Kadınların cinsel yaşamları ve üreme sağlıkları üzerine gölge düşürebilen en önemli konulardan biri vajina sağlığıdır. İşler “yolunda gitmediği” zaman üreme sıkıntılarına, utanca, öz sevgi eksikliğine yol açan, cinsel yaşamdan alınacak keyfin önünde duran vajinal sağlık problemlerinin önce tabu olmaktan çıkarılması, daha sonra her yaştan kadının sağlığını ve mutluluğunu uzun yıllar boyu koruyabilmesi için sağlıklı bir vajinal mikrobiyom geliştirebilmeyi öğrenmesi gerekiyor.
Vajinal mikrobiyom nedir?
Tüm bedene yayılmış, sayısı insan hücrelerini bile geçen iyi ve kötü huylu bakteri ekosistemine mikrobiyota denir. Yoğunluğu en çok bağırsaklarda görülse de cilt, gözler, akciğer, sinüsler ve vajina da kendine has bir mikrobiyoma sahiptir.
Vajina sanılanın aksine kadın üreme organının tamamı değil, sadece gözle görülemeyen; cinsel ilişkinin, doğumun ve menstrüasyon döngüsünün gerçekleştiği 7-15 cm uzunluğunda bir tüpe verilen addır. Burada süregelen bu aktivitelerin sağlıklı ve sürdürülebilir olması büyük oranda içeride yaşayan iyi ve kötü bakteriler; vajinam mikrobiyom ve pH sayesindedir.
Vajinal mikrobiyomda yaşayan en önemli bakteri grubu Lactobacillus isimli türdür. Görevleri vajinanın atmosferini asidik yani düşük bir pH’da tutmaktır. Sağlıklı bir kişinin vajinal pH’nın 3.8 ile 4.5 arasında olması gerekir. Bu aralık aynı zamanda sağlıklı bir mikrobiyomun da habercisidir.
Neden dengede bir vajinal mikrobiyom çok önemli?
Bağışıklık sisteminin birincil savunması olan mikrobiyotanın görevlerinden bir tanesi bedeni enfeksiyonlara karşı korumaktır. Bu vajinal mikrobiyom için de geçerlidir. Çevresel faktörler nedeniyle dengesini yitirmiş bir vajinal mikrobiyom, vajinanın sağlıklı pH dengesini bozar. Giderek yükselen ve daha bazik hale gelen vajinal pH enfeksiyonlara ve cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanma riskini arttırır. Gebelik durumda da negatif komplikasyonlar görülmesine neden olabilir.
Vajinal mikrobiyomu etkileyen faktörler
- Yanlış bakım pratikleri
Vajinanın mucizevi bir organ olması hayat yaratabilmesi ile sınırlı değil! Kendi kendini temizleyebilen ve iç dengesini kurabilen bir organ olan vajinanın aslında dışarıdan su haricinde hiçbir desteğe ihtiyacı yoktur. Nitekim iyi niyetle yapılan bazı pratikler tam tersi etki yaratarak vajinal mikrobiyoma daha çok zarar verir. Bunların başında da vajinal duş gelir. Kullanılan bakım ürünlerinin içeride yaşayan kötü bakteriler kadar iyileri de öldürmesi, mikrobiyom ve pH dengesinin yitirilmesine neden olur. Bu da kişiyi enfeksiyonlara karşı çok daha savunmasız kılar.
- Dikkatsiz tampon kullanımı
Menstrüasyon döneminde vajinanın pH’ı kan akışı ile doğal olarak yükselir. Bu artış vajinanın başa çıkabileceği bir düzeyde iken uzun süre bırakılan tamponlar kendi kendine temizleme işlemenin önüne fiziksel bir engel koyarak pH’ın daha da yükselmesine neden olur. Bu da mikrobiyomda bulunan kötü bakterilerin çoğalmasına yol açarak enfeksiyon riskini arttırır.
- Kontrolsüz antibiyotik alımı
Sık ve yersiz antibiyotik kullanımının vajinal mikrobiyom da dahil olmak üzere tüm mikrobiyota örtüsü üzerinde negatif bir etkisi bulunur. Vücutta çoğalan kötü bakteriler ile savaşırken iyi bakterileri de öldüren antibiyotikler genel bir dengesizliğe yol açar. Bu nedenle antibiyotik hiç bir zaman keyfi değil, sadece uzman kontrolünde ve gerekli durumlarda kullanılmalıdır. Eğer zorunlu olarak antibiyotik alınıyorsa da vajinal mikrobiyomun sağlığını korumak için ekstra önlem ve destekleyicilere başvurulabilir.
- Kayganlaştırıcı kullanımı
Maalesef piyasada bulunan neredeyse tüm kayganlaştırıcılar vajinal mikrobiyomu ve sağlıklı pH’ı negatif yönde etkiliyor. Keyifli bir cinsel yaşamın destekçisi kayganlaştırıcıların bu yan etkisinin farkında olarak hareket etmek, kimyasal ve sentetik formülasyonlardansa doğal içerik listesine sahip ürünlere yönelmek daha güvenli bir yaklaşım olacaktır.
- IUD*
Yapılan araştırmalar doğum kontrol yöntemlerinden biri olan bakır IUD’lerin bakteriyel vajinosize yakalanma riskini 2 kat yükselttiğini gösteriyor. IUD’lerin daha uzun ve ağır menstrüasyon döngülerine sebep olması, vajinal mikrobiyomdaki iyi huylu Lactobacillus bakterisinin azaltırken kötü bakterilerin çoğalmasına neden olur. Bu da kontrol altına alınmazda bakteriyel vajinosiz ile sonuçlanır.
*Eğer doğum kontrol methodu tercihiniz bakır IUD’yse ve herhangi bir sorun yaşamıyorsanız, panik yapmanıza gerek yok. Eğer vajinal mikrobiyom dengesizliğinin semptomlarını yaşıyor ve nedenini bilmiyorsanız doktorunuzla sizin için en uygun başka bir doğum kontrol methodunu konuşabilirsiniz.
Vajinal mikrobiyom dengesini yitirdiğinde nasıl anlarız?
Vajinal mikrobiyom sağlığını yitirdiğinde kendini kişinin “normalinin dışı” aktiviteler ile belli eder. Normal şartlardan daha farklı seyreden menstrüasyon döngüleri, akıntı düzenleri, koku, kuruluk seviyesi, acı veya ağrı vajinal mikrobiyomda yolunda gitmeyen durumların olduğunu işaret edebilir. Böyle zamanlarda hiç gecikmeden bir kadın sağlığı uzmanına danışmak yapılacak en doğru aksiyon olur.
Sağlıklı bir vajinal mikrobiyom için nelere dikkat etmeliyiz?
- Mikrobiyom dostu beslenmek
Yaşam tercihlerimiz mikrobiyota tabakası bir bütün direkt olarak etkiler. Yemek alışkanlıklarımızsa seçimlerimiz arasında ilk sırada gelir. Vajinal mikrobiyom dahil tüm bakteri ekosistemini dengede tutmanın yolu onu iyi gıdalar ile beslemekten geçer.
Yüksek lif oranlı, düşük glisemik indeksli, anti-enflamatuar ve mikro besin değerleri açısından yüksek; meyve, sebze, tohum, baklagil, kuruyemiş açısından zengin bir beslenme stili mikrobiyota dostudur. Bunun dışında iyi bakterileri besleyen pre/pro/postbiyotik gıdalar; yoğurt, kefir, turşu, kimchi, kombucha ve uzman kontrolünde alınan takviyeler de dengesini yitirmiş bir mikrobiyomu kısa sürede sağlığına kavuşturabilir. Vajinal mikrobiyom için özellikle Lactobacillus bakterisinden oluşan bir probiyotik takviyesi önerilir.
Bunun yanı sıra mikrobiyomdaki kötü bakterilerin üremesini destekleyen şeker ve alkol tüketimini de limitlemek gerekir.