Wellness (“iyi olma hali”) kavramı kadim öğretilere dayanan yaklaşımı, farklı iyileştirme uygulamaları ve bütünsel bakış açısıyla son yılların önemli bir konusu olsa da hızlı şehir yaşamında pek çok kişi için sürdürülebilir olamayabiliyor. Bu yüzden bazılarımız aslında uygulaması çok kolay olan pratikleri uygulamak, günümüz koşullarına rahatlıkla uyum sağlayabilen sağlıklı hayat tarzını benimsemek ve sürdürmek yerine günlük hayatın koşturmacası içinde kalmayı tercih edebiliyorlar. Çünkü şehirde sürdürülebilir wellness mümkün değilmiş gibi görünüyor.

Kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse; wellness başlığı altında konumlanan pek çok pratiğe, uygulamaya ve bakış açısına günlük hayatımda yer veriyorum. Hiçbir zaman “mükemmeli değil ama her zaman gelişimi hedeflediğim” için çok fazla efor harcamadan hayatı daha mutlu, iyi ve sağlıklı yaşamanın mümkün olduğuna inanıyorum.

Hayat kalitemi çok küçük dokunuşlarla nasıl arttırdığımı merak ediyorsanız sizleri sıradan bir günüme davet ediyorum! İşte iş ve kişisel hayatımı wellness merkezinde nasıl buluşturduğumun sırları!

Sabah saatleri

Sabahları genellikle erken saatlerde kendiliğimden kalkıyorum ve sabah saatlerini oldukça enerjik ve aktif geçiriyorum. Bu durumu kronotip sistemiyle açıklıyorum. Kronotip; 24 saatlik süreçteki davranışlarımızın ve eğilimlerimizin, fiziksel ve genetik faktörlere göre nasıl şekillendiğini ifade ediyor. Benim kronotipim aslan olduğu için sabah saatlerinde ne kadar aktifsem, öğleden sonra da bir o kadar yorgun oluyorum.

İlginizi çekebilir: Kronotip Sistemi Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Sabahları yoğun olan enerjimi değerlendirmek için en geç 07.00’de kalkıp mutlaka kahvaltımı ve sporumu yapıyorum. Pandemi nedeniyle uzun süre önce spor salonuna gitmeyi bıraktım ve havalar hala güzelken sporumu mümkün oldukça açık havada yapmaya özen gösteriyorum. Genellikle fonksiyonel antrenmanlar yapmayı tercih etsem de kış dönemine girerken, günün geç aydınlanması ve soğuk havalar nedeniyle, yogaya ağırlık veriyorum. Bu hafta 40 gün boyunca sürecek olan, bedenimdeki toprak elementini dengeleyen bir yoga akışına başladım. Her sabah 20 dakika süren bu pratiği mutlaka biraz streching ile de destekliyorum.

Yapmayı tercih ettiğim veya yaparken en çok keyif aldığım yoga pozları, bedenimin dönemlik ihtiyaçlarına göre değişiklik gösteriyor. Bu sabah ki akışta beni en çok rahatlatan poz olan Virabhadrasana 2 ile bacak, kalça, göğüs, karın, omuz ve kol kaslarımı aktif olarak kullanıyor ve dayanıklılığımı geliştiriyorum. Köklenmeme ve evrenle olan bütünlüğümü hissetmeme yardımcı olan pozun fiziksel olarak vücuduma hissettirdiği gerilim, zihinsel anlamda hissettiğim gerilime odaklanmama ve onu rahatlatmama yardımcı oluyor. Ayrıca bu poz, içinde bulunduğum fark etmeksizin içsel huzurumu koruyabilmek ve odağımı olumlu tarafta tutabilmek konusunda da bana yardımcı oluyor.

İlginizi çekebilir: Favori Yoga Pozunuzu Söyleyin Size Kim Olduğunuzu Söyleyelim

Kahvaltımı spordan sonra yapıyor olmamın nedeniyse aralıklı oruç sistemine göre besleniyor olmam. Aralıklı oruç sistemi konusunda da en genel örnek olan “kahvaltıyı atlayıp saat 12.00’de yemek yemek” yerine, sabah saatlerindeki enerjimi sürdürebilmek için erken saatte yemek yemeye başlıyorum ve erken saatlerde de yemek penceremi sonlandırıyorum. Sonuç olarak yine 8 saatlik bir aralıkta beslenmiş oluyorum.

Hem spordan hemen sonra kaslarımın beslenmesi gerektiği hem de sabahları karbonhidrat ağırlıklı gıdalar kan şekerimde hızlı değişimler yaratarak enerjimi düşürdüğü için bedenimi sağlıklı yağlar ve bitkisel proteinlerle beslemek istiyorum. Ayrıca tokluk hormonu da en çok sağlıklı yağlar ile aktive oluyor. Hem enerjimi hem de tokluğumu gün içinde muhafaza edebilmek için sağlıklı yağ ve protein kaynağı olarak Tadım’ın Çiğ Kuruyemiş ve Kuru Meyve’leriyle hazırladığım ketojenik granolam ve yoğurt ile güne başlıyorum.

İlginizi çekebilir: Vegan Protein Kaynakları + Vegan Köfte Tarifi

Ofis saatleri

Sabah saatlerinde Live to Bloom’un günlük yayın akışı, sosyal medya planları ve planlanması gereken projeler derken oldukça yoğun geçiyor. Sabah bedenimi hareket ettirmiş ve sağlıklı gıdalarla beslemiş olmak ise beni öğlen saatlerine kadar aktif, üretken ve enerjik tutuyor.

Gün içinde rutin işler, toplantılar veya koşuşturmacanın içinde zaman zaman nefesimi tutmaya başladığımı hissediyorum. Böyle stres anlarında kullandığım bir nefes egzersizim var. Sağ burun deliğimi nazikçe kapatıp sol burun deliğimden 1-2 dakika boyunca derin nefesler alıp veriyorum.

Bu egzersiz serinlememe, sakinleşme, duyarlılığımın artmasına ve olayları daha iyi analiz etmeme yardımcı oluyor. Bedenimin bana verdiği mesajlara karşı her zaman uyanık olmaya çalışıyorum. Bu mesajların her birinin altında zihinsel veya duygusal nedenler olduğunu ve bedenimde fiziksel olarak beliren semptomları rahatlatarak zihnimi de rahatlatabileceğimi biliyorum.

Öğlen molası

Ofiste benden başka kimse yokken de küçük mutfağımızda öğlen yemeğimi hazırlayıp, pandemi döneminde keşfettiğim online eğitimlerden bir tanesini yapmayı tercih ediyorum. Pandemi sürecinde herkes evde otururken dünya çapındaki üniversiteler eğitimlerini ücretsiz hale getirip tüm meraklılara açmışlardı.

Bu süreçte keşfettiğim, Harvard Üniversitesi Profesörlerinden Michael Puett’in mutluluğa giden yol hakkında verdiği ders bu eğitimlerin arasındaki favorim! The Path (“Yol”) isimli bu dersin kitap hali, uzun yıllardır tüm dünyada en çok satanlar listesinde.

Bu ders, Antik Çin öğretilerindeki iyi yaşam ve mutluluk felsefelerini günümüze getiriyor, hayat kalitesini ve mutluluğu arttırmak için kullanılabilecek pratikler, ritüeller ve farkındalıklar sunuyor. Konfüçyüsçülük’den Taoizm’e kadar pek çok felsefeye parmak basıyor ve modern dünya insanına mutluluğa giden patikayı gösteriyor.

İlginizi çekebilir: Antik Felsefeden Hayatımızı Değiştirecek 3 Ders

Akşamüstü

Daha önce de belirttiğim gibi biyolojik olarak sabah saatlerinde sahip olduğum enerjimi öğleden sonra saatlerinde sürdüremiyorum. Dolayısıyla öğleden sonra saatlerinde hem fiziksel hem de zihinsel enerjimi sürdürebilmek için bir atıştırma yapmaya ihtiyaç duyuyorum.

Tıpkı kahvaltım gibi kan şekerimi dengeleyecek, sağlıklı ve dengeli bir ara öğün tüketiyorum. Tercihimi de Tadım Kuruyemiş ve Kuru Meyve’leriyle kendim hazırladığım hurma toplarından yana kullanıyorum!

Akşam

Kişisel gelişim ve mutluluk pratikleri konusunda yeni bilgiler öğrenmek beni besliyor. Özellikle antik felsefeler kişisel ilgi alanım diyebilirim. Zaman geçirmeyi çok sevdiğim kitapçılardan bir tanesine uğrayıp öğlen dersini aldığım The Path isimli kitabı alıp hemen okumaya başladım. Beni bugün etkileyen ve altını çizdiğim bir bölümü ise sizinle paylaşmak isterim:

“… Dünyayı birbirinden bütünüyle ayrı şeylerin bir toplamı olarak algılamakta ısrar ettiğimizde kendimizi Yol’a yabancılaştırmış oluruz. Aksine, her şeyin birbiriyle nasıl ilişki içinde olduğunu sezer ve yaptığımız her şeyin hemen başka şeyleri etkilediğinin farkına varacak olursak daha etkili hale geliriz…”

Yol, Michael Puett

İlginizi çekebilir: Antik Filozoflardan Mutluluk İçin Pratik Bilgiler

Son olarak…

Hayat dengeden ve uyumdan ibaret. Ben iyi yaşam kavramını mümkün oldukça kendi özelliklerim ve ihtiyaçlarım doğrultusunda değiştirerek uyguluyorum ve bu kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Kendime hiçbir şeyi dayatmıyorum, kendimi zorlamıyorum ve vücudumu her zaman dinliyorum. “Ya hep ya hiç” zihniyetinden çıktığım günden beri “denge” kavramı benim merkezim oldu. Artık yaptığım veya yapmadığım hiçbir şey için kendimi cezalandırmıyorum!



Sıla Bakır

1993 yılında doğan Sıla, lisans eğitimini 2017 yılında Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarım Bölümü’nde tamamladı. Lisansüstü eğitimine devam etmeye karar vererek Politecnico di Milano’da Stratejik Tasarım Master’ı yapmaya başladı. Sağlıklı ve dengeli hayat tarzı konusundaki merakı sonucunda bol bol araştırma yapmakta, karşısında çıkan yeni fikirleri denemekten ve bunları paylaşmaktan büyük keyif...



BLOOM SHOP