Sosyal ilişkilerinizde duygusal yanınızı ortaya çıkarmadığınızı, hislerinizi paylaşmaktan çekindiğinizi düşünüyor musunuz? Hayatınızda değer verdiğiniz bazı insanların duygusal olarak yanında olamadığınızı, kimi zaman hislerini keşfetmekte ve anlamakta zorlandığınızı hissettiniz mi? Duygusal olarak müsait olmamak, ilişkilerde hislerini paylaşmaya ve duygusal bağları sürdürmeye açık olmama durumunu ifade ediyor. Günlük hayatın yoğunluğunda zaman zaman kişisel bir alana ihtiyaç duymanız tamamen doğal fakat ‘’emotionally unavailable’’ olmak bundan fazlası… Türkçeye duygusal erişilmezlik ya da ulaşılmazlık olarak da çevrilmiş bu terim, sosyal medyadaki meme kültüründe ve mizahta kendine yer bularak alevlenmiş ve son on yılda oldukça popüler hale gelmiş. Henüz psikoloji kılavuzlarındaki teşhislerde kendine bir yer edinememiş olsa da çevrenizde ya da kendinizde rastlayabileceğiniz oldukça yaygın bir özellik. Peki hislerinizi partner, aile ya da arkadaş ilişkilerinizde “müsait” kılmak, yeniden kalbinizi açmak için neler yapabilirsiniz? Sizin için araştırdık!
Duygusal olarak müsait olmadığınıza işaret eden bazı durumlar:
Planları sürekli olarak ertelemek
Duygusal olarak müsait olmayan kişiler, söz konusu planlar olduğunda kendilerini geri plana atarlar. Bir plan yapmak için konuştuğunuzda günü belirlemek için haber vereceklerini duymanız ya da planın ertelenme durumu olursa sevindiklerini görmeniz muhtemeldir.
Ciddi ilişkilerden uzak durmak
Ciddi bir ilişkiye başlamak gibi bir konu açıldığında ya da ilişki diğer taraf için ciddileştiğinde muhtemelen bundan kaçınırlar. Ciddi bir ilişki içinde olma fikri; onlara bir “iş” gibi gelebilir ve bağlı olmak, güven duymak ile ilgili korkularını tetikleyebilir. Bir ilişki içerisinde olma ihtiyacını kendi ihtiyaçlarından öne koymayı tercih etmezler.
Derin diyaloglardan kaçınmak
Derin diyaloglara girmekten kaçınırlar. Konunun konuyu açtığı konuşmalarda duygusal anlamda derinleşmeye başlanılan bir noktaya gelmeyi hiç tercih etmezler ve bu tür konuşmalara ilgi duymazlar.
Bağımsızlığı her şeyin üzerinde tutmak
Kendilerini bağımsız olarak tanımlayabilir ve kendi kendilerine yettiklerini söyleyebilirler. Sosyal ilişkilerinde yalnız kalmaya ihtiyaç duyar, yakınlık kurmayı ve başkalarına uyum sağlamayı istemezler.
Empati kurmakta zorluk çekmek
Kendi hislerini paylaşmama eğiliminde oldukları için sosyal ilişkilerinde empati kurmakta zorlanabilirler. Kendi duygularıyla bağlantı kurmamaları kadar başka insanların da hisleriyle bağlantı kuramamaları muhtemeldir.
Kalbinizi ve hislerinizi açmak için ne yapabilirsiniz?
Nedenlerin peşine düşün
Duygusal olarak müsait olmadığınızı düşünüyorsanız, öncelikle kalbinizi açmak konusunda kendinize söz verin ve sizi buna itebilecek temel nedenleri sorgulamaya başlayın. Temel nedenleri görmek, bununla başa çıkmak konusunda nerden başlayacağınızı görmenizi sağlayabilir. Örneğin özellikle romantik ilişkinizde duygularınızın ‘’müsait’’ olmadığını hissediyorsanız önceki ilişkilerinizi gözden geçirebilirsiniz. Tabii ki geçmişin peşine düşmek birçoğumuz için zorlayıcı ve yorucu bir süreç… Bu konuda zorlandığınızı ve sıkıştığınızı hissediyorsanız terapi desteği almayı düşünebilirsiniz.
Duygulara yakından bakın
Kendi kendinize kaldığınızda; aşk, sevgi, nefret, öfke birden çok duyguyu hissedebilir ya da aklınızdan geçirebilirsiniz. Her bir hissin sizin için nasıl duyulduğuna bakmayı ve hem kendinizle hem de yakın çevrenizdeki insanlarla ilişkilendirmeyi deneyin. Böylece kendi içsel dünyanızda hislere daha fazla yer açabilir ve bu hisleri daha derinden tanımaya başlayabilirsiniz.
Problemlere ‘’iş bitirici’’ yaklaşmayın
Arkadaşınız, sevgiliniz, kardeşiniz ya da sosyal çevrenizden biri sizle bir problemini, hissini paylaştığında ya da sizin uğraştığınız bir derdiniz olduğunda konuya hemen bunu çözme amacı ile yaklaşmamaya çalışın. Bunun yerine bu duyguları anlamayı ve dinlemeyi deneyin. Hisleri çözümlemeye çalıştığınızda problemi de çözmek zaten kendiliğinden gelecektir.
Empati kurmayı deneyin
Kendi kalbinizi açmanın yolu aslında başkalarının kalbini ve hislerini dinlemeye, anlamaya açık olmaktan geçiyor. Hislerinizi paylaşmaktan çekinerek başkalarıyla aranıza mesafe koyduğunuzda onların hissettiklerini sorgulamaya ve böylece hisleriyle empati kurmaya başlayabilirsiniz.
Çevrenizdekileri ne kadar önemsediğinizin farkına varın
Çevrenizde, sosyal ilişkilerinizdeki kişileri ne kadar önemsediğinizin farkına varın. Onlara değer vermek için çaba sarf etmeye özen gösterin. Onları gerçekten önemsiyorsanız, kendinizi açmak ve onların da size açılması için çalışmaya başlayın.
Meditasyon yapın
Meditasyon, iç dünyanızda olan hisleri anlamak ve ortaya çıkarmak için mükemmel bir araç. Kendinizi en rahat hissettiğiniz köşede meditasyon yapmaya oturun. İlk başlarda anda kalmak ve pratiği devam ettirmek zor gelebilir fakat bir süre sonra anda kalmayı kucaklayarak hislerinizin gerçekten farkına varacak ve hislerinizi deneyimlemeye başlayacaksınız. Böylece duyguların aslında düşmanınız olmadığını ve onları paylaşmanın iyi geldiğini keşfedebilirsiniz.