YAZAN: BURCU ERBAŞ

“Modern yaşamın en korkulan hastalıklarının temelinde kronik enflamasyon yatar.” Batı tıbbı içerisinde bir dönüm noktası oluşturmuş bu keşif Harvard Tıp Fakültesi mezunu Dr. Andrew Weil için de sağlığa yepyeni bir perspektif getirmiştir. Bedensel enflamasyon artışına katkıda bulunan fakat Batı tıp anlayışının yeterince kapsamadığı alanlar; zihinsel ve ruhsal iyi olma halini kapsayan pratikler, Bütünsel Tıp anlayışında buluşmuştur. Katıldığı The Doctor’s Pharmacy with Mark Hyman podcastinde kronik enflamasyona karşı anti-enflamatuar diyeti ve besin piramidini paylaşan Dr. Weil’in amacı hastalıkları iyileştirmek değil, hiç hastalığa yakalanmamamız!


Bütüncül Tıp nedir?

Bütüncül Tıp (Integrative Medicine) aralarında Harvard Tıp Fakültesi doktoru Andrew Weil’ın da bulunduğu öncü uzmanlar tarafından Batı tıbbının yetersiz kaldığını yerleri tamamlamak için oluşturulmuştur. Kronik ve kompleks hastalıklara sahip kişileri yarı yolda bırakabilen modern tedavi yöntemlerine yaşam stili unsurları ve meditasyon, yoga, akupunktur gibi geleneksel pratiklerin eklenmesidir. Tıbbi tedaviler hastalığın semptomları ve yan etkileri üzerine çalışırken, tamamlayıcı tedaviler zihni, ruhu ve dolayısıyla bedeni iyileştirmeyi amaçlar.

“Bütüncül tıp hastalıkları nasıl tedavi ettiğimiz değil, iyileşmeyi nasıl kolaylaştırdığımız üzerindedir.”

Dr. weil

Sağlık hastalığın olmama durumu değil, devamlı bir denge, bütünlük, dayanıklılık ve harmoni halidir. Sağlıklı bir insanın hem biyolojik hem de çevresel faktörlere karşı iç dengesini koruyabilme yetisi bulunur. Bu sayede de küçük bir çevresel etmenle bile aniden ters gidebilecek sayısız yaşamsal fonksiyon, ters gitmez! Her tür anomali bedenin içinde; bağışıklık, sinir, dolaşım ve nice sistem sayesinde sürekli olarak yok edilir. Her insan bunu sağlayacak onarım, yenilenme ve enfeksiyonlara karşı mücadele etme yetileri ile doğar. Bütüncül tıp da herkese doğuştan gelen bu özellikleri korumayı ve gerekli durumlarda canlandırmayı amaçlar.

Enflamasyon nedir?

Normal şartlar altında bizleri yaşam boyu sağlıklı tutmaya yetecek iç sistemlerimiz ise modern yaşam stilinin neden olduğu bir “iç düşman” tarafından baltalanmakta: Enflamasyon.

Enflamasyon bedenin enfeksiyonlara karşı mücadele etmesini sağlayan çok kritik bir yaşamsal fonksiyondur. İyileşme sürecinin aktif bir parçasıdır. Bedenin hasar görmüş bölgesinde yaşanan enflamasyon bağışıklık sisteminden gerekli ilginin geldiğinin ve iyileşmenin başladığının bir göstergesidir. Bölgede hissedilen sıcaklık, kızarıklık, şişlik ve ağrı da enflamasyonun fiziksel semptomlarıdır. Sağlıklı bir bedende enflamasyon, sadece ilgi gerektiren bölgede kalmalı ve iyileşme tamamlanınca sona ermelidir.

Neden birçok kronik hastalık yüksek enflamasyonla ilişkilendiriliyor?

Modern yaşam stili ile ilişkilendirilen kronik stres, yanlış beslenme, hareketsizlik, çevresel toksinler ise bedendeki enflamasyonun sona ermesini zorlaştırır. Fiziksel semptomları fark edilmeyecek kadar azalan fakat her daim devam eden düşük şiddetli kronik enflamasyon da iç sistemleri yormaya başlar. Var olan kronik enflamasyon ile ilgilenirken diğer görevlerini yerine getirememeye başlayan iç sistemler, sağlık sorunlarına yol açar.

Dr. Weil’a göre tıpta bir devrime yol açan enflamasyon farkındalığı, yakın zamanda yapılan sayısız bilimsel çalışma sayesindedir. Bulgulara göre; koroner arter hastalığı, arterlerdeki enflamasyon artışı sebebiyle oluşur. Beyindeki enflamasyon ise Alzheimer ile ilişkilendirilir. Modern hayata damgasını vuran kötü şöhretli kanser ise bedendeki kronik enflamasyonun yol açtığı yan etkiler; kontrolsüz hücre bölünmesi ile doğrudan ilgilidir.

Vücuttaki enflamasyonu azaltmanın yolları

Dr. Andrew Weil’ın verdiği sağlık tanımına erişmenin birinci adımı bedendeki enflamasyonu kontrol altına almak ve iç sistemleri, olması gerektiği gibi, her tür iç ve dış faktöre karşı dayanıklı hale getirmektir. Burada da devreye bütüncül tıbbın tamamlayıcı tedavileri; yaşam tarzı değişiklikleri girer.

Anti-enflamatuar diyet ve besin piramidi

Dr. Weil’ın oluşturduğu anti-enflamatuar diyeti ve besin piramidinin amacı ileri yaş hastalıkları olarak bilinen Alzheimer, demans, kalp rahatsızlıklarını tetikleyen kronik enflamasyonu önlemek ve lupus, artrit gibi otoimmün hastalıklarıyla yaşamayı kolaylaştırmaktır.

Anti-enflamatuar diyetin temel kuralları

  • Rafine edilmiş, paketlenmiş, işlenmiş hiç bir gıdayı tüketmemek
  • Olabildiğince çeşitli, gerçek ve taze besinler tüketmek
  • Pişirme yağı olarak içerdiği antioksidan özellikler sayesinde diğer bitkisel yağlara oranla daha etkili olan hakiki, saf zeytinyağı kullanmak
  • İçerdikleri fitokimyasallar sayesinde sağlıklı uzun yaşam süresi üzerinde direkt bir etkisi olan yavaş karbonhidratları beslenme düzeninden eksik etmemek
  • Bitkilerin, özellikle yeşil çay, zerdeçal, zencefil, tarçın ve sarımsağın anti-enflamatuar gücünden bolca yararlanmak

En alttan en üste; çoktan aza doğru tüketilecek şekilde anti-enflamatuar besin piramidi

  • Beslenme düzeninin en büyük kısmını taze, sezona uygun ve mümkünse organik meyve ve sebzeler oluşturur.
  • İkincil olarak kan şekerini zıplatmayan, yavaş sindirilen karbonhidratlar; baklagiller, tam tahıllar tüketilir.
  • Üçüncü sırada zeytinyağı başta olmak üzere sağlıklı yağlar; ceviz, avokado, tohumlar gelir.
  • Omega-3 kaynağı olarak taze küçük balıklar, uskumru, ringa balığı ve sardalye tüketilir.
  • Haftada sadece birkaç kere diğer protein kaynakları; hayvansal gıdalar ve soya ürünleri (tofu, tempeh) yenir.
  • Nadiren ve ölçülü şekilde tüketilen kırmızı şarap ve bitter çikolata piramidin en tepesine oturur.

Doğanın iyileştirici gücüne saygı göstermeliyiz.

Hipokrat

Stresle başa çıkma

Beslenmenin yanı sıra bedendeki enflamasyonu sürekli olarak arttıran çevresel etmen; kronik stres ile daha iyi başa çıkabilmeyi öğrenmek şarttır. Dr. Andrew Weil bunun için herkes tarafından, günün her saatinde uygulabilecek en pratik, ücretsiz ve etkili yolu önerir: Nefes egzersizleri.

Sosyal bağlar

Yüz yaşının üstüne kadar sağlıklı şekilde yaşayabilmiş Mavi Bölge insanları, yaşadıkları coğrafyaya göre farklı beslenme ve egzersiz anlayışlarına sahip olabilir. Dr. Weil’a göre bu insanlarda şaşmayan tek ortak nokta ise kurdukları sosyal bağların ve toplulukların çok kuvvetli oluşudur.

Sosyal izolasyon bütünsel sağlığı en derinden yaralayan faktörler arasında sayılır. Japonya merkezli bir araştırmada kahkaha atmanın prostat kanseri ile ilişkilendirilen genlerin kapatılmasında etkili olduğu görülmüştür. En az nefes egzersizleri kadar sinir sisteminini regüle edebilen sosyal bağlar stres ile başa çıkmayı kolaylaştırırken zihinsel ve duygusal dayanıklılığı arttırır. Bu nedenle Dr. Weil özellikle ileri yaşlara yaklaşan kişilerin beslenme ve sağlıklarına dikkat ettikleri gibi sosyal ilişkilerine de dikkat etmeye çağırır.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP