YAZAN: PSK. NAZLI KALENDER KOCABAŞA

Mansplaining kavramı ile ilk karşılaşmam okuduğum yabancı bir makaleyle oldu. Bizim ülkemizde de sıkça uygulandığını düşündüğüm için kavramı Türkçe kaynaklarda da araştırdım ama karşıma pek bir şey çıkmadı. Hatta terimin tam Türkçe bir karşılığı bile henüz yok. Bir grup, bu kavram için bazı uyarlamalar kullanmakta fakat bu uyarlamaların içinde direkt bir şekilde erkek cinsel organının adı geçtiği için hoş karşılanmıyor. Öneriler arasındaki “erkeklenme” uyarlaması şimdiye kadar sunulanlar arasında en uygunu görünüyor. 

Mansplaining nedir?

Kavramı Türkçeleştirmeyi bir kenara bırakırsak mansplaining özellikle ataerkil toplumların kanayan bir yarası gibidir diyebilirim. Çoğu erkek, uzmanı olsun olmasın, konuyla ilgili bilgi ya da deneyimi olsun olmasın, kendinden emin bir şekilde açıklamalarda bulunma ve bilgiçlik taslama eğilimi gösterebilmekte. Zaten mansplaining de man (erkek) ve explain (açıklamak) kelimelerinin birleşmesinden oluşuyor.

Aslında kavram sadece birkaç yıllık bir maziye sahip. Ama kendilerini açıklamak ve ciddiye alınmak için erkeklerden çok daha fazla emek harcamaları gerektiğini düşünen kadınlar tarafından hızla tüm dünyaya yayıldığını söyleyebiliriz. 

İlginizi çekebilir: Modern Yaşamda Kadın ve Erkek

Mansplaining nasıl fark edilir? 

Bir konuşmada mansplaining olduğuna ya da bir erkeğin bir kadına mansplaining uyguladığına dair emareler nelerdir diye soracak olursanız; mansplaining uygulayacısının en belirgin özelliği aşırı özgüvenli ve kendinden emin görünmesidir. Bu kişi içten içe öyle hissetmese de dışarıya öyle bir görüntü verir. Karşısındakini dinlemez ve sazı eline alarak konuşmaya başlar. Tavırlarında inceden inceye sezdiğiniz bir küçümseme, aşağılama da vardır. 

Mansplaining örnekleri

Yazar Rebecca Solnit, 2008 yılında yazdığı bir makalesinde harika bir mansplaining örneği veriyor. Solnit, katıldığı bir partide, o akşam tanıştığı bir adamın kendisine neyle ilgili yazdığını sorduğunu anlatıyor. Bu soru üzerine Solnit, en son yazdığı kitabın adını söylemeye ve bu kitabından bahsetmeye yelteniyor ama adam onu kesip son dönemlerde bu konuyla ilgili yazılmış çok önemli bir kitaptan bahsetmeye başlıyor.

Bir süre sonra fark ediyorlar ki bahsettiği kitap zaten Solnit’in yazdığı kitap ve kendinden emin bir şekilde kitabı Solnit’e anlatan adam, kitabın tamamını bile okumamış, sadece kitabın bir değerlendirmesini okumuş bir şekilde yazara bilgiçlik taslamakta. 

Mansplaining’in nedenleri

Bence değinmemiz gereken önemli bir nokta da mansplaining’in altında yatan nedenler. Nedenleri iki ayrı koldan incelemek gerekiyor diye düşünüyorum:

Birinci boyut, toplumsal bir boyut. Evde, okulda, kendi toplumunda mansplaining uygulandığını görerek yetişen, bunu erkek rolünün bir parçası olarak gören birey, bu davranışı kopyalayıp kendine toplumda bir yer edinerek onay topluyor. Bu şekilde ona daha çok saygı duyulacağını düşünüyor. Ayrıca mansplaining sadece kadınlara yapılmıyor, erkekler de bunu birbirlerine yapabiliyor. Çünkü mansplaining’in ikinci bir boyutu daha var ki bu da psikolojik boyut. 

Mansplaining uygulayan erkeklerin çocukluk dönemine baktığımızda muhtemelen ebeveynleri tarafından olması gerekenin dışında tutum ve davranışlara maruz kaldıklarını göreceğiz. Bu erkekler şu anda bakıldığında kibirli, ukala ve kendilerinden emin görünseler de aslında içlerinde incinmiş birer çocuk taşımaktalar.

Aile fertlerinden ihtiyacı olan değeri, onayı, empatiyi göremeyen bu çocuklar, özdeğerleri düşük bireyler haline geliyorlar. Bu düşük özdeğeri telafi etmek için de sürekli kendini öne çıkaran, öven bir tutum sergiliyorlar. Zamanında maruz kaldıkları koşullu sevgi yüzünden, bugün de insanların onu olduğu gibi sevebileceğine inanmıyorlar. Sürekli etrafındakileri etkilemek peşindeler. Aslında bu çaba onları itici hale getiriyor ama farkında değiller.

Bazen de erkeğin yaptığı mansplaining’in sebebi, çocukluk döneminde ihtiyacı olanı alamamak değil de ihtiyacı olandan çok fazlasını almak olabilir. Aile fertleri çocuğu fazlasıyla şımartır, onu hayatın getirebileceği zorluklara karşı hazırlamaz ve ona “özel insan” muamelesi yaparsa kişi ileride diğer insanlardan da bu özel muameleyi talep eder. 

İlginizi çekebilir: Sağlıklı Bir İlişkinin Dişil ve Eril Enerji Dengesi

Mansplaining nasıl önlenebilir?

Terapi ortamında, kişinin mansplaining davranışını ortadan kaldırmak için yapabileceğimiz en iyi şey onun bu davranışlarını fark etmesi, bu davranışının çevresindekileri nasıl hissettirdiğini görebilmesi ve bu davranışının kökünde yatan sebepleri bulabilmesidir. Tahmin edebileceğiniz gibi bu kişiler “Ben mansplaining yapıyorum ve bunu durdurmak istiyorum.” diyerek terapiye başvurmazlar. Genelde bu durum kendisini çift terapilerinde gösterir. Bazen bireysel terapilerimizde de ilerleyen zamanlarda bu durumu fark edebiliyoruz. 

Toplumsal olarak yapılabilecek en iyi mücadele, özgüvenli, kendine ve başkalarına saygılı, mutlu çocuklar yetiştirebilmek diye düşünüyorum. Kendisiyle mutlu ve barışık olan bir bireyin mansplaining yapması söz konusu olmaz.

Gelin görün ki günümüzde böyle çocuklar da yetiştirmek çok kolay değil. Hem anne hem baba stresli iş ortamlarına sahipken, ekonomik zorluklar yaşıyorken çocuklarının ihtiyaçlarını gözden kaçırabilir. Bu sebeple daha fazla aile bilinçlendirme programı geliştirilmelidir. Çocuk gelişimin önemi her mecrada, sürekli vurgulanmalı diye düşünüyorum. 

İlginizi çekebilir: Özgüven ve Ego Arasındaki 4 Fark

Peki womansplaining diye bir şey de var mı? 

Evet aslında var. Mansplaining’in altında yatan sebepleri konuşurken konunun psikolojik boyutuna değinmiştik. Çocukluğunda yeterince ilgi, değer, empati göremeyen ya da aşırı şımartılıp “özel insan” muamelesi gören erkek çocuk ileride bir mansplaining uygulayıcısına dönüşebilir demiştik.

Aslında aynı durum kadınlar için de geçerli. Bahsettiğimiz şartlarda büyümüş bir kız çocuğu da ileride kendini daha değerli hissedebilmek adına başkalarına ahkam kesip üstünlük taslayabilir. Çift terapisine gelen danışanlarımın arasında kadın zorbalığına, kadının psikolojik şiddetine maruz kalmakta olan erkeklere de rastlamaktayım. 

Bu tip davranış kalıplarından kurtulmak için hem kadına hem de erkeğe gerekli olan şey: Farkındalık! Ülkemizde bu tip davranışlara o kadar alışılmış ki adeta herkes tarafından normalleştirilmiş durumda. İlk adım yakın çevremizde olan bitenleri fark etmek. Kişi kendine sormalı, evde, işte, okulda, arkadaş ortamımda bu tip davranışlara maruz kalıyor muyum ya da başkalarını maruz bırakıyor muyum diye. Fark etmeden değiştirmek mümkün değil. 



Klinik Psk. Nazlı Kocabaşa

1986 yılında İstanbul'da doğan Nazlı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesini bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Uzmanlığına klinik psikoloji üzerinde devam eden Nazlı aynı zamanda psikodrama, aile danışmanlığı ve emdr terapistliği eğitimleri aldı. Şuanda "Tempora Aile Danışmanlık Merkezi"nde yetişkin ve çift-aile terapisti olarak hizmet vermektedir....



BLOOM SHOP