metabolizma Bölümü doktorlarından Prof. Dr. Ayşe Sertkaya ile insülin ve glukoza bağlı yaşanan rahatsızlıkları ve insülin direncini kırmak için yapılabilecek yaşam tarzı değişikliklerini konuştuk.
TİP 1 diyabet ile insülin direnci ve TİP 2 diyabeti birbirlerinden ayıran temel farklar nedir?
Tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreasa karşı savaş açması sonucu pankreastaki insülin üreten hücrelerin ölmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu olgularda tedavi, kaçınılmaz olarak olmayan insülini yerini koymak, yani insülin tedavisi vermektir.
İnsülin direncinde ise pankreas insülin üretir ancak kan şekerini normal düzeyde tutmak için gereken 1 birim insülinken, direnç varsa bu 10 birime çıkar. Bir başka deyişle, pankreas çok daha fazla üretim yapmak zorunda kalır. Bu süreç uzadıkça artık salgılanan insülin, çok olsa da, kan şekerini normal sınırlarda tutamaz hale gelir ve bu defa Tip 2 diyabet gelişir.
İnsülin, glukoz ve kan şekeri seviyeleri arasında nasıl bir ilişki var?
Glukoz, şeker maddesinin en temel halidir. Dolayısıyla biz kanda şeker bakıyoruz dediğimizde bu en temel maddeye bakıyoruz. Tüm hücrelerimizde esas ve vazgeçilmez enerji kaynağı glukozdur. Glukoz bağırsaklarda emildikten sonra kanda taşınır ve hücre içine insülin vasıtasıyla girer. Hücre içine girdikten sonra da enerji kaynağı olarak kullanılır. Yani önce hücrenin sonra doku ve organların sonuç olarak da tüm bedenin yaşayabilmesi için glukoz ve insülin gereklidir. Tüm bu sistemin sağlıklı olabilmesi için kanda şekerin normal sınırlar içinde tutulması gerekir ki, işte bunu sağlayan insülindir.
İnsülin direnci ve TİP 2 diyabetin en belirgin semptomları nelerdir?
Başlangıçta kilo artışı ve açlık hissi olur.
Sonra kanda şeker yükselince ve diyabet başlayınca çok su içme, çok idrara çıkma, inatçı enfeksiyonlar, el ve ayaklarda yanma, batma, karıncalanma hissi gibi çok geniş bir yelpazede bulgular görülür.
İnsülin artık tamamen yetersiz hale gelince de, istemsiz kilo kaybı olur. Özetle, birbirinin tersi gibi görünen dalgalı bir seyir görülür.
İnsülin direncine, TİP 2 diyabete ne yol açıyor, ana tetikleyici nedenleri var mı?
Genetik yatkınlık temel belirleyicidir. Buna yanlış beslenme, kilo artışı ve hareketsizlik eklenince de seyir başlar.
Hormonal denge ile kilo kontrolü arasında nasıl bir ilgi var?
Kilo kontrolü aslında pek çok hormonun denetimiyle sağlanıyor. Bunu beyindeki açlık ve tokluk duygusunu kontrol eden sinir hücrelerinin oluşturduğu bir ağ sağlıyor. Bu sistem son derece entegre olmuş bir takım sinyallerle yönetiliyor. Pek çok hormon ve sinyal iletici bu sistemde rol alıyor. Bu nedenle sadece insülinin değil, tüm hormonal sistemin sağlıklı olması çok önemli.
Kilo kontrolünde zorluk çekmek gibi fiziksel rahatsızlıkların ötesinde insülin direnci nasıl hissettiğimizi, ruh halimizi kötü yönde etkileyebilir mi?
Evet, etkiler! Çünkü dediğim gibi, insülin bedenin temel yaşam kaynaklarından biri olan glikozun düzenleyicisidir.
İnsülin direncine sahip olan kişiler beslenmelerinde nelere dikkat etmeliler?
Karbonhidrat yükü fazla olan gıdalar uzak durulması gereken temel maddelerdir. Bu amaçla düzenlenen diyetlerde de, öncelikle un ve şeker bazlı gıdalar kısıtlanır.
Kan şekerinin düzenlenmesinde beslenmeye ek olarak hangi takviyelerin alınması öneriliyor?
Krom, pikolinat ve tarçın bu konuda en çok önerilen maddeler, ancak bunların kullanım şekli, dozu, gerçekten etkinlik derecesinin ne olduğu, ne zaman toksik olabileceği çok tartışmalı. O nedenle, bunlar hiçbir zaman gerçek tedavinin yerini almıyor.
Aralıklı oruç, ketojenik beslenme gibi beslenme şekilleri insülin direnci tedavisinde nasıl bir yere sahip?
Bunlar belki kısa şok uygulamalar olarak kullanılabilir ama unutulmamalıdır ki insülin direncini gerçekten çözebilmek ömür boyu sürmesi gereken beslenme şekli ve yaşam tarzıyla olur. Bu bahsi geçen diyet modelleri birkaç haftadan sonra zararlı etkilere yol açabilecek ve kişinin sağlığını ciddi olarak tehdit edebilecek yan etkilere yol açabilir. O nedenle bu konuda önerdiğimiz modeller değildir.
İnsülin direncine sahip olan kişiler hayatlarına ne tarz ve sıklıkla egzersizi dahil etmeliler?
Haftada en az 3 gün ve en az 20 dakika olacak şekilde olmalı. Birey çok yoğun bir egzersiz programını bıraktıktan sonra çok daha kolay kilo alacağını unutmamalıdır. Bu da egzersizin devam edilebilir nitelikte olması gerektiğini anlatır. Bir başka deyişle yaşam boyu sürdürülebilirlik ilkesi yine önem kazanıyor.
İnsülin direnci, beslenme başta olmak üzere, yaşam stilinde yapılacak değişimlerle geriye döndürülebilecek bir hastalık mıdır?
Evet. Ancak kişi alınan tedbirler ve tedavilerle normale döndükten sonra bu geliştirdiği yeni yaşam tarzını bırakırsa, direnç yeniden başa dönecektir. Bu nedenle gerek diyet gerekse egzersiz programlarının sürdürülebilir olması çok önemlidir.
Kan şekeriyle ilgili ileri vadede yaşanabilecek problemlerin önüne nasıl geçebiliriz?
Ağırlığımızı kendimiz için normal olan, yani sağlıklı olduğumuz standartta tutmalıyız. Burada bedenimizi tanıyıp gerçeküstü bir imajın hedeflenmemesini vurgulamak isterim. Dengeli ve sağlıklı beslenmeliyiz, hareketli olmalıyız.
Düşük kan şekeri seviyeleri uzun bir ömürle ilişkilendiriliyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Gerçek anlamda düşük kan şekeri, yani 40 mg/dl altına inen kan glikoz düzeyi çok ciddi bir sağlık sorunudur ve bu süreç uzun sürerse, burada dakikalardan bahsediyoruz, kalıcı beyin hasarı gelişir. En sık rastladığımız düşük kan şekeri nedeniyse uzun süren açlıklardır. Bu durum için önerimiz; daha sık ve az gıdaları verdiğimiz ara öğünlerdir. Yani önemli olan kan şekerini sağlıklı sınırlar içinde tutmaktır.
İnsülin seviyemizde bir problem olduğunu düşünüyorsak, doktorumuzdan hangi testleri yapmasını talep edebiliriz?
Bu talebi biz yapmamalıyız. Doktorumuz anlattıklarımıza ve vardığı sonuçlara göre gerekenleri belirleyip kendisi karar verecektir.