YAZAN: RAQUEL HABİB

Olaylar beni dengeden çıkardığında, ayaklarımı kaydırdığında, bu değildi istediğim diye söylendiğim zamanlarda, nasıl tepki vermiş oluyorum? Şikayet ediyorum, kurban rolüne giriyorum ve acılarımı çoğaltacak yakıtı zihnime akıtıyorum. Hiçbir şeyin istediğimiz gibi gitmemesi aslında bir tür sınav desem, ne dersiniz? Bir nevi tekâmül sürecidir sınav dediğimiz, hayatın kendisidir. İşlerin istediğiniz gibi gideceğinin de aslında hiçbir garantisi yoktur! “Çok acımasızsın, böyle sınav mı olur? Ben garanti istiyorum, güvende hissetmek istiyorum!” diyebilirsin.


İşler istediğin gibi gitmediğinde ne yapmalıyız?

“Ben ve hayat aynıyız. Ben hayatın kendisiyim. Hayat benim başıma gelen kötü problemler silsilesi değil.” diye kendime hatırlatırım. 

Bizler hayatı ve kendimizi ayrıştırarak bakıyoruz yaşadıklarımıza. Başımıza gelen, planımızda olmayan, hoşumuza gitmeyen, tercih etmediğimiz her deneyime çözmemiz gereken bir problem olarak bakıyoruz. “Ben deneyimlediğim her olayın kendisiyim. Ben sınavımın, hayatımın kendisiyim.” diye kendimize hatırlatabiliriz. 

Günlük hayatta yaşadığımız küçük büyük her zorluğu büyük bir sınavın bir parçası olarak göremememizin sebebi bakış açımızın dar olması, şartlanmalarımız ve olduğumuz yerden henüz büyük resmi göremeyişimizdir. Kısıtlı algımızla ve kodlanmış zihnimizle yorumlarız olayları. Sonuçları varsayım temelli duygular ve düşüncelere bağlarız.  Zihnimiz deneyimlerimize bir tanım vermek ve anlam çıkarmak ister. İyi, kötü, doğru, yanlış diye sınıflandırınca zihin kendini güvende hissetmeye başlar. 

Bu gerçekten bir problem mi? 

Problem, henüz gerçekleşmemiş ya da geçmişte olmuş bir olay hakkında zihinsel olarak düşünce üretmektir. Durum ise, olan olay hakkında anın içinde aksiyon alabilmektir.

Eckhart Tolle

Hayatın kendisi bir sınav ise sınavlar da durumlardan ibarettir, problemlerden değil. Bu durumların sadece anın içindeki farkındalığımız mevcut olduğunda gerçekleşebilir. Şifa, gelişim, uyanmak adına ne derseniz deyin; sadece an’da kalarak olanın olmasına izin vermektir, güven hissetmektir. Sınavlarımız; üzüntü, yas, korku, neşe, huzur gibi hallere yorumsuz bir alan açmayı ve hepsinin geçici olduğunu öğretir. Bu bakış acısı pasif bir hal gibi gözükse de aslında anın içinde çok güçlü eylemler almamızı sağlayacak farkındalığa varmamızı destekler. 

İşler istediğimiz gibi gitmediğinde hatırlamamız gereken gerçekler

  • Yaşam sonunu asla bilmediğimiz sürekli değişerek devam eden bir süreçtir. 
  • Hiçbir kararın, olayın garantisi yoktur. 
  • İyi diye yorumladıklarımız bir anda kötü gibi algılanabilinir. 
  • Bir kararın, olayın, bizim için ne kadar iyi ya da kötü bir sonuca sebep olacağını asla bilemeyiz. 

Neden bahsettiğimi size bir hikaye ile anlatmak isterim. Bir tek çocuğu olan çok fakir bir aile varmış. Ailenin çocuğu onların tek gelir kapısıymış. Çocuk çalışır ve yaşlı anne babayı geçindirirmiş. Bir gün oğulları sahip oldukları tek attan düşmüş ve sakat kalmış. Ve komşuları bu olayın ne kadar büyük bir talihsizlik olduğunu söyleyip durmuşlar ve aileye çok acımışlar. Birkaç ay sonra köye askerler gelmiş ve savaş için tüm genç ve sağlıklı olan erkekleri toplamışlar. Fakir ailenin oğlu tabi ki savaşa gidememiş. Komşuları bu seferde bu kazanın onların şansı olduğunu söyleyerek fakir aileyi kıskanmışlar.

İşte hayat böyledir. “Bu çok kötü oldu.” ya da “Ben çok şanssızım.” dediğimiz durumların bizler ve etrafımız için neye sebep olacağını bulunduğumuz noktadan asla algılamayız. Çünkü yaşam bizim algılayabileceğimizden daha geniş ve derin bir açıda gerçekleşmekte, göremediğimiz kadar çok bağlantı ve anlam içermektedir. Görme yetimizin izin verdiği gibi kısıtlı bir açı ile hayatımızda olanları algılamaya çalışırsak, hayatımızın bütününde olanlara asla anlam veremeyiz. Her duruma sabit bir bakış açısı ile bakmak, olayların tek bir tanımı olduğu düşünmek, hayatın her daim sabit ve güvenli olacağına inanma ihtiyacımız hayattaki birçok hayal kırıklığının, acıların ana sebebidir. 

Hayatım darmadağın olmuş gibi hissettiğimde, bulunduğum yerden gördüğüm tablo, deneyimlediğim gerçekliğim canımı acıttığında: “Zihnimin alışkanlıklarını fark etme ve onlara müdahale etme zamanı geldi.” derim.

Zihne müdahale etmenize yardımcı sorular

  • Olaylara verdiğim tepkiler her zaman eski bilindik olanlar mı?
  • Zihnimden geçen düşünceler, eski deneyimlerden ya da kolektiften aldığım kodlar ve şartlanmalar mı?
  • Henüz gerçekleşmemiş en kötü senaryoları, tozlu paslanmış yollardan yürüyerek mi çözmeye çalışıyorum?
  • Hepsini sadece benim çözebileceğimi ve ben çabalamayı bırakırsam hepsinin dağılacağını mı hissediyorum?

Bu sorulara dürüstçe cevap verin. Çoğuna evet diyorsanız, zihninize bir müdahale zamanı gelmiş demektir. 

Şimdiki an’ın kılıcı müdahalesi 

Zihne müdahale “şimdiki zamana dönme” müdahalesidir. Eckhart Tolle bu müdahaleye “Şimdiki an’ın kılıcı ile var olan düğümü kesmek” der. Şimdiki an’ın kılıcını bizi şimdi ve burada olmaktan alıkoyan düğümleri kesmek için kullanırız. Kimi zaman düğümü yaratan zihnimiz, kimi zaman ise dış etkenler olabilir. 

Şimdiki an’ın kılıcını kullanınca;

  • Gelen her düşüncenin gelip gitmesine izin verirsiniz.
  • Hiçbir şey bilmediğinizi ve her şeyin geçici olduğu gerçeğini hatırlarsınız.
  • Çabalamayı bırakırsınız.
  • Siz müdahale etmeden neler olacağını gözlemlersiniz.
  • Teslimiyet ve güveni deneyimlersiniz.

Umutlarım çöktüğünde, zorluklar üst üste geldiğinde her seferinde bu bir uyanış, büyümem için bir fırsat, aydınlanmanın kapısının aralandığı an olabilir. Benim tanımımla aydınlanma zihnin ve egonun tüm ifadelerinin, yargıların ötesine geçip, olanı olduğu gibi görmesidir. Bizim bu zorluklara hangi bilinç boyutundan baktığımız deneyimimizi tamamen değiştirir. Hayatımızı tanımlayan başımıza gelen olaylar değildir, bizim bu olanlara nasıl cevap verdiğimizdir. Verdiğimiz cevaplarımız ise bilinç düzeyimizi ve gelecekte yaşayacağımız olayları belirler. 

Hayatın darmadağın olmasına izin verseniz, ne olur?

Belki de tüm var oluşunuza ters bir davranış gibi gelebilir bu teklifim ancak “hayatın darmadağın olmasına izin verseniz” belki de sıra dışı bir yaklaşım işe yarayabilir, ne dersiniz? Mevlana’nın dediği gibi: “Nereden biliyoruz hayatın altının üstünden daha iyi olmadığını.”

Yıllarca bilindik bir yoldan giderek sarf ettiğiniz çabanız işe yaramadıysa neden bu sefer farklı bir yol denemiyorsunuz? 

  • Tüm çarkı tersine çevirmek
  • Tüm alışkanlıkları durdurmak
  • Alışılmamış bir şey yapmak
  • Alışık olmadığınız hızda ve yönde ilerlemek
  • Gerekiyor ise durmak

Çarkı tersine çevirirseniz, sizi temin ederim ki ilk başta içinizdeki tüm hücreler sizi betonlaşmış eskiye doğru çekmek için elinden gelen tüm gücü uygulayacaktır. O çekim gücüne kapılmamak için sürekli uyanık olmak ve pratik yapmak gerekir. Buna rağmen bazen olduğunuz yerden yine eski alışkanlıklara ve davranışlara düşebilirsiniz. Alışkanlığa dönüşmüş bu davranışları kötü ya da iyi olarak değerlendirmememiz gerektiğini de hatırlatmak isterim. Aksi halde kendimizi daha çok strese sokar ve şefkatsiz bir yere düşeriz. Bu davranışları fark etmek ve haftada bir kere bu alışkanlıkların tersini uygulamak; çarkı çevirmeye, zihnimizin kalıplarını kırmaya, bizi konfor alanından çıkartarak büyümemize yardımcı olacaktır. İçinde bulunduğumuz, kötü diye yorumladığımız yeri gelişim yeri olarak görmemize ve kendimize daha şefkatli olabilmemize rehberlik edecektir. 

Zihnimizin hayatı kötü yönden görmeye yatkınlığı, felaket senaryolarını gerçek gibi kabul etme becerisi evrimsel bir özelliktir. Bu, ortak bir insanlık hali, varoluşsal bir zihin yapısıdır. Bununla savaşmak yerine döngüleri tanımak, döngülere girdiğimizde bizi hızlıca çıkartacak yollar araştırmak edinilebileceğimiz en faydalı yaklaşımdır.

Yaşamın kendisi en iyi dostumuzdur. Bize tüm işaretleri gösterir. Kimi zaman bu işaretleri beğenmeyiz ve görmezden geliriz, bazense dikkat etmeyiz. Dikkatimizi sadece şimdiki ana verdiğimizde tüm mevcudiyetimiz ile tamamen hizalanmış oluruz. O zaman işaretleri görebilmek kolaylaşır. Bu hizalanma aynı zamanda yaşam ile hizalanmamızı sağlar. İçimizdeki bilgeyi bu işaretlerle daha net olarak tanımaya başlarız. Yaşamın kendisi olduğumuzu hissetmeye, yaşamla uyumlu seçimler yapmaya başlarız. Bu da akışta bir yaşama alan açar. 

Hayat istediğiniz gibi gitmediğinde; 

  • Dikkatinizi şimdiki an’da tutun; şimdiki an’ın kılıcını kullanın
  • Umudunuzu hep koruyun
  • Enerjinizi ve frekansınızı yüksek tutun
  • Köşeyi döndüğünüzde ne ile karışılacağınızı asla bilmediğinizi hatırlayın.


Raquel Habib

Üniversite eğitimini İsviçre’de tamamladıktan sonra kendine doğru çıktığı farkındalık yolculuğunda bir çok farklı disiplinlerde yurt içi ve yurt dışı eğitimlere katılmıştır.Bütüncül bir yaklaşımla, 2015 yılından bu yana Gestalt/Jung ve Mindfulness-Temelli Koçluk seansları, Şiddetsiz İletişim odaklı eğitimler, yönlendirmeli meditasyon, atölye çalışmaları ve etkinlikler düzenlemektedir. Bireylerin, hayatın her alanında arzuladığı gerçek değişimi...



BLOOM SHOP