Japonya’da bulunan Okinawa adası, uzun ömürlü ve mutlu insanların yaşadığı yer olarak ün salmış durumda. Nedir peki bu adanın insana uzun bir ömür ve mutluluk sağlayan tarafı?
İkigai!
Japonya yaşayan milyonlarca insanın her sabah yataklarından coşkuyla fırlama sebebi, sahip oldukları ikigai’leri! İkigai’nin kökleri ise Okinawa adasına dayanıyor.
“Blue Zones: Lessons on Living Longer from the People Who’ve Lived the Longest” kitabının yazarı Dan Buettner, üç maddelik bir liste yapmamızı öneriyor. Bu listenin birincisi değerlerimiz, ikincisi yapmayı sevdiğimiz şeyler ve üçüncüsü becerikli olduğumuz işler olsun diyor. Bu üç listede kesişenler ise bizim ikigai’mizi oluşturduğunu belirtiyor.
Çünkü yapılan araştırmalar, kişilerin yaşamlarındaki amaçlarını kaybetmelerinin olumsuz sonuçlara sebep olabileceğini gösteriyor. Amerikan mitoloji uzmanı ve yazar Joseph Campbell öğrencilerine, “Mutluluğunuzu takip edin, nerede olduğunu bulun ve takip etmekten korkmayın.” diye tavsiye de bulunuyor.
Ikigai kitabının yazarı Hector Garcia ise, ikigai’nin sevdiğiniz ve başarılı olduğunuz şeylerin kesişiminde olduğunu söylüyor. Aynı zamanda “Eğer sadece materyalist zenginliklere odaklanırsanız, yaşama karşı tatmin olma duygunuzu da kaybedebilirsiniz. Bu durumun sonucunda ise daha manalı şeyler arayışına girip, iç sesinize kulak vermeye başlarsınız.” diyerek kitabında belirtiyor.
İkigai’nin kesiştiği dört esas unsur nedir?
- Sevdiğiniz şey –Tutkunuz
- Dünyanın ihtiyacı olan şey- Misyonunuz
- Becerikli olduğunuz şey- Uğraşınız
- Maaş aldığınız şey-İşiniz
Kendi ikigai’nizi keşfetmek size memnuniyet ve mutluluk sağlayarak daha uzun bir hayat yaşamanızı sağlayacaktır. Eğer ikigai’nizi bulmak istiyorsanız kendinize bu dört soruyu sormalısınız:
- Neyi seviyorum?
- Hangi konuda becerikliyim?
- Hangi konuda para kazanabilirim ya da neyi gelecek uğraşım haline getirebilirim?
- Dünyanın neye ihtiyacı var?
İkigai kitabının yazarları Hector Garcia ve Francese Miralles, herkesin kendi ikigai’sini bulabilmesi için başvurması gereken 10 kuralı belirtiyor:
- Aktif olun ve bir köşeye çekilmeyin.
- Telaşı geride bırakın ve yavaşlayın.
- Yüzde 80 potansiyelinizle yemek yiyin.
- Çevrenizde iyi dostlar biriktirin.
- Spor yapın.
- Gülümseyin ve çevrenizdeki insanları tanıyın.
- Doğayla iletişim kurun.
- Gününüzü aydınlatan her şeye teşekkür edin.
- Anı yaşayın.
- İkigai’nizi takip edin.
Biz insanların ortak problemi, sorumluluklarımız arttıkça, rutinler oluşmaya başladıkça meraklarımızı yitiriyoruz. Günlük hayatımızda memnuniyet ve mana arıyorsak, bu durumu değiştirmek için kolları sıvamalıyınız.
Albert Einstein’ın, insanları merak etme konusunda cesaretlendiren güzel bir söz bulunmakta: “Neden sorguladığınızı düşünmeyin, sorgulamayı hiçbir zaman bırakmayın. Cevaplayamadığınız sorulardan korkmayın, bilmediğiniz şeyleri açıklamaya çalışmayın. Sonsuzluğu, hayatı, gerçekliği düşündüğünüz zaman hayret içinde kalmıyor musunuz? Her gün çevrenizdekileri daha çok idrak etmeye çalışın. Her zaman merak edin. Doğuştan meraklıyız. Öğrenmek, keşfetmek, çalışmak gibi dürtülerimiz var. Memnuniyet çoğumuzun en önemli önceliği. Milyonlarca insan ne yapmaları gerektiğini bulmakta zorluk çekiyor. Onları ne heyecanlandırır, zamanı düşünmeden çalıştırır, içlerindeki en iyiyi çıkarır?”
Sezgilerimiz ve merakımız içimizdeki ikigai ile iletişim kurmamızdaki yardımcılarımız olacaktır. İçimizdeki ikigai’yi bulmak ve takip etmek dileğiyle…
Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz:
