İçinde yaşadığımız çevre, kendimiz ve hayatın özü hakkında farkındalıklar edinmemizi sağlayan 2020 yılı hakkında söylenebilecek pek çok şey var. Toplumsal maskelerin ortadan kalktığı, hayatın herkese karşı eşit olduğu ve bugüne kadar “normal” bildiğimiz her şeyin yeniden şekillendiği 2020 senesi, hayatlarımıza yepyeni bir düzen getirdi. Bu süreçte değiştirdiğimiz alışkanlıklarımız, bizlerin, farklı perspektifler edinmemizi, yeni yöntemler geliştirmemizi ve bir şekilde hayata devam etmeyi öğrenmemizi sağladı. Her şey değişiyor ve hayat devam ediyor. İşte 2020’nin hayatımıza kattıkları!

Yavaş tempoda lokal yaşam

2020 yılında en büyük değişim şüphesiz ki sosyal hayattı. Restoranlar, barlar, sinemalar, konserler, sergiler, festivaller, turizm ve çok daha fazla konuda karşımıza çıkan kısıtlamalar, ister istemez yavaşlamamıza neden oldu. Uzun zamandır sürdürdüğümüz dört nala tempodan çıktık ve daha yavaş olan lokal bir hayat yaşamaya başladık.

Sosyal hayatımız ve yaşam alanlarımız mahallemiz, hatta evlerimiz halini aldı. Yavaşladıkça ana döndük, kendimiz ve çevremiz üzerindeki farkındalığımız arttı. İçimizdeki sesi duyduk ve kendimizle iletişime geçtik. Küçüldük ve kabuğumuza çekildik. Gerçekten değerli ve önemli olan şeyleri fark ettik.

İlginizi çekebilir: Yavaş Yaşam Felsefesi Nedir?

Evden çalışma

Pek çoğumuz için günlük hayatın olmazsa olmazı sabah kalkıp ofise gitmekti. Pandemi nedeniyle ortak kullanım alanları, toplu taşıma araçları, açık ofisler yani kısaca kamuya açık alanlar güvensiz bir hal alınca hayatımıza evden çalışma ve Zoom toplantıları girdi.

Trafik yoğunluğunda büyük miktarda azalma olurken, arama motorlarında “evde verimli çalışma” konusundaki tıklanmalar arttı. Bazı şirketler evde çalışan elemanlarına masa ve sandalye desteği verirken, bazı şirketler de zorunlu olarak bir şans verdikleri evden çalışma sistemini kalıcı olarak benimsemeye karar verdi.

İlginizi çekebilir: Evden Çalışma Uygulamasında Verimi Arttırmanın Sırları

Evde spor

Kamuya açık alanlar ve sosyal hayatın sürdürüldüğü her yer minimal olarak kullanılırken, spor salonları gibi her zaman yüksek hijyen gerektiren yerler pandemi regülasyonlar kapsamında kapatıldı. Sosyla hayatın bir parçası olan fiziksel aktivitenin neredeyse sıfırlanmasına ek, kapatılan spor salonları da pek çok kişiyi evde spor yapmaya yöneltti.

Kapanan spor salonları, derslerini açık havaya ve online mecralara taşıdı. IGTV, Zoom ve YouTube gibi popüler platformlar spor derslerine ev sahipliği yaparken, parklara, bahçelere ve her türlü açık alana, sosyal mesafeye saygılı olarak serilmiş matlar dikkat çekti. Evde spor yapacak bir alan seçildi, online dersler ayarlandı, son olarak da ağırlıklar, rezistans bantlar ve yeni matlar sipariş edildi!

İlginizi çekebilir: En Çok Tercih Edilen 7 Youtube Spor Kanalı

Beslenme alışkanlıkları

Sosyal hayatın evlere taşınması yeme alışkanlıklarını etkilerken, Covid-19’a karşı etkili olan içerikler ve bağışıklığı güçlendiren gıdalar herkesin mutfağında kendine yer buldu. Pandemi boyunca evde yapılan ekmeklere, lahmacun denemelerine, fermantasyon girişimlerine ve alışıldık yemeklerin sağlıklı versiyonlarına sıklıkla maruz kaldık.

Dışarıdan hazır yemek sipariş etmek veya basit yemeklerle öğünleri geçiştirmek yerine yerine restoranların yemek pişirmeyi kolaylaştıran ölçülü ve tarifli paketlerini sipariş edip evde şeflere taş çıkardık! Bağışıklık güçlendiren içeriklere günlük beslenmemizde ve mutfağımızda yer verdik, sağlığımızı besleyici gıdalarla, otlarla ve baharatlarla destekledik.

İlginizi çekebilir: Prof. Dr. Metin Özata’dan Covid-19 Süresince Bağışıklığı Güçlendiren Beslenme Önerileri ve Gıda Takviyeleri

Sosyal hayat

Kamu alanlarından kaçınma ile başlayan önlemlerin sokağa çıkma kısıtlamaları halini alması ile her birimiz yalnızlaştık. Bu durumla başa çıkma konusunda kimimiz daha başarılı olurken, kimimiz mental anlamda zor günler geçirdik.

Dünyanın dört bir yanından, komşuluk ilişkilerinin nasıl geliştiği ve toplumun her kesiminin birbirine nasıl sahip çıktığını gözler önüne seren videolarla karşılaştık. Dünyaca tanınmış sanatçılar, sosyal platformlardan, “evde kal” sloganıyla canlı konserler, söyleşiler ve şovlar yaptı. Müzeler, galeriler ve kültürel lokasyonlar online turlar düzenlemeye başladı. Bu süreçte, insani duyguların, kenetlenmenin ve destek olmanın belki de en güzel ve doğal hallerine şahit olduk.

İlginizi çekebilir: Evden Çıkmadan Ziyaret Edebileceğiniz 11 Muhteşem Yer

Kişisel gelişim

Sosyal yaşamın ve hızlı tempoda devam eden hayatın durulmasıyla özümüze dönmek için bir fırsat yakaladık. Ruhumuzla bağ kurmak, gerçek ihtiyaçlarımızı fark etmek ve özümüzle tanışmak için antik çağlardan beri var olan fakat bizim için yeni pek çok pratikle tanıştık.

Nefes egzersizleri ve meditasyon yaptık bedenimizi rahatlattık. Kim olduğumuzu, hayat amacımızı ve nereye doğru gittiğimizi sorguladık. Zihin yapımızı değiştirdik, ana döndük, yeni alışkanlıklar edindik ve daha iyiye giden o yolda sağlam adımlar attık. Evlerimizde kaldığımız anlarda zaman öldürmek yerine kendimize yatırım yaptık, ruhumuzu canlandırdık. Ritüeller yarattık ve kişisel bakımın bir ayrıcalık değil öncelik olduğunun farkına vardık. Gerçek kendimizle tanıştık.  

İlginizi çekebilir: Sosyal İzolasyonda Psikolojimizi Olumsuz Etkileyen 5 Davranış

Eğitim

Uzaktan eğitim sistemine geçen okullar ve kurumlar, online mecralara taşıdıkları derslerini halka açık bir hale getirdi. Dünyanın en iyi okullarının, alanında uzman profesörlerinden ders alma fırsatı herkese verildi ve pozitif bilimlerden mutfak sanatlarına, antik öğretilerden tasarımın inceliklerine kadar pek çok konuda eğitim ulaşılabilir oldu. Dersler ve kongreler online olarak, kimsenin hayatını riske atmadan düzenlendi. Boş vakitleri dolduracak ve kendimizi geliştirmemize yarayacak bu imkan hepimize verildi.

İlginizi çekebilir: Evinizden Çıkmadan Katılabileceğiniz 5 Online Kurs

Çevresel etkiler

En başta sanayinin ve ulaşımın neredeyse sıfırlanması sonucu atmosfere salınan zararlı gazlar minimal seviyelere ulaştı. İnsanların evlerine çekilmesi nedeniyle ise doğal hayat şehirlerin göbeğine kadar indi. Sahillerde görünen yunuslardan, sokaklarda gezen geyikle kadar renkli manzaralara şahit olduk.

İlginizi çekebilir: Dünya Çevre Günü: Covid-19 Süresince Karbon Emisyonları Yüzde 17 Azaldı

Fakat maalesef bu iyiye gidiş çok kısa sürdü ve öngörülemez bir çevre kirliliği ile beraber eskisinden de beter bir hal aldı. Tek kullanımlık plastik maskeler! Kişisel önlemlerin başında gelen maskelerin yüzde 75’i gerektiği gibi atık sistemine gönderilmek yerine, doğaya ve sulara salındı.

İlginizi çekebilir: Plastik Kullanımı: Gezegenimiz İçin Büyük Bir Tehdit

Sonuç olarak da hayatın öngörülemez olduğu, değişimin kaçınılmazlığı ve doğa karşındaki çaresizliğimiz hepimizin kulağına küpe oldu!




Sıla Bakır

1993 yılında doğan Sıla, lisans eğitimini 2017 yılında Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarım Bölümü’nde tamamladı. Lisansüstü eğitimine devam etmeye karar vererek Politecnico di Milano’da Stratejik Tasarım Master’ı yapmaya başladı. Sağlıklı ve dengeli hayat tarzı konusundaki merakı sonucunda bol bol araştırma yapmakta, karşısında çıkan yeni fikirleri denemekten ve bunları paylaşmaktan büyük keyif...



BLOOM SHOP