YAZAN: BURCU ERBAŞ

Günümüzde, teknoloji ve bilimin ışığında artık hiç bir besin sadece bir besin olarak kalmıyor. Artık yaşamın her alanına girerek gezegenimizi çevresel felaketlerin eşiğinden döndürmeye çalışan hiç bir canlıya şaşırmamalıyız. Bakış açınızı 180 derece değiştirecek 6 yenilikçi kullanım alanı ile kenevirin yanında yerini alan, geleceğimizin yeni çevre dostu mimarı mantarlar ile yeniden tanışın!


Mantarlara yakın mercek

Çok sayıda tek ve çok hücreli ökaryotik canlıyı kapsayan bir biyolojik alemidir. Ana görevleri tüm canlıların biyolojik döngüsünü tamamlamak, besin akışını sürdürmek olan mantarlar, doğanın ayrıştırıcılarıdır. Mantarları araştıran bilim dalına da mikoloji denir. Mikologlar, dünyanın her tarafında yetişebilme kapasiteleri ile en kalabalık canlı gruplarından birini oluşturan mantarların yaklaşık 4 milyon türü olduğunu tahmin ediyor. Günümüzde ise sadece 69 bin tanesi bilimsel olarak tanınıyor!

Mantarların kısa tarihi

Canlılar aleminin “çöpçüsü” olarak görülen mantarlar uzun bir süre boyunca küf, çürüme, bozulma ile eşleştirilip hak ettikleri bilimsel ve sosyal ilgiyi göremiyorlar. Yaklaşık 2500 yaşında olan toplulukları ile dünyanın en eski organizma türlerinden biri olan mantarların aslında öğütmekten çok daha sofistike faydaları bulunuyor. Modern bilimin ve teknolojinin her gün yeni bir etkileyici özelliğini daha keşfettiği mantarların kökleri, yaşamın her alanına ulaşabiliyor. Tıp, moda, inşaat hatta uzayda kurulabilecek bir insan medeniyetinin geleceği bile mantarlardan geçiyor!

Mantarların kullanım alanları

Wellness’ın parlayan yıldızı

Antik Doğu tıbbında sıklıkla iyileştirici özellikleri için kullanılmış bazı mantar türleri pandemi döneminde bir geri dönüş yaşayarak wellness dünyasının gündemine girdi. Yeme kültüründen alışkın olduğumuz mantarların aksine bağışıklık sistemini, bağırsak mikrobiyotasını, hormon dengesini, cilt sağlığını, iyi ruh halini destekleyen aynı zamanda afrodizyak etkileri bulunan yeni nesil mantarlara “adaptojenler” deniyor. Reishi, ashwagandha, chaga, kordiseps, aslan yelesi mantarları kendini birçok wellness ürünün içeriğinde buluyor.

Medikal kullanımı

Michigan’da yer alan 2500 yaşındaki mantar topluluğu; Armillaria gallica‘nın neredeyse sonsuz yaşam ömrü Kanadalı bilim insanı Jim Anderson’ın yaptığı araştırmalara göre inanılmaz düşük mutasyon seviyeleri sayesinde mümkün oluyor. Bir başka deyişle, mantar topluluğunun genetik kodu yaş alımına bağlı değişimlerden, potansiyel zararlı mutasyonlarda korunuyor. Dünyadaki en stabil gen dizilimine sahip canlılardan biri olarak da insanlarda DNA hasarına bağlı ortaya çıkan hastalıklara; kansere bir çözüm ışığı yakıyor. Armillaria gallica‘nın kanserli hücrelerin hızlı bölünmesini etkisiz hale getirebileceği düşünülüyor. Bu da kanser tedavisinde yeni, belki de doğal, yolların keşfedilebileceğini gösteriyor.

Halihazırda, tıp alanında kullanılan çoğu antibiyotik mantarlardan elde ediliyor. İçerdikleri anti-viral özellikler sayesinde mantarların grip, kabakulak, kızamık gibi hastalıkların tedavisinde hatta yakın bir gelecekte HIV ve Zika virüsü için kullanılması bekleniyor.

Sürdürülebilir moda

Moda dünyası mantarlara gözle görülür şekilde; baskılar, mantarları andıran tasarımlar, renkli puantiyeler ile yer vermesinin dışında arka perdede de üretime dahil ediyor. Çevresel krizler karşısında sürdürülebilirlik hedeflerini yükseltmek durumunda kalan moda devleri ve lüks markalar, özellikle deri ürünlerini günümüz dünyasına uyarlamak için aradıkları çözümü mantarlarda buluyor.

Stella McCartney‘nin başı çektiği, yakın zamanda Hermès‘in de bünyesine dahil ettiği mycelium derileri aslında mantar ipliklerinden yapılıyor. İlk başlarda küçük çaplı objeler yamak için kullanılan mycelium derisi günümüzde evrildiği Mylo isimli kumaş türü ile hem lüks koleksiyonlar çıkarmak hem de yakın gelecekte ana akım tekstil zincirlerinin temel maddelerinden biri olmaya aday.

Onarıcı tarım

Mantarlar, doğal yaşamın korunmasına ve insan kaynaklı çevresel zararın onarılmasına iki yönlü şekilde yardım ediyor.

Pakistan’da bir grup bilim insanı tarafından keşfedilmiş Aspergillus tubingensis mantar türü başka hiç bir doğal yolla kaybolmayan poliüretan plastiği öğütebiliyor. Plastik atık krizinin en can alıcı noktası; plastiğin doğaya zarar vermeden yok edilemesinde bu mantar türü şu an insanlığın tek umudu olarak yer alıyor.

Diğer mantar türleri ise insan yapımı çevresel zararı senelerdir geri çevirmek için çalışıyor. Toprak ve su kirliliği, ağır metaller, tarım ilaçları hatta radyoaktif maddeler bile mantarlar tarafından yok edilebiliyor. Bu “temizleyici” özellikleri mantarları onarıcı tarımın baş tacı haline getiriyor.

Sürdürülebilir yapı

Mantar liflerinden sadece kumaş elde edilmiyor. Aynı zamanda çevre dostu yapım sektörünün de yükselen yıldızı haline gelen mantarlar, biyolojik bazlı, kendi kendini iyileştirebilen beton üretmek için kullanılıyor. “Kendi kendini iyileştirebilen” yani zaman içinde yaşanabilen beton çatlaklarını doldurabilen bu beton teknolojisi sürdürülebilir, doğa dostu yapılaşmanın mümkün olduğu bir gelecek çiziyor.

Uzay teknolojisi

İnternet bizi yaşamda nasıl birbirimize bağlıyorsa, mycelium da doğayı birbirine bağlıyor. Kök yapısı sayesinde bilgi, enerji ve besin değerlerini çok hızlı şekilde iletebilen mycelium, mantarların her yerde yetişebilir ve ultra dayanıklı doğaları ile birleşince, uzayda yaşam alanı kurmanın anahtarı haline dönüşüyor. İnsan yaşamının uzaya taşınabilmesi için en kilit nokta olan canlı ve cansız yaşam alanı inşaasında, mantar sporları büyük rol oynayacak gibi görünüyor!



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP