YAZAN: DİLA GÜNAÇTI
FOTOĞRAF: JENNI KAYNE
In partnership with Wings

Yaş aldıkça, dünyanın bize sunduğu fırsatların azaldığını, daha yalnızlaştığımızı hissedebiliriz. Gençliğin verdiği coşkuyla acele içinde yaşadığımız hayat bir gün yavaşlayınca anlam arayışına düşmemek elde değil. Çevremizden duyarak büyüdüğümüz; filmlere, dizilere ve tükettiğimiz tüm medyaya işlemiş orta yaş krizi korkusu kapıyı çaldığında, hayatımızın kalanını nasıl geçireceğimizin seçimini de yapmak gerekiyor. Chip Conley’nin Learning to Love Midlife: 12 Reasons Why Life Gets Better with Age kitabında da bahsettiği gibi, orta yaş spektrumunun bir tarafından öbür tarafına geçtiğinizde hayatınızın en güzel yılları sizi karşılamayı bekliyor olabilir.


Chip Conley ile orta yaşları sevmeyi öğrenmek

Orta yaşları yönlendirmek kimileri için daha zorlu olabiliyor. Learning to Love Midlife: 12 Reasons Why Life Gets Better with Age kitabının yazarı Chip Conley de benzer bir deneyim yaşamış. 40’lı yaşlarının ortalarında zor bir dönemden geçen Conley, özellikle yakın arkadaş kayıpları ile yüzleştiği bir dönem sonrası kendini bir krizin ortasında bulduğunu anlatıyor. Yaşam süresinin de uzaması ile artık otuz beş ila yetmiş yaş arası sayılan orta yaş dönemi, hayatımızın oldukça uzun bir periyodunu kapsıyor. Bu dönemi bir yol haritası olmadan geçiren ve zorlanan birçok kişi için bu kitabı yazan Conley, hayatının hem en kötü hem de en iyi olarak tanımladığı zamanlarında öğrendiklerini paylaşıyor.

Orta yaşların hayatın en iyi dönemi olabileceğini savunan Conley, bunun nedenlerini ise kitapta ele aldığı on iki madde ile aktarıyor. Orta yaş döneminde geçirdiğimiz doğal dönüşümleri daha iyi anlamlandırmaya yardımcı olacak bu kitap, bizi bir krizin öteki tarafına taşımayı hedefliyor. Learning to Love Midlife, orta yaşın beklenmedik zevkleri ve sevinçleri için bir uyandırma çağrısı olarak hareket etmeyi ve yalnızca orta yaşı sevmeyi değil, aynı zamanda orta yaşta kendinizi sevmeyi de öğrenmeniz için bir rehber olmayı amaçlıyor.

Bu dönemi “derimizi dökerken, kanatlarımızı açarken ve bilgeliğimizi dünyaya yaydıkça içimizde derin bir şeyin uyandığı bir dönem” olarak tanımlayan Conley, orta yaşlarımıza katlanmak ve bu dönemi hayatımızın artık yılları gibi yaşamak yerine gerçekten hayran olduğumuz bir döneme çevirmenin anahtarını sunuyor. Yetişkin yaşamınızın ikinci yarısını bilinçli bir şekilde nasıl yönetebileceğinizi düşüneceğiniz ve yaşlandıkça hayatın neden daha iyi hale geldiğinin 12 nedenini keşfedeceğiniz bu kitabı okumadan önce, sağlıklı bir orta yaş dönemi için yapılan araştırmalar ve siz içinize dönerken yardımcı olacak pratiklere bir göz atalım.

Blue Zones teorisi

Hepimizin optimal bir hayat senaryosunda ne kadar yaşayacağımız ile ilgili öngörüleri vardır. Çevremizi ve genetiğimizi göz önüne aldığımızda ortalama yaşam süremizi tahmin edebiliyoruz. Blue Zones yani Mavi Bölgeler, yapılan araştırmalara göre bölgedeki yerel insanların yaklaşık 100 yaşına kadar sağlıkla yaşadığı alanlar olarak tespit ediliyor. National Geographic üyesi ve New York Times yazarı olan Dan Buettner, “Mavi Bölgeler” olarak adlandırılan lokasyonları keşfederken, yaptığı araştırmalar sonucunda yaşam kalitesi ve yaşam süresini arttıran ortak yaşam tarzı ilkelerini de listeleme fırsatı buluyor. Netflix’te yer alan 100 Yıl Yaşamak: Mavi Bölgelerin Sırları belgeselinde bu bölgeleri daha yakından tanıma fırsatı bulabilirsiniz.

Dan Buettner’in paylaştığı 8 yaşam ilkesi şöyle:

  1. Doğal hareketlilik.
  2. Bir amaca sahip olmak.
  3. %80 kuralı ile tam doymadan sofradan kalkmak.
  4. İnançlı olmak.
  5. Sebze ağırlıklı beslenmek.
  6. Aileye önem vermek.
  7. Sosyal gruplara ve iyi arkadaşlıklara sahip olmak.

Bu ilkeler yalnızca uzun bir yaşamı garantilemek için değil, hayatınızın genç olarak tanımlanmayan yıllarını kaliteli ve sağlıklı geçirmek için de oldukça değerli.

Orta yaşları daha iyi idare etmenize yarayacak pratikler

1. Karşılaştırma yapmamak

Aynı yaşta olduğumuz insanlarla kendimizi karşılaştırmak her yaşta yanlış olsa da orta yaşlarda biriken kaygılar, sağlık durumları ve yaşlanmanın gözle görülür etkileri ile birlikte bu yargılar kaçınılmaz olabiliyor. Büyüdükçe gerçek güzelliğin yüzümüzden içimize doğru ilerlediğini kavradığımızda görünüşümüze karşı daha şefkatle yaklaşabiliriz.

2. İlişkilere yatırım yapmak

Sağlam ilişkilere sahip olmak, sosyal çevreye ve bir gruba dahil olmak orta yaş dönemimizi yalnız değil, tecrübelerimizi paylaşarak geçirmek için çok önemli. Ailemizin desteği, ortak kaygılara sahip olduğumuz insanları anlamak ve en önemlisi yaşımız ne olursa olsun iyi zaman geçirmeye ve eğlenmeye ihtiyacımız ve hakkımız olduğunu bilmek çok önemli çünkü iyi hissetmek, iyi olma halimize de doğrudan katkıda bulunuyor.

3. Bırakabilmeyi öğrenmek

Zamanla tutunduğumuz doğruları, orta yaşımıza kadar sürüklediğimiz dertleri ve modası geçmiş düşünceleri, kinimizi ve affedemediklerimizi bırakmak, aslında bize yardımcı olan hayat perspektifinden de uzaklaşmamıza neden oluyor. Hayatımızda asıl önemli olan şeyleri bulup dikkatimizi o yöne yönelttiğimizde enerjimizi gereksiz hiçbir şeye harcamayız. Yaş aldıkça enerjimizin önemi de malum… Hayatımızın her döneminin kendi derslerini içermesine izin vererek bu döneme işe yaramayan her şeyi bırakarak girmeyi deneyin.

4. Geleneksel başarı kavramından uzaklaşmak

Toplumda statünün ve maddiyatın önemi benlik ile iç içe geçmiş durumdayken, çoğumuz gençliğimizi geleneksel başarı kavramına uyum sağlamak için zorlaştırıyoruz. Orta yaşlarımıza geldiğimizde ise hayatı bir yarış olarak görmeyi sonunda bırakabilir ve yavaşlayabiliriz. Bu dönemde geleneksel başarı kavramının size anlamsız gelmeye başlamasıyla hayatınızda ortaya çıkan boşluğu başka bir şey ile doldurmadan önce ajandanızda yapacak bir şeyiniz olmadığı günlerin tadını çıkarın.

5. Egodan benliğe geçiş

Hayatımızın ergenlik ve ilk yetişkinlik döneminin genellikle egoyla beslendiği söylenir. Maddi dünyanın gerekliliklerine uygun olarak kendine bir yer edinmek isteyen benlik, egoyu dinler. Hayatımızın ileriki dönemlerinde ise zihnimizden kalbe geçiş yapabiliriz. Ruhumuzu dinlediğimiz, etiketlerin ve toplumsal yargıların artık bizim için bir şey ifade etmeyeceği noktada dışa dönük kişiliğimizden uzaklaşarak daha içe dönük yaşadığımızın farkına varabiliriz.

Hayatımızın bu döneminde kalbimizin, ruhumuzun ve zihnimizin de en az bedenimiz kadar önemli olduğunu kavrayarak farklı bir yönümüzü besleyebiliriz.


Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz! 





BLOOM SHOP