Bedenimiz her gün her saniye bir detokstan geçiyor! Wellness trendleri arasında en popüler olan detoks programları, sanılanın aksine bedeni dışarıdan arındırmak için değil, bedenin doğal boşaltım ve temizleme süreçlerini desteklemek için tasarlanıyor. Bizi zararlı çevresel etmenler olan toksinler, fazla ilaçlar, alkol, sigara ve kendi kendimize oluşturduğumuz metabolik atıklardan koruyan, bedenimizi temizleyen 6 temel organ bulunuyor. Bu organlar birbirleriyle ve bedenin geri kalanı ile çalışarak bütünsel sağlığımızın korunmasını sağlıyor. Bedenin detoksifikasyon yapan organları olan böbreklerimizi, karaciğerimizi, cildimizi, lenf sistemimizi ve akciğerimizi desteklemenin yollarını sizin için derledik!
Detoksifikasyon nedir?
Bedenin kendine zarar verebilecek her tür toksik ve istenmeyen maddeyi -sentetik kimyasallar, kirleticiler, ağır metaller, ilaçlar- dışarıya atmasına detoksifikasyon denir. Bu arındırma işlemini yapmak için kendiliğinden donanımlı olan bedenimiz sağlıklı yaşam pratikleri sürdürmenin dışında ek bir desteğe ihtiyaç duymaz. Zaten kendi akışında her an boşaltım ve bağışıklık sistemine dahil organ ve sistemleri kullanarak zararlı partikülleri dışarı atmakla görevlidir. Bununla beraber bu sürece katılan organ ve sistemlerin sağlıklarını korumak ve doğru yaşam alışkanlıkları sürdürmek genel sağlık gibi detoksifikasyon için de çok önemlidir.
Detoksifikasyon yapan organlar
Böbrek
Fasulyeye benzer şekilleri ile karın boşluğunun arka tarafında, toplamda 2 adet bulunan böbrekler kanı temizlemek ve filtrelenen; metabolik atıkları, çevresel toksinleri, fazla ilaçları, bedenin ihtiyaç duymadığı molekülleri fazla su ile dışarı atmaktan sorumludur. Dışarı atılan bu boşaltım sıvısı da idrarımızı oluşturur. Sağlıklı böbrekler her gün 200 litreye yakın kanı filtreler. Bu filtrelenen kanın sadece 1-1.5 litresi idrar ile dışarı atılır. Filtrelendikten sonra kalan su ve diğer parçacıklar kan dolaşımına geri katılır.
Böbreklerin bir diğer görevi de bedenin pH, tuz ve potasyum dengesini sağlamaktır. Tansiyonu etkileyen hormonların salgısından sorumlu oldukları gibi bedenin kalsiyum emmesini sağlayan D vitamini türünü aktifleştirirler.
Böbrek sağlığını korumak için şunlar önem taşır:
- Günde en az 2 litre su içmek.
- Maydanoz, kişniş, yeşil çay, turna yemişi gibi böbreklerin daha çok çalışmasını sağlayan yiyecekler tüketmek.
- Bitki ağırlıklı bir diyet izlemek.
- Her gün mutlaka hareket etmek; yürümek, koşmak, bisiklete binmek.
- Kandaki yüksek glikoz seviyeleri böbrekleri aşırı çalışmaya zorladığı için şeker dengesini korumak.
- Tansiyon seviyesini optimal seviyelerde (120/80’de) tutmak.
- Kilo kontrolünü sağlamak.
- Non-steroidal antienflamatuar ilaçları, ağrı kesicileri bilinçli, kontrollü ve yerinde kullanmak.
Karaciğer
Bedenimizin en büyük ikinci organı olan karaciğerin 500’den fazla hayati görevi bulunur. Bunlardan bazıları; toksinleri, çevresel atıkları, alkolü, ilaçları arındırmak veya böbreklerden filtrelenebilecek suda çözünebilir forma çevirmek, sindirim ile alınan gıdaları besin değerlerine çevirerek metabolizmaya katmak, yağ emilimini safra salınımı ile desteklemek, kolesterol ve hormon seviyelerini düzenlemek ve gerektiğinde şekere yani enerjiye dönüştürülecek yağı depolamaktır.
Karaciğer sağlığını korumak için şunlar önem taşır:
- Alkol kullanımını sınırlandırmak.
- Tarım ilacı içeren geleneksel tarım ürünlerini tüketmeden önce çok iyi şekilde yıkamak, mümkün olduğu kadar organik tarımdan beslenmek.
- Plastik kullanımını minimize etmek.
- Hepatit A, B ve C’ye yakalanma riskini aşılanarak, güvenli seks pratikleri izleyerek ve el hijyenine önem vererek azaltmak,
- Karaciğeri yoran tüm gereksiz, yersiz ve uzun süreli ilaç kullanımını uzman görüşüyle sona erdirmek.
- Bedenin glutatyon başta olmak üzere doğal antioksidan üretimini destekleyen kabak, brokoli, sarımsak, pancar, limon, yeşil elma gibi besinleri bol miktarda tüketmek.
Cilt
Sahip olduğumuz en büyük organ olan cildimiz bağışıklık sistemimizin ilk defansı, çevresel toksinlere karşı ilk savunmamızdır. Bu kalkanın güçlü, sağlıklı ve nemli olması her tür enfeksiyon ve zarardan korunmamız için çok önemlidir.
Cildin detoksifikasyondaki ana rolü ise terleme üzerinden yaşanır. Akciğerler gibi cildimiz de havadan toksinleri ve istenmeyen partikülleri emebilir. Bu partiküller daha sonra hareket veya sıcaklık artışına bağlı oluşan terleme ile atılır. Terin içerisinde toksinlerin yanı sıra fazla su ve tuz da bulunur.
Cilt sağlığını korumak için şunlar önem taşır:
- Düzenli olarak spor yaparak, sauna veya hamama giderek terlemeyi desteklemek.
- Kuru fırçalama, fiziksel ve kimyasal peelingler ile cildi ölü deriden arındırmak.
- Günde en az 2 litre su içmek.
- Yaz-kış her gün düzenli olarak güneş kremi kullanmak.
- Cildi her gündüz/gece veya duş sonrası doğal içerikli bir krem ile nemlendirmek.
- Bedenin doğal kolajen üretimini destekleyecek besinler tüketmek veya takviye almak.
- Antioksidan ve sağlıklı yağlar açısından zengin bir beslenme izlemek.
- Sigara kullanmamak.
Akciğer
Akciğerler her nefes alış verişimizde bedenimize giren havayı zararlı partiküllerinden arındırır ve oksijenin kana karışmasını sağlar. Havadaki karbondioksiti, dumanı, küfü, alerjenleri ve toksinleri filtrelerler. Akciğerlerin temizlenmesini sağlamanın en basit yolu nefes alıp vermektir. Her verilen derin nefeste akciğerler toksinleri dışarı salar. Sağlıklı akciğerler kadar nemli ve hafif mukus ile kaplı bir soluk borusuna sahip olmak da filtreleme sistemi için önemlidir.
Akciğer sağlığını korumak için şunlar önem taşır:
- Orta-yüksek şiddette düzenli olarak egzersiz yapmak.
- Özellikle derin nefesler üzerine kurulu; 4-8 gibi nefes pratiklerini uygulamak.
- Deniz kenarında tuzlu havayı solumak.
- Akciğer sağlığını destekleyen acı ve yatıştırıcı besinler olan hardal, turp, acı bibere beslenmede bol miktarda yer vermek.
- Sigara kullanmamak.
- Egzoz, sigara dumanı, inşaat ve atık kokusu gibi çevresel toksinlere maruziyeti minimize etmek.
- Yaşam alanlarını düzenli olarak temizlemek, havalandırmak.
- Doğal içeriklerden yapılmış temizlik malzemeleri tercih etmek.
- Sentetik koku, tütsü, parfüm ve mum kullanmaktan kaçınmak.
- Elleri sık sık yıkarak enfeksiyona yakalanma riskini minimize etmek.
Kalın bağırsak
Sindirim sisteminin en son aşaması olan kalın bağırsaklar beden tarafından kullanılmayan, ince bağırsaklar ve mide tarafından parçalanmamış atıkların son defa tuz ve sularının emildiği daha sonra dışkı olarak vücuttan atıldığı organdır. Aynı ince bağırsaklar gibi kalın bağırsaklar da iyi ve kötü huylu bakterilerden oluşan bir mikrobiyota yaşar. Hem kalın bağırsak hem de sindirim sağlığının korunması için düzenli dışkılama çok önemlidir. Nitekim toplumun büyük bir bölümünde dışkılama büyük bir problemdir.
Kalın bağırsağı desteklemek için şunlar önem taşır:
- Lif açısından zengin mercimek, chia tohumu, turşu, kök sebzeler, elma gibi besinler ve avokado, zeytinyağı, taze balık gibi sağlıklı yağlar açısından zengin bir beslenme izlemek.
- İşlenmiş et başta olmak üzere kırmızı et tüketimini minimize etmek.
- Her gün en az 2 litre su içmek.
- Probiyotik açısından zengin beslenmek veya takviye almak.
- Alkol tüketimini sınırlandırmak.
- Düzenli olarak hareket etmek.
Lenf sistemi
Kan dolaşımına çok benzer bir diğer yapı da lenf sistemidir. Çok geniş bir ağdan oluşan lenf sisteminde; damarlar, dokular, düğümler, organlar ve yüzde 95’i sudan oluşan lenf sıvısı bulunur. Sistemin ana görevi bedeni çevresel toksinlerden arındırmak ve korumaktır. Bağışıklık sisteminin de bir parçası olan lenfatik sistemde yakalanan tüm istenmeyen parçacıklar bir tür akyuvar hücresi olan lenfositler sayesinde yok edilir. Bedenin verdiği bu “savaş” esnasında enflamasyon da yükselir. Bu artış kendini lenf düğümlerinin şişmesi ve hassaslaşması ile gösterir.
Bedendeki tüm ekstra sıvıların aktığı bu “kanalizasyon” sistemi filtrelemeyi bitirdikten sonra sıvıyı kan dolaşımına geri kazandırır. Daha sonra kan temizlenmek için taşındığı her organa yeniden götürülür. Lenfatik sistem bir tür “ön filtreleme” işlevi görür.
Lenf sistemi sağlığını korumak için şunlar önem taşır:
- Her gün en az 2 litre su içmek.
- Bedeni düzenli olarak hareket ettirmek; yürümek, zıplamak, kardiyo egzersizleri yapmak, dans etmek, yoga yapmak.
- Terlemek.
- Masaj yaptırmak.
- Derin nefes pratikleri yapmak.
- Kuru fırçalama yapmak.
- Pancar, orman meyveleri, zencefil, zerdeçal, narenciye, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve sarımsak gibi lenf dolaşımını destekleyen besinler tüketmek.
- Çevresel toksinlere maruziyeti minimize etmek.