Hiç iki günlük tanıdığınız biriyle aranızda dayanılmaz bir çekim hissettiniz mi? Hatta aşık olduğunuzu düşündünüz mü? Arkadaşlarınıza anlattığınız bu “ilk görüşte aşk” aslında sandığınız gibi bir şey olmayabilir.

Bu hissettiğiniz şey feromonların da etkisiyle karşınızdakiyle aranızdaki yoğun cinsel çekim olabilir. Bilimsel olarak kesin kanıtlanmış olmasa da, feromonlar sayesinde karşımızdaki insanın sadece kokusundan bile başımızın dönebileceği görüşündeyim. Aramızdaki günlük hayatta biz bu elektriklenmeye, karşı koyamadığımız arzuya kimi zaman aşk, kimi zaman da cinsel çekim diyoruz.

Cinsel çekimle başlayan ilişkiler zamanla tutkulu bir aşka dönüşebildiği gibi, yıllardır etrafımızda olan en yakın arkadaşımıza bir gün bir hareketi yüzünden aşık olabiliriz. Tutku aşık olmak için ilk şart olabilir ama her tutku aşka da dönüşmez.

Sadece cinsel birliktelikten keyif aldığı için karşılıklı anlaşarak bu şekilde sevgili olmadan ilişki kuran insanlar var. Ama bunun yanında çok yoğun cinsel çekim hissettiği için sevgili olan çiftler de var. Araştırmalara göre, yoğun cinsel çekimle yaşanan ilişkilerin ömrü yaklaşık iki yıl olarak belirlenmiş. İki yıl sonra aradaki cinsel dürtü yavaşça azalacağı için, birbiriyle uyumlu olmayan insanların ayrılma olasılığı oldukça yüksek.

Herkes ilişkisinde hem tutkuyu hem de aşkı ister. Fakat bazen her ikisi aynı anda olmayabilir. Peki sadece cinsel çekim hissettiğimiz fakat aşık olmadığımız birliktelikleri nasıl ayırt edebiliriz? Aşık olmadığımız tutkulu birlikteliklerde;

1. Seks yapmak için bir araya geliriz ve beraber vakit geçirmek istemeyiz.

Seks yapmak yerine, beraber sinemaya gitmeyi ya da kahve içmeyi düşünmeyiz. Zorla da olsa bu aktiviteleri yapsak bile, karşımızdaki insandan sıkıldığımızı fark ederiz.

Aşık olduğumuz insanla ise seks dışında kaliteli zaman geçirip bir şeyler paylaşmaktan oldukça keyif alırız. Bazen zamanın nasıl geçtiğini bile unuturuz.

2. Karşımızdaki ile sıkıntılarımızı paylaşmak istemeyiz.

Sadece seks hormonlarımızın yönettiği bir birliktelikse, karşımızdaki bizi harika görsün ister ve asla zayıf yönlerimizi göstermeyiz. Ona karşı asla açık olmaz, duygularımızı açmayız.

Aşık olduğumuzda ise karşımızdakinin problemlerini dinlemeyi ve onu mutlu etmeyi isteriz.

3. Karşımızdaki insanın görünüşüne önem veririz, davranışlarına ya da kişiliğine değil.

Arkadaşlarımıza anlatırken tek ilgilendiğimiz ne kadar kaslı olduğu, ne kadar harika saçları olduğu olabilir. Hangi okulda okuduğu, ya da nelerden zevk aldığına önem vermeyiz.

Aşık olduğumuzda ise karşımızdakinin sevdiği şeyleri, güzel özelliklerini bilir ve ona önem veririz.

4. Arkadaşlarımızla, ailemizle tanıştırmayı istemeyiz.

Ciddi bir adım olacağı için ailemizle partnerimizi bir araya getirmeyi düşünmeyiz. Karşımızdakini kimi zaman sadece bir seks objesi olarak gördüğümüz için de arkadaşlarımızla tanıştırmaktan çekiniriz.

5. Ortak gelecek hayali kurmayız.

Aşık olduğumuz insanla bir gün aile olmayı düşünürken, tutkuyla bağlandığımız ve aslında tanımadığımız bir insanla geleceğimiz olmasını istemeyiz. Çünkü içten içe bunun tabiri caizse geçici bir heves olduğunu biliriz.

İlginizi çekebilir!



Öykü Gökler

1988 yılında Ankara'da doğdu. 2011 yılında lisans eğitimini ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde tamamladıktan sonra kendi tasarımlarını üreten bir ayakkabı atölyesinde, kendi koleksiyonunu oluşturarak ayakkabı tasarlamaya başladı. Aynı zamanda çocuk hikayeleri kitabı çıkarmak üzere editörlük eğitimi almakta. Yoga, pilates, fotoğraf çekmek ve müzik dinlemek en keyif aldığı aktiviteler...



BLOOM SHOP