İyi olma hali bedensel, zihinsel, ruhsal olduğu kadar çevresel ve toplumsaldır. İnsan sağlığı her anlamda dış dünyayla; insanlarla, çevresiyle ve en büyük ölçekte gezegeniyle olan ilişkisine sıkı sıkıya bağlıdır. Gezegenimizin ilk gününden beri süregelen enerji ve madde akışı insanlara da erişir ve iç sistemlerimizin çalışabilmesini, yaşamın devam etmesini sağlar. Bu koparılamaz yaşam döngüsü 1970 senesinde henüz bir çevre bilimci olan Dr. Jeffrey Bland‘in Fonksiyonel Tıp alanını kurmasında çıkış noktasını oluşturmuştur. “Bir canlının artığı diğer canlının hayatıdır.” sözü ile küresel döngülerin öneminden ve iklim krizi başta olmak üzere birçok çevresel kriz ile dengesini nasıl bozduğumuzdan bahseden Dr. Bland, insanların ve gezegenin bağışıklık sistemi birbirine nasıl sıkı sıkıya bağlı sorusuna insan ve gezegeni iki canlı organizma gibi karşılaştırarak cevap veriyor.
Sağlık alanında çalışan kişiler olarak, iklim krizi üzerine düşünmeye başladığımızda hızlı değişiklik yapabileceğimiz hava, su, toprak ve denizden vücudumuzdaki hücrelere kadar birçok düzeyde hastalığın gidişatını değiştirebileceğimiz konusunda çok iyimserim.
Dr. Jeffrey BLAND
Gezegenin bağışıklık sistemi nedir?
Gezegenin bağışıklık sistemi tüm doğal döngülerin enerjiden maddeye, maddeden enerjiye olan doğal geçişlerini tüm dışsal faktörlere karşı dayanıklılık göstererek yönetebilme yetisidir.
İnsanların bağışıklık sistemi
İnsanların bağışıklık sistemi de gezegenin bağışıklık sistemi ile aynı temel fonksiyona sahiptir. Amacı tüm dışsal faktörlere karşı dayanıklılık göstererek içsel sistemlerin sağlıklı çalışmaya devam etmesini sağlamaktır. Bunun dışında insanların bağışıklık sistemleri de enerjiden maddeye, maddeden enerjiye doğal olarak geçiş yapar. Buna en güzel örneklerden biri duygu molekülleridir.
Döngüsellik: Duygu molekülleri
Duygu molekülleri fikir, deneyim, duygu ve davranışların değiş tokuşu sırasında oluşur. Tüm bu soyut unsurlar bir kişinin konuşma eylemi sırasında ilk olarak havada iletilir, diğer kişinin kulağına materyal anlamda erişir. Burada zihin onlara soyut anlamlar katar ve kendi fikirlerini oluşturur. Bu değiş tokuş sırasında da bireylerde yeni moleküller yaratılır. Bu yaratılan yeni moleküllere duygu molekülleri, sürece de fikirlerin materyalleşmesi denir.
Dr. Bland’e göre eğer yapılan değiş tokuş düşmanca örneğin bir kavga ise, moleküler bozulma yaşanabilir. Eğer huzur, mutluluk, keyif veren bir sohbet ise sinir sistemini pozitif yönde etkileyecek moleküller üretilir. Son 20 yılda yürütülmüş araştırmalarda ise duygu moleküllerinin epigenetik döngüleri yani kişilerin gen gösterimlerini etkileyebildiği görülmüştür. Kısaca tüm değiş tokuşlar sırasında oluşan duygu molekülleri genleri işaretleyip uzun zaman sonra kişinin sinir ve bağışıklık sistemini etkileyecek sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle de epigenetik düzeyde tüm zararlı ilişki formları en az toksin zehirlenmesi veya bir bakteri enfeksiyonu gibi değerlendirilir ve eşit derecede zarar gösterebilir.
Buna en iyi örneklerden biri olarak komorbidite yani ek hastalığa yatkınlık verilebilir. Obezite, diyabet, kronik kardiyovasküler hastalıklara sahip kişilerin SARS-Cov-2 virüsü maruziyeti sonucu ağır Covid-19 hastası olma ve/veya hayatlarını kaybetme riskinin daha yüksek olması komorbiditedir. Komorbiditeyi bağışıklık sistemi dayanıklılığın kırılması sonucu yaşanan bir dengesizlik hali olarak tanımlayan Dr. Bland, çevresel faktörlere karşı aşırı hassasiyetinin bedende hiper-fonksiyona yol açtığını söyler. Bu da bedeni SARS-Cov-2 virüsü gibi çevresel faktörlere karşı daha savunmasız hale getirir.
Aynı durum gezegen bağışıklığına uyarlanırsa birçok cepheden saldırı altında olan yani komorbidite hastası olan gezegenimiz en ufak dışsal tetikliyicilere karşı fazlasıyla yaşamı için savaşması gereken bir noktaya erişmiştir.
Ekoloji: Ev bilimi
Pandemide artan bireysel, sosyal ve çevresel farkındalık herkesin odağına ortak bir olguyu koydu: Ev. Bir formda herkes evi; hücrelerini, bedenini, ailesini, toplumu, gezegen sağlığını korumak için çaba göstermeye başladı. Dr. Bland’e göre kelimenin tam anlamı ile ev bilimi olan ekolojinin en iyi ortaya konuşlarından biri olan bu yeni odağımız tüm canlıların birbirleri ile olan bağlantısının anlaşılmasına yardımcı olabilir.
Peki, neden bazı kişiler sadece kendi bedensel sağlıklarını düşünebilirken diğer kişiler gezegen sağlığını da önceliklendirebilir? Bunun da asıl sebebin kişisel ego olduğunu belirten Dr. Bland egonun iki tür yansımasında; ben merkezli ve alturistik biçiminden ikincisinin çok önem taşıdığını belirtir. Alturistik egoda kişi kendi egosundan yola çıkar ama başkalarının da faydası için çalışır. Kendi şahsi fikir, deneyim, duygu ve buluşlarını başkalarının da kullanmasının faydalı olacağını düşünerek motive olur.
İklim krizinden çıkış: Gezegen bağışıklığını arttırmak
İklim krizi başta olmak üzere her tür çevresel krizi atlatmanın ilk adımı gezegenin dayanıklılığını yeniden sağlamak yani bağışıklık sistemini güçlendirmekten geçer. Bu konuda çalışmalar yapan bilim insanları, girişimci ve aktivistlerin sunduğu çözümler aslında yeniden keşfedilmiş tarihsel konseptler; yabanileştirme, muhafaza etme, rejenerasyon olup tüm evrensel döngülerin sürdürülebilirliğini, çeşitliliğini, kendini yenileme yetisini arttırmayı yani dışsal faktörlere karşı bağışıklık kazandırmayı amaçlar.
Bu nedenle tüm bu “yeni teknoloji” çevresel yaklaşımların iklim krizini durdurabilecek hatta verilen hasarı geri çevirebilecek potansiyeli vardır. Kısaca tüm yeni nesil, eski usül çevresel uygulamaların; rejeneratif tarım ve hayvancılık, bitkisel bazlı et üretimi ve nicesinin özünde gezegene bozulan dengesini yeniden kazandırmak vardır. Bu nedenle Dr. Bland kişilerin attığı doğru adımlar ile çevresel krizler karşısında bir şansımız olduğuna inanır.