Kadınların yüzde 50’si hayatlarının bir döneminde saç dökülmesiyle ve bu problemin fiziksel, zihinsel ve ruhsal etkileriyle karşılaşır. Yeterince konuşulmayan ve normalleştirilen saç kaybı, kadınlar arasında bir utanç dalgasının oluşmasına ve stresin artmasına neden olur. Giderek artan endişe seviyeleri ise saç dökülmesini hızlandırarak durumu kısır döngüye sokar. Çevresel faktörlerin en az genetik yatkınlık kadar rol oynadığı bu problemde tedavi süreci, sorunun kaynağının tespit edilmesiyle başlar. Sadece saç bakımına odaklanmayan, aynı zamanda beslenmeye, hormonlara, zihinsel sağlığa bütüncül bir şekilde yaklaşılan tedavi modelleri ile saç dökülmesini kontrol altına alınabilir. Saç dökülmesi nedenleri ne olursa olsun negatif etkilerinin tüm kadınlarda benzer seyrettiği bu durum saklanması, kabul edilmesi, alışılması gereken bir problem olmak zorunda değildir.
Saç dökülmesi nedir?
Yeni çıkan sağlıklı saç tellerine yer açabilmek için varolan saçların belirli bir ritim ve miktarda dökülmesi gerekir. Günde ortalama 100 tel saçın dökülmesi oldukça doğal ve beklenen bir durumdur. Doğal ritminde ve şiddetinde dökülen sağlıklı saçlar ayda yaklaşık 1.3 cm uzar. Fakat uzama hızı yaş arttıkça yavaşlar. Özellikle bu zamanlarda saç sağlığına dikkat etmek gerekir. Saç dökülmesi günde 100 telin üzerine gözle görülür derecede çıktığı zaman bir problem olarak kabul edilir.
Genetik saç dökülmesi: Androgenetik Alopesi
Çoğunlukla genetiğin rol oynadığı, Androgenetik Alopesi isimli saç incelmesi ve dökülmesi kadın veya erkeklerde 20’li yaşların başında bile kendini göstermeye başlayabilir. Saç dökülmesinin aile geçmişine bağlanması erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür. Fakat çoğu kadın genetik olarak saç dökülmesine yatkındır.
Fiziksel belirtiler konusunda cinsiyete göre ayrışan genetik saç kaybı; erkeklerde saç çizgisinin başladığı noktada kendini gösterirken, kadınlarda saç gözeneklerinin küçülmesi ile genel bir incelme ve dökülme olarak yaşanır. Genetik altyapının hazırlığını yaptığı saç dökülmesi ancak çevresel etmenlerle tetiklenebilir ve bir soruna dönüşebilir. Bu nedenle ilk etapta sadece genetiği suçlamak saç dökülmesine karşı doğru bir yaklaşım olmaz.
Çevresel etmenlere bağlı saç dökülmesi: Telogen Effluvium
Saç gözenekleri fiziksel ve duygusal stres faktörlerine karşı çok hassastır. Genetiğe bağlı saç kaybından hemen sonra görülen saç dökülmesi tipi Telogen Effluvium yani strese ve çevresel etmenlere bağlı saç dökülmesidir. Genetiğe bağlı saç dökülmesine oranla daha kolay tedavi edilebilen ve kısa süre görülen Telogen Effluvium, sorunun kaynağına inilmediği durumlarda kronik bir hastalığa dönüşebilir. İlk stres etmenin belirmesiyle başlayabilirken, kendini 3-6 ay sonra da gösterebilir. Bu nedenle tanı konması güçtür.
Saç dökülmesi nedenleri
Kronik stres
Vücut stres altına girdiğinde kendini en iyi koruma moduna alarak yaşamını sürdürmesi için “çok önemli” olmayan birçok sistemi kapatır. Kapanan sistemlerden birisi de saç sistemidir. Bu nedenle neredeyse her tür yüksek stresli durum saç incelmesi veya dökülmesi ile sonuçlanır. Stresli durumun sona ermesi ile duran saç dökülmesi, genel sağlığın yerine gelmesiyle iyileşir ve saçlar eski canlılığına kavuşur. Eğer stres kronikleşirse saç derisinde bıraktığı hasar da kalıcı hale dönebilir.
Yetersiz saç derisi bakımı
Çoğu hastalığın kaynağı olan enflamasyon kafa derisinde görüldüğü zaman saç dökülmesine neden olabilir. Kronikleşen enflamasyon, düşük seviyelerde görülse bile, saç gözeneklerinin sağlıklı işleyişlerini bozabilir. Saçı yetersiz yıkamak, yeterince durulamamak, kullanılan saç ürünlerinin tam olarak temizlenmemesi saç gözeneklerini tıkar. Uzun süre boyunca tıkalı kalan gözenekler pasif hale geçerek saç üretmeyi bırakır. Saç dökülmesinin yanı sıra inflamasyon; kepek, kabuklanma, egzama gibi diğer saç sorunlarına da neden olabilir.
Agresif saç şekillendirme
Traksiyonel Alopesi olarak adlandırılan saç dökülmesi aşırı ısıya, şekillendirmeye ve germeye maruz bırakılan saçlarda yaşanır. Genellikle fazla şekillendirme; sıkı at kuyrukları, örgüler veya maşa, saç kurutma makinesi gibi yüksek ısılı saç bakım cihazları saçlar üzerinde çok fazla gerginlik oluşturarak kopmalarına neden olur. Saçı sürekli olarak boyamak, rengini açtırmak veya kimyasal başka işlemlere maruz bırakmak da saçları kırılgan ve kopmaya meyilli hale getirir.
Fiziksel ve/veya duygusal travma
Her travma ani veya uzun süre boyunca devam eden uzun saç dökülmesi periyotlarına neden olabilir. Telogen Effluvium olarak adlandırılan bu durumda yaşanan stresli durum saçları üçüncü yani en sonuncu yaşam evresine; telegen evreye alarak hızlı bir şekilde dökülmelerine neden olur. Belirli bir süre boyunca yaşanan bu dökülme periyodu duygusal ve zihinsel iyileşme ile geri döndürülebilir ve tedavi edilebilir.
Hormonal dengesizlikler
Hormonal değişimler saç dökülmesi üzerinde büyük rol oynar. Bir kadın hayatı boyunca menapoz, ergenlik, doğum gibi birçok köklü hormonal süreçlerden geçer. Sürekli olarak değişen hormon seviyeleri dengesizliklere yol açabilir. Artan veya azalan östrojenin vücut tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı dönemde saç dökülmesinin yaşanması çok muhtemeldir. Hormon dengesi sağlanmazsa saç dökülmesi kronikleşebilir.
Bu duruma ek olarak doğum yapmak beraberinde ciddi saç dökülmesini getirebilir. Hamilelik süresince dökülmesi azalan, sağlıklı, gür ve hızlı uzayan saçlar doğumun gerçekleşmesini takip eden 1-2 ay içinde hızlı bir şekilde dökülebilir. Bunun sebebi hamilelik sırasında hızla değişen hormonların saçı anagen yani büyüme evresinde tutmasıdır.
Normal bir zamanda anagen yani büyüme, catagen yani geçiş ve telogen yani dinlenme periyotlarından geçen saçlar hamilelik sırasında sadece artış gösterdikleri anagen evresinde kalırlar. Doğumun gerçekleşmesiyle normalleşmeye başlayan hormonlar 9 ay boyunca birikmiş saçları catagen ve telogen evrelerine alır. Bu da kısa süre içinde ciddi saç kaybına neden olur.
Aslında oldukça doğal ve geçici bir süre için yaşanan bu saç kaybı bilinmezlik yüzünden çoğu yeni anne için korkutucu, endişe verici bir dönem olarak geçer. Hormonların 3-4 ay içinde normal seviyelerine dönmesiyle bu “saç kaybı” periyodu da sonlanır ve saç eski uzama hızına kavuşur.
Yetersiz beslenme
Yetersiz beslenme başka sağlık sorunlarına ortam oluşturabileceği gibi saç dökülmesine de neden olabilir. Özellikle protein eksikliğine bağlı yaşanan temel amino asitlerin vücuda yeterince alınmaması saç sağlığına zarar verebilir. Vegan ve vejeteryan beslenme şekillerinde daha çok görülebilen bu durum aynı zamanda ani kalori düşüşü yaşatan diyet programlarında ve hızlı kilo kayıplarında da kendini gösterebilir.
Vitamin ve mineraller saç sağlığında büyük rol oynar. Bu nedenle eksiklikleri çoğu zaman kendini saç dökülmesi olarak gösterir. Özellikle B12 vitamini, Biotin, Folat ve Riboflavin eksikliği saç dökülmesi ile ilişkilendirilmiştir.
İlaç kullanımı
Kullanılan bazı ilaçlar yan etki olarak saç dökülmesine neden olabilir. Uzmanınızla düzenli olarak kullandığınız ilaçların saçınız üzerindeki olası etkilerini konuşmak ve ne gibi adımlar atılabileceğini planlamak bedensel ve zihinsel sağlınızın üzerinde pozitif etki yaratacaktır.
Hastalıklar
Saç dökülmesi başka hastalıkların bir belirtisi olarak yaşanabilir. Tiroit bezine bağlı görülen hastalıklar saç dökülmesine en çok bağlanan rahatsızlıklardandır. Bunun dışında hormonal dengesizliklere yol açan Polikistik Over Sendromu, otoimmün hastalıklar ve kan dolaşımına zarar vererek kafa derisinde problemlere yol açabilen diyabet saç dökülmesine neden olabilecek rahatsızlıkların başında gelir. Bu hastalıkların tedavi altına alınması saç dökülmesi gibi negatif semptomların ortadan kalkmasını sağlayacaktır.
Saç dökülmesi en az diğer sağlık problemleri kadar önemli, yaygın ve tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Bu durumu saklamak, kabullenmek yerine uzman doktorunuzla paylaşarak sorunun kaynağını saptamak her anlamda çok daha iyi hissetmenizi sağlar.