YAZAN: MİRAY AKIN

Hiç birinden hoşlandığınızda ve bunu gizlemek istediğinizde, hoşlandığınız kişiye ofansif bir şekilde yaklaştığınız oldu mu? Tıpkı filmlerde olduğu gibi birinden hoşlanmak gibi bir durumu veya bir olayı gizlemek için farkında olmadan karşıt tepki geliştirebiliyoruz. Savunma mekanizmamızın bir parçası ve bir nevi seni seviyorum cümlesinin hayatımızdaki gizli öznesi olan karşıt tepki geliştirme psikolojisi davranışlarımızı nasıl etkiliyor, yazımızda kaleme aldık.


Karşıt tepki geliştirme psikolojisi nedir?

Neredeyse her gençlik filminde karşılaştığımız bir sahne var: Küçük bir çocuk, sınıfındaki bir arkadaşına karşı geliştirdiği hislere anlam veremiyor, ne hissettiğiyle başa çıkamıyor. Bu sebeple bu karmaşık duyguları gizlemek adına saldırgan bir tavra bürünüyor.

Hoşlandığı kişiyle belki dalga geçiyor, belki üstüne gidiyor ve aralarında bir sürtüşme başlıyor. Daha sonrasında ise duygularını bastıramadığında, bu ofansif tavırlar yerini bambaşka davranışlara bırakıyor. Bu klasik hikayeyi bir yerlerden anımsamış olabilirsiniz. Ancak bu davranış geliştirme şekli, sadece yukarıdaki senaryoda yazdığı gibi aşk hayatımızda değil yaşamın her alanında karşımıza çıkarak psikoloji biliminde de kendisine yer buluyor.

Bir kişinin bilinçsizce, istenmeyen veya kaygı uyandıran bir dürtüyü, genellikle abartılı veya gösterişli bir şekilde ifade ettiği bir tutumla değiştirdiği bir savunma mekanizması olarak yorumlanan karşı tepki geliştirme psikolojisi, bir nevi kendimizi içinde bulunduğumuz durumun tam tersine inandırmak olarak şekilleniyor. Sigmund Freud’un kızı psikanalist Anna Freud‘un tabiriyle, inkar etmenin ötesine geçerek, kişiler düşündükleri veya hissettiklerinin tam tersi şekilde davranarak psikolojik bir savunma kalkanı oluşturuyorlar.

Gösteriş ve takıntı gibi gibi abartılı davranışların savunma bariyerini güçlendirdiği bu davranış biçiminde ego gerçek güdülerden arındırılmaya çalışırken id ise (güdüsel yanımız) tatmin oluyor.

Neden bir savunma mekanizması olarak karşıt tepki geliştiriyoruz?

1880’lerin sonuna doğru psikanaliz bilimin kurucusu Sigmund Freud tarafından ilk defa öne sürülen savunma mekanizmaları kavramı, Anna Freud tarafından Ben ve Savunma Mekanizmaları (The Ego and the Mechanisms of Defense) kitabında 10 önemli savunma mekanizması fikriyle genişletiliyor.

Anna Freud’a göre bizleri acıdan, suçluluktan ve utançtan koruyan psikolojik savunma mekanizmalarımızdan biri olan karşıt tepki geliştirme psikolojisi, ailevi, kişisel ve toplumsal normlara göre kabul edilemez bulunan herhangi bir düşünce veya duyguya karşı egonun kendisini savunmasının bir yolu olarak davranışlarımıza yansıyor.

Ancak bu her ne kadar tepkinin geliştiği an kişinin öz saygısını korumasına yardım etse de zamanla bu durum toksik bir hal alıp, kişinin otantik benliğini (mesleğiniz, içinde bulunduğunuz toplumun etkisi dışında gerçekte kim olduğunuz) bastırmasına neden olabiliyor.

Karşıt tepki geliştirme psikolojisi ilişkileri nasıl etkiliyor?

Günlük yaşamda karşıt geliştirme psikolojisini tanımak çok kolay olmayabilir. Egonun kendini oldukça güçlü bir şekilde savunması, kişinin özündeki gerçek inançlarını bastırmasına ve onları bilinçaltındaki kapalı bir kutunun içerisine koymasına neden olabiliyor. Öteki taraftan dışarıya yansıttığı davranışlara, tercihlere ve tutumlara son derece bağlı bir tavır da çizebiliyor.

Gerçek düşünce ve duyguların bu denli bastırılıyor olması ise sağlıklı yakınlığa zarar verip güven sorunlarına yol açabilir. Karşısındakinin gerçekte kim olduğuna, ne düşündüğüne ve ne hissettiğine emin olamayan kişi, uzaklaşmayı ve kendini bu git-gelli durumdan korumayı tercih edebiliyor.

Karşıt tepki geliştirme psikolojisi hayatımızı nasıl etkiliyor?

Romantik ilişkilerde olduğu gibi yaşamımızda karşıt tepki geliştirme psikolojisi birçok farklı senaryo ile karşımıza çıkıyor. Mesela sevmediğiniz bir kişiye karşı samimi davrandığınız veya öfkeli olsanız bile sakin bir tavır çizmeye çalıştığınız durumlar yaşamış olabilirsiniz. İşte bu gibi durumlar savunma mekanizmamızın bir yansımasını oluşturuyorlar.

Ancak bunların yanı sıra sadece kişisel olarak daha sakin veya sevecen bir portre çizmek istememizin dışında toplum tarafından kabul edilen normlar sebebiyle de davranışlarımızı bilinçsiz olarak şekillendirdiğimiz durumlar yaşanabiliyor. Örneğin özellikle ataerkil toplumlarda erkeklerin maço ve agresif davranışlar sergilediği gözlemlenebilir. Aksi halde kendilerini yeteri kadar “erkek” hissedemiyor veya davranışlarının feminen bulunmasından çekiniyor olabilirler.

Söz konusu cinsellik ve aşk olduğunda da toplum tarafından heteroseksüel ilişkiler “kabul gördüğü için” bir kişi eşcinsel olmadığını kanıtlamak, temelde duygularını bastırmak için karşı cinsiyetten biriyle evlenebilir, birliktelik kurabilir. Benzer şekilde manevi inanç sistemlerine aykırı görünmemek için homofobik yorumlarda bulunabilir.

Benzer şekilde kimi ırkçı yaklaşımların altında da karşıt tepki geliştirme psikolojisi yer alıyor. Diğer etnik kökenlere, kültürlere ve ırklara mensup olan kişilere göre kendi etnik kimliğini içten içe daha üstüngören bir kişi, ırkçılığa karşı gösterişli tutumlar sergileyebiliyor. Tam tersi, kendi kültürünü küçümseyen bir kişi, başka inanç ve değerlerden tarafından kabul görmeye çalışabiliyor.

Karşıt tepki geliştirme psikolojisi ile nasıl başa çıkabiliriz?

Her ne kadar bir savunma mekanizması olarak karşıt tepki geliştirme psikolojisi, anlık olarak utanç hissinden ve rahatsızlıklardan kaçınmamıza yardımcı olsa da öz saygımızı ve ilişkilerimizi güçlendirmek, otantik benliğimizi bastırmamak için özellikle uzman bir terapistten yardım almayı denemeliyiz.

Karşıt tepki geliştirme psikolojisi ile başa çıkmak ve savunma mekanizmanızın ilişkilerimizde aşılması zor bariyerler oluşturmasının önüne geçmek için partnerimiz veya karşımızdaki i kişiyle duygularımız hakkında açık ve dürüst bir şekilde konuşmaya çalışmak, atacağımız en önemli adımlardan olabilir.

Bu esnada savunmasız kalmaya ise izin vermeliyiz. Sağlıklı sınırlarımızı belirlemeye çalışırken, bu tepkiye neden olan dürtülerimizi ve ne zaman ve neden bu tepkiyi verdiğimizi analiz etmeye çalışmalıyız. Verdiğimiz tepkinin bizde nasıl bir duygusal dönüşüme neden olduğunu incelemeliyiz. Bu, hem yakınlık sorunlarının üstesinden gelmemize hem öz saygımızı geliştirmemize yardımcı olabilir.



Miray Akın

1994 yılında Ankara'da doğan Miray, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Ardından Hacettepe Üniversitesinde Pazarlama üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. İnsan ve hayvan haklarına olan ilgisi, onun birçok sivil toplum örgütünde aktif bir şekilde rol almasını sağladı. Kendisini yazı yazarak ifade eden biri olarak sözlerini kaleme dökmeye tutkun...



BLOOM SHOP