Bedensel, zihinsel ve ruhsal sağlığı aynı anda etkileyebilen, bedendeki birçok sistemin sıkı sıkıya bağlı olduğu en hayati hormonlarımız tiroid bezlerinden salgılanır. Bu nedenle tiroid dengesi her anlamda iyi hissedebilmenin anahtarıdır. Genetik olduğu kadar çevresel etmenler; stres, yeme alışkanlıkları, uyku ve çevresel toksinlerden etkilenen tiroid fonksiyonlarını henüz bozulmadan yani bir rahatsızlığa yol açmadan korumak gerekir. Bu konu üzerine yazdığı kapsamlı kitabı Tiroid Hastalıklarına Fonksiyonel Bakış Açısı ile bütüncül bir anlayış sunan Endokrinoloji, Metabolizma ve Tiroid uzmanı Prof. Dr. Metin Özata ile hassas tiroid dengesini tüm detayları ile konuştuk.
Modern yaşam stili; yeme alışkanlıkları, teknoloji, uykusuzluk, stres, toksin maruziyeti ve daha nicesi, tiroid fonksiyonlarını nasıl etkiler?
Tiroid hastalıklarının son yıllarda hızla artmasının başlıca nedenlerinden biri hormon bozucu toksik maddelerdir. Son yıllarda özellikle Hashimoto hastalığı ve diğer otoimmün tiroid hastalıkları sıklığında artış gözlenmektedir. Bunun başlıca nedeni hormonları bozan ve bazen hormon gibi davranış gösteren kimyasalları sağlıksız gıda, su, kozmetikler, şampuan, saç boyaları, sabun, temizlik ürünleri, bebek- çocuk oyuncakları, kırtasiye malzemeleri, plastikten yapılmış gıda ambalaj malzemeleri ve hava kirliliği ile almaktır.
Tiroid bezine zararlı toksik maddeler şunlardır:
- Halojenler
- Pestisitler
- Plastikler, fitalatlar
- Nitratlar
- Triclosan
- Küflü gıdalar ve mikotoksinler
- Civa gibi ağır metaller, amalgam diş dolgusu
- Perklorat
- Boyalar
- Halı temizleyici maddeler
- İnsektisit
- Pillerdeki kadmiyum
- Saç boyaları, parfüm, deodorant, kişisel bakım ürünleri, temizlik maddeleri ve diş macunlarındaki kimyasallar
Modern yaşantıyla birlikte hayatımıza giren cep telefonları, wifi, tablet ve bilgisayarlar, yüksek gerilim hatları ve hatta tünel kalıp sistemiyle yapılan binada oturmak, elektromanyetik alan yaratarak tiroid hormonlarını bozmaktadır. Ayrıca floresan lambalar ve her türlü suni ışık, vücut sirkadiyen ritmini bozarak tiroid hormon hastalıklarına zemin hazırlamaktadır.
Stres ve uykusuzluk hipotalamus-hipofiz-tiroid aksını bozar. Ötiroid durumda iken TSH uyarımıyla oluşan standart T4 üretimi ve T4 ‘ün T3’e dönüşümü arasında tersine bir ilişki vardır. Yani stres tiroid hormonlarını bozar.
Gluten duyarlığı ve bağırsak geçirgenliğinin bozulması, bakteri dengesinin bozulması ve SİBO da tiroidi bozar. Bağırsağı hasta olanın tiroid bezi sağlam olamaz. İyod eksikliği, selenyum, çinko, magnezyum, B12 , A vitamini, demir, D vitamini eksikliği de tiroid hastalıkları gelişiminde önem taşır.
Karbonhidrat ağırlıklı, unlu, şekerli gıdalar insülin direnci yaparak tiroid fonksiyonlarını bozar.
Tiroid bozukluklarının gözle görülebilir semptomları var mıdır?
Tiroid bezi çok çalışırsa; sinirlilik, çarpıntı, anksiyete, sıcağa tahammülsüzlük, kilo kaybı ve büyük tuvalete çok çıkma olabilir. Bazen gözde büyüme ve guatr ortaya çıkar.
Tiroid az çalışıyorsa; halsizlik, yorgunluk, kilo alma, yüzde şişme, saç dökülmesi, adet bozukluğu oluşabilir.
Tiroid bozuklukları zihinsel ve ruhsal sağlığı nasıl etkiler?
Depresyondaki hastaların yüzde 45’inde ve anksiyetesi olanların yüzde 30’unda tiroid hastalığı vardır. Tedaviye dirençli depresyonlu hastaların yüzde 13’ünde tiroid yetmezliği saptanmıştır. Bu nedenle psikiyatrik hastalıklarda tiroid hormonları mutlaka ölçülmelidir. Psikolojik sıkıntısı olan tiroid hastalarında tedaviye T3 ilave etmek faydalı olabilir. Yapılan bir araştırmada depresyonlu hastalarda T4’ü T3’e çeviren Tip 1 deiyodinaz enzim aktivitesinin azaldığı saptanmıştır.
Tiroid hormonlarının kanımızda yüksek olması durumunda ise şu psikolojik sıkıntılar ortaya çıkar:
- Depresyon
- Ajitasyon
- Kaygı bozukluğu
- Depresyon
- Birden öfkelenme, bağırma veya asabiyet, öfke kontrolünde bozukluk
- Kalabalık yerlerden hoşlanmama
- Karamsarlık
- Sabırsızlık
- Aşırı hareketlilik, yerinde duramama
- Sese karşı aşırı duyarlılık
- Uyku problemleri
- İştah bozukluğu
- Psikoz
- Halüsinasyonlar
- Panik atak
Tiroid bezinin az çalıştığı tiroid bezi yetmezliğinde ise şu psikolojik belirtiler bulunabilir:
- Zihinsel ve fiziksel yavaşlık
- Enerji düşüklüğü
- İsteksizlik
- Karar vermede güçlük
- Düşünme ve konuşmada yavaşlama
- Unutkanlık
- Konsantre olamama
- Depresyon ile birlikte anksiyete
- Demans
- Panik atak
Doğum sonrası kadınlarda yaşanabilen depresif dönemin tiroid seviyeleri ile bir ilişki var mıdır?
Doğum sonrası depresyon hormonlardaki değişimden kaynaklanır. Seks hormonlarındaki değişim bu konuda çok önemlidir. Bazı kadınlarda tiroid hormonları bozulur ve psikolojik bozulmaya katkıda bulunabilir.
Tiroid hastalıklarının altında yatan tetikleyici rahatsızlıklar nelerdir?
Tiroid hastalıkları ailesel yani genetik olabildiği gibi bazı hastalığı olanlarda daha sık görülür. Özellikle diyabeti, bağırsak hastalığı, fibromiyalji ve romatolojik hastalığı ve meme hastalığı olanlarda daha sık görülür. Polikistik over hastalığı olan kadınlarda Hashimoto sıktır. Prolokatin hormon yüksekliği olanlarda tiroid hastalığı daha sıktır. Psikiatrik hastalığı olanlarda da tiroid hastalıkları sıklığı artar.
Tiroid hastalıklarında ailevi geçmişin yani genetik kodun rolü ne kadar büyüktür?
Hashimoto hastalığının ailesel olduğu yıllardır bilinmektedir. Hastalık bazı ailelerde kalıtımsal olarak geçmektedir. Hashimoto hastalarının birinci dereceden akrabalarının yüzde 60’ında tiroid antikorları yüksektir.
Almanya’da yapılan bir araştırmada Hashimoto hastalıklı bir kişinin çocuklarında hastalık çıkma riski olmayanlara göre 32 kat yüksek bulunmuştur. Bu oran kız kardeşler için 21 kat daha fazladır. Graves hastalığı yani çok çalışan tiroid hastalığında da genetik eğilim vardır. Ailesinde Graves hastası olan kişiler risk altındadır ve genetik veya kalıtımın hastalığın gelişmesinde en önemli etken olduğu saptanmıştır. Yapılan eski çalışmalar Graves hastalığının yüzde 79 oranında genetik olarak eğilimli olmak sebebiyle ortaya çıktığını, yüzde 21 hastada ise çevresel faktörler; üzüntü, stres, iyod alımı gibi nedenlerle ortaya çıktığını göstermekteydi. Ancak son yıllarda çevresel faktörler genetik eğilimden daha fazla tiroid hastalığına neden olmaktadır.
Coğrafya ve kültür tiroid hastalıklarının görülme sıklığını etkiler mi?
İyod eksikliğinin fazla olduğu bölgelerde tiroid hastalığı sık görülür. Bu açıdan coğrafyanın etkisi olabilir.
Tiroid bozuklukları doğru tedavi görmedikleri durumlarda beraberinde hangi hastalıkları da getirebilir?
Tiroid hastalıkları iyi tedavi olmazsa hastalığın türüne göre komplikasyonlar yapar. Hipertiroidi iyi tedavi olmazsa kalpte ritm bozukluğu, kalp yetmezliği ve osteoporoz yapar. Hipotiroidi iyi tedavi olmazsa koroner kalp hastalığı, çocuklarda zeka geriliği, erişkinlerde demans, Alzheimer yapar. Obezite ve sonra diyabet gelişir. Cinsel fonksiyon bozuklukları görülür.
Yeme alışkanlıklarının tiroid sağlığı üzerinde nasıl bir etkisi var? Örneğin, yeme bozuklukları tiroid hastalıkları ile ilişkilendiriliyor mu?
İnsülin direnci ve obezitesi olanlarda yaygın şekilde subklinik hipotiroidizm denilen hafif TSH yüksekliği oluşur. Kilo verince bu durum düzelir. Bunun nedeni şekerli, işlenmiş gıdalarla beslenen kişilerde hipotalamus-hipofiz-tiroid aksının bozulmasıdır. Hipotalamustaki TRH salgılayan nöronlar vücudun metabolik durumundan etkilenir ve bir sensör vazifesi görürler. Obezlerde kanda artan leptin hormonu TSH salınımını etkiler ve TSH artar. Bu artışta leptinden başka mitokondriyum fonksiyon bozukluğu, kronik enflamasyon ve insülin direnci de rol oynar.
Kronik alkol tüketimi de TSH salgısını bozduğu gibi T4 ve T3 hormonlarını azaltır. Yeni yapılan çalışmalar tatlandırıcıların Hashimoto hastalığını tetiklediğini ortaya koymuştur.
Normalde bağırsağın yüzde 85’i faydalı bakteriler oluşturur, geri kalanı fırsatçı hatta bir miktar patojen bakteri vardır. Bu dengenin bozulmasına disbiyozis denir. Zararlı bakteriler ise toksin denilen, zehirli veya sağlığa zararlı maddeler salgılayarak hastalıklara neden olurlar Eğer bu bakteri florasında denge bozulursa, bakteri çeşiti ve sayısı değişir.
Bu durumda bağırsakta lokal enflamasyon oluşur ve bağırsak geçirgenliği bozulur. Bağırsaktaki yabancı madde ve toksinler bağırsak epiteli altındaki lenf sistemiyle temas ederek reaksiyon başlatırlar. Bunun sonucu toksik maddeler karaciğerde detoksifikasyon mekanizmalarını bozarak otoimmün tiroid hastalığını tetikler. Sindirim hastalıkları, alerjik hastalıklar, otizm, hormon bozuklukları, otoimmün hastalıklar, Hashimoto, insülin direnci, obezite, kanser gibi birçok hastalığın bu mekanizmayla geliştiği düşünülmektedir.
Tiroid rahatsızlıkları vitamin, mineral yetersizliği; örneğin demir eksikliği gibi durumlarda ortaya çıkabilir mi yoksa bu gibi eksiklikler dengesini yitirmiş tiroid sisteminin bir sonucu mudur?
Tiroid hormonlarının yeteri kadar yapımı için protein (tirozin amino asiti) ve iyodun gıda ve suyla vücuda yetecek kadar alınması gerekmektedir.
Tiroid hormonlarının yeterli üretilebilmesi için şu besinlere ihtiyaç vardır:
- İyod
- Tirozin amino asiti yani protein
- B2 vitamini
- Çinko
- Selenyum
- Demir
- E vitamini
- C vitamini
- Myoinozitol
- Glutatyon
- B12 vitamini
- D vitamini
- A vitamini
Tiroid bezinin hormon üretmesi için hipofiz bezinden TSH hormonunun iyi salgılanması gerekir. Hipofiz bezinden yeterli TSH üretimi için ise;
- Protein
- Magnezyum
- Çinko
- B12 vitaminine ihtiyaç vardır.
Tiroid hormon yapımının iyi olması için yukarda verilen vitamin ve minerallerin yeterli olması gerekir. Tiroid bezi az salgılandığında ise bu defa mide asiti azalır ve bağırsaklarda kabızlık, SIBO ve disbiyozis gelişir ve bu durumlar vitamin ve minerallerin emilimini iyice bozar.
Tiroid hastalıklarını önlemek, tedavi sürecini desteklemek amacıyla alınabilecek takviyeler var mıdır?
Sağlıklı Akdeniz tipi beslenme önemlidir. Unlu şekerli gıdalardan uzak durmak, uykuya dikkat etmek, egzersiz yapmak önem taşır. Yapılan tetkiklerde eksik vitamin ve mineral varsa tamamlanmalıdır.
Tiroid seviyelerinin normal seyirde izlemesi neden özellikle kadınlarda büyük önem taşır?
Kadınlarda tiroid hastalığı daha çok görülür. Ayrıca gebelik döneminde tiroid hormonunun dengede olması büyük önem taşır. Aksi takdirde düşük riski ve komplikasyon riski artar.
Hipertiroidi kanser oluşumunda temel nedenlerden biri olan anjiogenez dengesini nasıl etkiler?
Yapılan çalışmalar integrin αvβ3 isimli reseptörün T4 hormonu bağladığı ve bu reseptörün kanser hücrelerinde arttığını göstermiştir. Özellikle glioma, meme kanseri, tiroid kanseri ve renal kanserde bu artış belirgindir. Buraya bağlanan tiroid hormonu kanserde yeni damar oluşumunu yani anjiogenezi artırarak kanserin yayılmasını artırmaktadır. Bu nedenle bu hastalarda ötiroid hipotiroksinemi oluşturulmaya çalışılır. Tedavide T3 hormonu verilir. Klinik olarak hipotiroidizm varsa kanser büyümesi gecikir.
Tersine, hipertiroidizm meme, tiroid, akciğer, beyin, karaciğer ve kolorektal kanser dahil olmak üzere çeşitli tümör tiplerinde kanser sıklığını artırır. Epidemiyolojik analizlerde, hipertiroidi öyküsü olan hastalarda over kanseri gelişme riskinin neredeyse iki katına çıktığı gösterilmiştir.
Ayrıca, hipertiroidi öyküsü olanlarda pankreas ve prostat kanser riski yaklaşık iki kat artar. Tiroid hormonlarının ve farklı reseptörlerinin kanserlerde spesifik fonksiyonlarını belirlemek için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Tiroid hastalığı olan kişilerin özellikle beslenmelerine dahil etmeleri gereken gıdalar nelerdir?
Hastalığın tipine göre beslenme önem kazanır. Özellikle iyot konusunda çok dikkatli olunmalıdır. Rastgele iyod almak mevcut hastalığı ağırlaştırabilir veya gizli veya sessiz tiroid hastalığını ortaya çıkarır. İdrarda iyod ölçümü yapılmadan ve doktor önerisi olmadan rastgele iyod alınmamalıdır. Son zamanlarda aşırı şekilde iyod damlaları hapları alıp daha sonra hipertiroidi, subakut tiroidit ve Hashimoto hastalığıyla gelen hasta sayısında büyük artış vardır. Beslenme Akdeniz tipi diyet şeklinde olmalıdır: zeytinyağı ve bol sebze ve az et.
Hangi aralıklarda tiroid seviyeleri takip edilmelidir ve bunun için hangi testlere başvurulur?
Hastalığın durumunu göre belirli aralıklarla tiroid hormon testleri yapılır. Bu aralığı doktor tayin eder. Ancak gebe kalacak hanımlarda gebelik öncesi mutlaka tiroid hormonlarına ve anti-TPO ve anti-Tiroglobulin antikorlarına bakılmalıdır. Tiroid hastalığı olan gebe kadınlarda ölçümler daha sık aralarla yapılır. Nodül şüphesi varsa tiroid ultrasonu da yapılır. Nodüllerden tiroid iğne aspirasyon biyopsisi yapılır. Ayrıca idrarda iyod, vitamin ve mineraller, homosistein tetkikleri ve gerekli durumlarda daha ileri tetkikler yapılır.