Güzelliğin en önemli kriteri yaşam enerjisini yükseltmektir.

Yaşam enerjisi yükseldiği zaman kaçınılmaz olarak farkındalık da yükseliyor. Cilt güzelleşiyor ve yaşama sevinci artıyor. Genç kalmak, sağlıklı hissetmek, güzel duygularla güne uyanmak, kısacası her yönden yaşam kalitenizi arttırmak için düzenli olarak yaşam enerjisini, yani “prana”yı yüksek tutmak çok önemli.

Günümüzde yaşam biçimimiz her ne kadar yaşam enerjisini düşürmeye gayet müsaitse de -trafik, yoğun yaşam temposu, stres, hava kirliliği, vb.- yaşam biçiminizde birkaç değişiklik yaparak kontrolü ele alabilirsiniz. Günlük alışkanlıklarınızı yaşam enerjinizi yükseltmek temeli üzerine oturttuğunuzda, uzun vadede daha canlı ve hayat dolu hissetmeniz de kaçınılmaz hale gelecektir.

Peki yaşam enerjimizi nasıl yükselterek sağlıklı, genç ve güzel kalmayı nasıl başarabiliriz?

İşte başlıca pranayı (“yaşam enerjisini”) yükseltme yolları!

Fiziksel durum

1. Sağlıklı beslenme

Yediklerimiz, sağlığımız ve güzelliğimiz arasındaki yakın ilişki artık bilim insanlarınca da kabul edilmiş bir gerçek. Düzenli ve dengeli beslenerek ve bol su içerek devirdiğiniz yılları kolaylıkla geri alabilirsiniz. Sağlıklı bir beslenme düzeni sadece cilt güzelliği ve yaşlanmayı önlemek için değil, iyi bir ruh hali yaratmak için de gerekli.

16 Sağlıklı Beslenme Tüyosu

2. Nefes egzersizleri, yoga ve meditasyon

Bundan 15 sene önce nefes eğitmeni olduğumu söylediğim zaman aldığım tepkilerden biri de “Ne yani biz nefes almayı bilmiyor muyuz?” oluyordu. Biz, nefes almayı doğuştan biliyoruz. Bilmeseydik, doğar doğmaz patır patır hepimiz ölürdük. Fakat bilinçli olarak nefes almakla, bilinçsiz bir şekilde tüm canlıların aldığı nefesi almak farklı. Günlük nefes alış-verişlerimiz vücuda yaşayabilmesi için yeterli enerjiyi verir. Fakat beynimize, bilincimizin evrilmesi ve genişlemesi için yeterli pranayı (yaşam enerjisini) sağlayamaz.

Swami Satyananda Saraswati, YogaMag’da yayınlanan bir makalesinde bunu şöyle açıklıyor:

“Beynin arka (posteriör) tarafı içgüdüsel, hayvansal beyindir. Ön (frontal) tarafı ise bilince aittir. Farkında olmadan nefes alırken, nefes arka beyne kaydedilir, fakat nefes aldığınızın farkında olarak tüm sürece bilinçli olarak şahit olduğunuzda, o zaman nefesiniz bilinçli olan ön beyin tarafından kaydedilir. Bu (farkındalıkla alınan nefes ve nefes egzersizleri), evrimleşen beynin sol ve sağ yarım kürelerindeki faal olmayan merkezleri ve yetileri harekete geçirip onları uyandırarak bilinç düzeyini artırır.”

Bunların yanı sıra, düzenli yoga ve meditasyon uygulamaları, düzenli egzersiz, düzenli uyku (6-8 saat), bolca doğada vakit geçirmek, belli aralıklarla arınmak  ve vücudunuzun biyolojik saatine göre hareket etmek de canlılık hissini ve güzelliği taze tutan diğer alışkanlıklar.

Nefes Egzersizleri: Bedeninizin Ritmini Dönüştürün!

Zihinsel tutum

Yorgun ve yaşlanmış hissetmemizin üzerinde düşüncelerimizin ve yaşam algımızın da payı büyük. Enerjinizi şu hallerde sakınabilirsiniz:

1. Dedikodudan uzak durun  

“Büyük akıllar fikirlerden, orta akıllar olaylardan, küçük akıllar ise insanlardan bahsederler.”      Eleanor Roosevelt

Hepimiz gün içinde bir sürü kişi hakkında olumlu ya da olumsuz, asıllı ya da asılsız konuşup duruyoruz. Birinin gıyabında olumsuz konuşmalar yaparak yaşam enerjinizi düşürmeyin.

2. Açık olun

“Birini mi özlediniz? Arayın.

Buluşmak mı istiyorsunuz? Davet edin.

Anlaşılmak mı istiyorsunuz? Açıklayın.

Sorularınız mı var? Sorun.

Bir şeyden hoşlanmadınız mı? Söyleyin.

Bir şeyden hoşlandınız mı? Belirtin.

Bir şey mi istiyorsunuz? Rica edin.

Birini mi seviyorsunuz? İfade edin. (Dökün içinizi)”

(Anonim)

Bazı şeyleri kafamızda kurmakla o kadar çok vakit ve enerji kaybediyoruz ki! İnsanlar sizin içinizi açıp göremezler. Ayrıca bu haydala huyda da kimsenin böyle bir vakti yok. Onun için hissettiklerinizi açık açık uygun bir dille anlatmak enerji tasarrufu ve zihin rahatlığı için en kısa yol.

Ayrıca bu açıklık formülü bireyler tarafından uygulamaya konduğunda, dünyadaki birçok sorunun nasıl hızla çözülmeye başlayacağını düşünebiliyor musunuz? İçine atmak, kendi kendine kurup durmak insanı yaşlandıran duyguların en başında geliyor. Siz de içiniz içinizi yiyeceğine, söylemek, rahatlamak ve gençleşip, dirilip, canlanıp, güzelleşmek istemez misiniz? “Bunu yapacağıma estetik salonlarında ömrümü yerim daha iyi…” mi dediniz?

Açıklık insanı tedirgin eden bir konu, farkındayım. Kırılmaktan, reddedilmekten, üzülmekten hepimiz korkuyoruz. Ama bir kere açıldınız mı, kendinizle öyle bir barışıklık ve içinizde öyle bir rahatlama hissediyorsunuz ki! Açıklıktan, dürüstlükten daha güzeli yok.

3. Merak etmeyi, sorgulamayı, öğrenmeyi bırakmayın  

“Aşağıya, ayaklarınıza doğru değil, yukarıya, yıldızlara doğru bakmayı hatırlayın. Gördüklerinizi anlamlandırmaya çalışın ve evrenin var olmasına neyin sebep olduğunu merak edin. Meraklı olun.” Stephen Hawking

İlk yaşlanma belirtileri, merak etmeyi bırakıp, her şeyi bildiğini sanmaya başlamamızla birlikte sistemimizde temellerini atıyor. Yani aşağı yukarı biz 3 yaşındayken. 3 yaşında konseptlerimiz oluşmaya, egomuz kendine bir kıyafet bulmaya, kültür, yalanlarla karışık öğretilerini bize sunmaya, bizi sonsuz bir varlıktan, limitleri olan, korkak ve ön yargılı bir küçük insana çevirmeye başlıyor.

42 beden ruhuna 32 beden elbise dikerlerse içinde daralırsın. İşte bizde bu daralma ve darlanma o yıllarda baş göstermeye başlıyor. Ama geri kalan herkes de üstüne bizim gibi dar bir şeyler giyip geldiği için bu hali çok normal gibi görüyoruz.

Oysa birçok konuyu sorgulamaya ve hayretle merak etmeye başladığımızda, “Birkaç boy büyük beden bir takım lazım bana!” diyebiliyoruz. Bize neyin lazım olduğunu başkalarından daha iyi bildiğimizi fark ediyoruz. Böylece başkalarının ne düşündüğünü bir kenara bırakabiliyor, en özgün ve özgür halimize kavuşuyoruz. Böylece kendimizle aramızda sağlıklı bir iletişim kurmamız da mümkün oluyor.

4. Yaşlandığınız için kendinize acımayı bırakın

“Ay biz böyle miydik, vay ne hallere geldik, yıllar geçti, şu kırışıklara bak, bu kilolar, geçti artık bizden, meydan gençlerin…”

Tüm bunlar safsata. Ruh yaşlanmaz. İnsanın yanlış alışkanlıkları, yaşam biçimi, düşünce ve duygu durumu onu yaşlandırır. İstediğiniz zaman tekrar  gençleşmeye ve yaşamaya başlayabilirsiniz! Sadece buna karar vermeniz gerek.

Olumsuz duygular, olumsuz duyguları, olumsuz düşünceler olumsuz düşünceleri doğurur. Bu düşünceyi daha fazla beslemeyin. “En son ne zaman bir şeyi ilk defa yaptınız?” Bu sözü çok seviyorum. Daha önce hiç yapmadığınız bir şeyler yapın.

Hem çok fazla para harcamanıza da gerek yok. Unutmayın, hayattaki en güzel şeyler parasız. Gençlerle takılmaya, yaşamaya, gülümsemeye başlayın. Vazgeçmişliğinizi bir kenara koyup, kendinize uygun bir egzersize, yeni bir kitaba, heyecanlı bir projeye başlayın.

5. Üretken ve yaratıcı olun

Herkes yaratabilir. Hepimizin üretebileceği, yaratabileceği, hayata katabileceği bir şey var. Çocukken hepimiz boyaları alıp renklerle oynardık. Karalama bile olsa renkler bizi iyileştirirdi. Geniş bir düş gücümüz vardı, hayaller kurar, oyunlar oynardık. Müzisyen olmasak da müzik yapar, dans ederdik. Yarattığınız şeyin güzel olup olmaması önemli değil. Sizi mutlu eden bir uğraş bulun. Maalesef toplum bizi sürekli tüketimi aşılasa da, insanı gerçek anlamda tatmin eden şey tüketmek değil, üretmek.

6. Faydalı olun

Her gün kendinize “Bugün, kendim için, sevdiklerim için, dünya için ne yaptım?” diye sorun. İnsan aldıkça değil, verdikçe mutlu olan bir varlık. İşe yaramak, yaşama istediğinizi, yaşam gücünüzü, neşenizi ve güzelliğinizi de arttıracaktır.

Duygusal durum  

Hayat ister istemez hepimizi hırpalıyor. Gün içinde sıkça olumsuz duygulara maruz kalıyor, bulaşıcı bir hastalık gibi onları birbirimize bulaştırıyoruz. Üzerimizdeki stres yüzünden sevdiklerimizi üzüyoruz. Onlar bizi üzüyor.

Bu kırık duygularla sokakları arşınlıyoruz. İyileştirmediğimiz, halının altına süpürdüğümüz, cesurca yüzleşip çözmediğimiz konular hasta duygulara sebep oluyor,  uzun vadede bizi de hasta ediyor, yoruyor, yaşlandırıyor ve güzelliğimizden uzaklaştırıyorlar. Güzelleşmek için gençleştirici güzellik ürünlerine ve estetik cerrahiye başvurmadan önce kalbimizi ve duygularımızı iyileştirmenin yollarını aramalı ve bulmalıyız.

1. Biriktirdiğiniz olumsuz duyguları, fazla eşyaları, sizi olumsuz yönde etkileyen insanları bırakın.

Bırakın ki yenilerine yer açılsın. Yaşamınız temiz enerji ile dolsun. Olumsuz duygular, bizi hırpalayan ilişkiler vücutta birikerek toksin oluşumuna ve vücutta özgürce hareket etmesi gereken yaşam enerjisinin (prana) rahat hareket edememesine sebep oluyor. Borular tıkanınca su akamaz ya, tıpkı onun gibi. Diğer yandan, zihni ve vücudu toksinlerden arındırarak prananın vücudunuzda serbestçe dolaşmasını ve depolanmasını sağlayabilirsiniz. Bu serbest dolaşım, duygularınızı da dönüştürecektir.

Daha Basit, Anlamlı ve Mutlu Bir Hayat: Minimalizm

2. Sonra, yerine yenilerini koyun.

Yeni bir uğraş, yeni arkadaşlar, yeni duygular, yeni bir dönem mesela…

Kaynak: Yoga Mag, You Beauty



Arzu Özev

1983 yılında İstanbul’da doğan Arzu, Saint Joseph Lisesi’ni bitirdikten sonra University of Massachusetts Amherst’te psikoloji okuduğu yıllarda, Sudarshan Kriya nefes tekniği ve yoga öğretisiyle tanıştı. Hindistan başta olmak üzere, Yeni Zelanda, Güney Afrika, ABD ve Almanya’da kişisel gelişim ve yoga konusunda birçok eğitim alarak, sertifikalı eğitmen oldu. Dünya çapında 150...



BLOOM SHOP